Genel insan tarzı bu esasa göre ise (ki öyledir) çıkan sonuç; kıymet (değer) menfaatle ölçülür, şeklindedir. İyi ama bu doğa kaidesini koymuş olan bizler, aynı zamanda bu durumdan şikâyet ediyor, böyle olmamasını istiyor, hatta bu durumdan nefret ettiğimizi söylüyoruz. Ama ne zaman? İpin ucu kendimize dokunduğu zaman.
İnsanların değer ölçüleri gene insanları ikileme düşürüyor. Çünkü insanların değer ölçüleri insani değil. Konulan doğa kaidesi, vahşi doğayı temsil ediyor. Elbet eninde sonunda insan, kendi kurduğu vahşetin kendisini de yutacağı durumuyla karşılaşır.
Toplumlara, insanlığa menfaat yarar sağlamak bir kıymet ifade edecek. Sizin şahsınıza özel veya ortak menfaatinizin olması değer ölçüsü olmayacak. Yani kendini toplumdan önceye alan insanın değer ölçüsü olmaz. O ölçü, egoizmin bencilliğin ön yargısından ibarettir.
En küçük toplum örneği ailede eşlerden birinin çıkarı mı, yoksa ailenin çıkarı mı öndedir?
Sırasıyla ülkenin çıkarı, insanlığın çıkarı gelmez mi?
Allahın en şerefli mahluku olan insana öğretilen ahlak kuralları ilahidir ve kıymet ölçüsü budur. Bu ölçü insanın tecavüz ve hıyanetine bırakılamaz.
İnkar, tecavüz ve hıyanette hudut tanımayan insan, bu ahlaki değerlerin yok olmaması için Allah tarafından gönderilen elçilerden öldürülen bile olmasına rağmen, Allahın sonsuz merhameti uyarıcı (elçi) gönderilmesini devam ettirdi. Son elçi Hz.Muhammet’e kadar gelenlerin hangisinin ilahi ahlakın temsilcisi olmadığı söylenebilir? Hangisinde bu ilahi ölçülerin bir milim dışına çıkıldığı gözlenebilir?
Bu ölçülerin dışı hüsrandır. Kişinin düşmanı kendisi ve ailesi olarak başlar. Kıymetsizlik en belirgin kıymet ifadesi olur. Ehven (az kötü) yerine, insanlar en kötüsünü seçer. Basından öğreniyoruz ki (dünyadaki 62 kişi 3,5 milyar insanın gelirine sahip). Yaşadığını sanan insan zavallılığının farkında değil.
Başta din olmak üzere, fikirler, görüşler ve siyasi ideolojik bilimsel gayretler yalnız çıkar için yapılır.
“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” diyen yılanlar toplumun ezici çoğunluğuna sahip olur.