Bilgili kişi ise cahillik bağlarından kurtulmuş, kendine ve etrafına iyi olan davranışlar sergilemesi beklenen, değerli kişidir. Ancak bu kişi bilgisini ve etrafından kazandığı değeri kötüye kullanarak, bir cahil gibi hatta belki ondan daha fazla kötülük yayabilir ve yapabilir. Yani bilginin de işe yaramadığı durumlar olmaktadır.
Buradan sonuç olarak, bilgili ve bu sahip olduğu bilgisini kötüye kullanmayan kişi olmak zarureti ortaya çıktığı görülür. Dini terim olarak biz bu anlattığımıza “ilmiyle amel etmek” diyoruz.
Bizler işin ciddiyetini anlayalım veya anlamayalım, Allah’ın Kitabında “cennete girmeyi kolay mı sanırsınız?” denilmektedir. Her yaptığımız iş için Allah’ın kalbimize baktığı gerçeğini hatırlarsak, “ilmiyle amel etmek” durumunun da ahrette kurtulmamıza yetmeyeceği gerçeği ile karşılaşırız. Yani iyi bir iş bile yapsak ne niyetle yaptığımızın cevabı gerekli. Günlük hayatımızda kötü niyetle yapılan çok iyi iş örneğini görmekteyiz.
İşte biz bu iyi niyete samimiyet “ihlas”, samimiyetle iş yapana “muhlis” diyoruz.
İhlas, günümüzde holding isminden öte, üzerinde durulmayan kavram.