Toplu yaşamda dinî işler yürürken, ne derece dinen sağlıklı yürüdüğünü inceleyelim.
İslam’a göre; din gösterişe izin vermez. Menfaatle dinî iş görülmez. Din siyasetin emrine girmez.
Bilimin gelişmesi paraya da bağlı olduğundan, diğer branşlarda olduğu gibi, dini bilgilerin de karşılığı olarak para verilebilir. Devletin, din işlerinde uzmanlaşmış kişileri (müftü ve bunların da üst ilmi kurumunu (diyanet), para karşılığında bulundurması uygundur. (Asla dini bir sınıf olarak değil)
Yan hizmet sınıfına giren, cami temizliği, abdest mahallerinin temizliği, cenazenin yıkanması gibi işleri yapanlar da karşılığı ücreti alacaklardır.
Dinimizde mevlit okumak veya okutmanın bir yeri olmadığı için, bu işe verilen para veya alınan paranın karşılığının ne olacağının cevabı dinde yoktur.
İnfak’dan (maddi yardımın her türlüsü) ayrı olarak zekat, İslam’da, devletin fakirler adına zenginden alması gerekli (şartlara göre devletin tespit edeceği miktarda) bir çeşit vergi gibidir. Zenginden bu gelirleri toplayan memurlar da devletten maaş alırlar.
Namaz kılmak, ezan okumak dinde ibadet dediğimiz kısma girer. Dolayısıyla namaz kıldırmak, ezan okumak (imam ve müezzinlik) maaş karşılığı yapılamaz. Bu işleri o yörenin cemaati gönüllü olarak yapmak zorundadır.