UYARI, Anıl ONAT

GENEL HABERLER Misafir Yazar - 10.02.2016

         Bir nimet olarak algılanması gereken uyarının , kötü maksatlı görülerek hesaba katılmaması, büyük hatalarımızdan biridir. Uyarısız bir yaşamla yaptığımız hatalardan nasıl kurtuluruz? Peygamberlerin bile (onlar da insan) uyarıldığı ve bu uyarıya göre hareket ettikleri bilinmiyor mu?

         Cahillik, çıkarcılık ve uyarı yapacak olanlardaki sessizlik (cesaret azlığından) nedenleri ile yanlışlıklar, hatalar o kadar çoğalır ki doğruyu bile yanlış şekilde yapmaya başlarız. Bu hali, muhalefetle karşılaşmayan hatta ondan destek alan yapılar diyerek de ifade edebiliriz.

         Hiçbir düzende, insanın yaptığından sorumlu olmama gibi bir durum söz konusu değildir. Ama uyarı yokluğundan kaynaklanan, yanlışlıkların hakimiyeti, insanları yaptığından sorumsuz, yapmadığından sorumlu kılabilen bir yapıdır.

         Uyarı tanımaz yapı, feryat ve inleme seslerine bile duyarsızdır.          (Bu eğri yapının da bir sonu olacağı) tesellisinden başka hiçbir ümit ışığı kalmamıştır. Evet! Her şeyin bir sonu olacağı ümidi, ümitlerin en güçlüsüdür. Ancak bu ümit, yanlışların ve hata yapanların sonlanacağı anlamında değildir. Yeni tip yanlışlar ve yeni hatalılar çıkacaktır.

         Yanlış yapanların birbiri ile mücadelesi, doğru olanları zafere ulaştırmaz. Çünkü İlahi kanuna göre; uyarı yapması gerekenler, görevlerini yapmadıkları (yani değişmedikleri) sürece, Allah da onları değiştirmez. Yani bunu hak etmemişlerdir.

         Yanlışlıkların kurduğu şehirler, köşkler, saraylar aslında mamurlukları değil, ruhsal haraplığı gösterir.

Tarih: 10.02.2016 Okunma: 800

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?