Bozyazı Ortaokulundan ve Nazilli Öğretmen Okulundan
arkadaşım, dostum, sırdaşım, edebiyat öğretmeni Hüseyin Deniz Hocam, Antalya’nın
Kumluca ilçesinde uzunca bir süre öğretmen olarak görev yaptıktan sonra, yine
aynı yerde mütevazi kırtasiye dükkânında, öğrencileriyle, onların anne
babalarıyla haşır neşir olmaya devam ediyor. Bu arada yerel basın organlarında
köşe yazıları yazarak ve çeşitli sohbet ortamlarında görüş ve düşüncelerini
ifade ederek eğitimciliğine devam ediyor.
Bu çerçevede Hüseyin Hocam bundan birkaç yıl önce, yerel
basında çıkan bir yazısını okumamız ve bilgi sahibi olmamız için bize de
göndermişti. Ancak o zamanlar yazıyı okuyup geçmiş, pek önemsememiştik. Fakat
birkaç gün önce bilgisayarımdaki yazı arşivini gözden geçirirken dikkatimi
çekiverdi. Bu kadar önemli bir konuyu nasıl önemsememiş olduğum ve arkadaşıma
karşı haksızlık ettiğim ortaya çıkmış oldu. Kendisinden özür
diliyorum.
Belki bizim gibi duyarsız, ilgisiz dostlarından,
arkadaşlarından ve okuyucularından dolayı Hüseyin Deniz Hocamın orijinal görüş
ve düşünceleri bize ulaşmaz oldu. Hatta sosyal medyadaki hesabını bile
dondurmuş. Artık yazıp çizme, görüş ve düşüncelerini ifade etme işlerden elini
eteğini çekmiş görünüyor.
Aslına bakacak olursak; sosyal medya, cep telefonları,
mobil iletişim araçları insani duyguları köreltiyor. İnsanda yazı yazma,
düşünme, sosyal olaylara katılma şevk ve heyecanı bırakmıyor. Girdabın içine bir
düştün mü çıkamıyorsun. Robotlaşıyor, kendine ayrı bir dünya kuruyorsun. Öbür
taraftan sosyal medya aracılığı ile yakın çevrende ve dünyada neler olup
bittiğini, kimin ne düşünüp, ne yaptığını kolayca görüp, anlayabiliyorsun da.
Neyse işin özüne dönelim. Hüseyin Deniz Hocam bizim gibi
amatör ruhla hareket eden köşe yazarlarının durumunu çok güzel özetlemiş. Bize
de sizlere aktarmak düştü:
“Yazıcılık işinde yoğun üç yıl geçirdik.
Bu üç yıl boyunca bizi OKUMAYAN, okuyorsa bile BELLİ
ETMEYEN, eleştirilerimize KULAK TIKAYAN, yaptıkları işler ve işlemler hakkında
SİZE bilgi vermek gereğini duymayan, bizim yarım aklımızla “devlet işlerinden
bihaber” biçimde dile getirdiğimiz isteklerimizi DİKKATE ALMAYIP KENDİ BİLDİĞİNİ
OKUYAN;
1-Siyasi partilerimizin ilçe yönetimlerine ve meclis
üyelerine,
2-Esnaf Odası, Ziraat Odası, Ticaret Odası, Şoförler
Derneği, Komisyoncular Derneği gibi oda ve derneklerimize,
3-Takım tutar gibi parti tutan (amigo) partili
arkadaşlarımıza,
4-Okullarımızın idareci ve
öğretmenlerine,
5-Düğün salonu önünde saatlerce davul zurna çaldıran pek
kıymetli hemşerilerimize,
6-Trafik kurallarını ciddiye almayan, bu yüzden kenti
bir korku treni haline getiren insanlarımıza,
7-Trafik sorunlarının çözümü konusunda üzerlerine düşeni
yapmayan devlet görevlilerine,
8-Ahlak ve görgü kurallarını iplemeyen ve bu
çerçevede,
A-
Sokağa sümküren, çöp atan, su döken
B-
Sokakta bağırarak, sinkaflı konuşan,
C-
Balkondan aşağıya halı silken, su döken,
D-
Kullandığı bitkisel ilaç kutularını kesiklere atan,
E-
Deniz kenarlarını çöplüğe çeviren,
F-
Kentin en güzel yerlerini çöplük yapan duyarsız yurdum
insanına,
9-“Ben o gazeteyi okumuyorum” diye şişinen ve bizzat
köşesinde yazan gazeteci arkadaşlarımıza,
10-Tüm bunlara karşı,
A-
Haklarını savunmayan,
B-
İlgili yerlere şikâyetini yüksek sesle iletmeyen,
C-
Gazeteye veya belediyeye şikâyet yapacağı zaman da adını vermekten
çekinen,
D-
Toplantılarda kuzu kuzu dinleyip itiraz etmeyen, düşünce
üretmeyen,
E-
Bütün sorunların kendiliğinden çözülmesini bekleyen,
F-
İlenmek ve dua etmekle yetinen,
“eline vur ekmeğini al” halkımıza,
TÜM
BUNLARA RAĞMEN BANA HİÇBİR SİTEM ETMEYEN, SAYGIDA KUSUR GÖSTERMEYEN, ARASIRA
YAĞLAYIP BENİ COŞTURAN KUMLUCALILARA,
En
kalbi duygularla TEŞEKKÜR ediyorum.
VE
ÖZÜR
Gene bu üç yıl boyunca bazen eleştirerek, bazen
iğneleyerek, bazen de çığlık çığlığa konuşarak insanlarımızın bazılarını
RAHATSIZ ETTİK. Bunların hiçbirisi kendimiz için değil, çocuklarınıza daha güzel
bir yarın kurmak içindi. Bunları birisinin söylemesi lazım diye düşündük ve KÖTÜ
ADAM, İSTENMEYEN ADAM OLMAYI GÖZE ALIP SESİMİZİ YÜKSELTTİK. ÇIKINTILIK
YAPTIK.
Tek
tesellimiz samimiyetimiz ve fisebilillah (hiçbir karşılık gözetmeksizin)
çalışmış olmamızdır.
Bunun için verdiğim rahatsızlıklardan dolayı da
herkesten ÖZÜR diliyorum.
SONSÖZ: HELALLEŞMEK İYİDİR, HAKKINIZI HELAL EDİN!”