İnsana verilen haklar ve yetkilerle orantılı olarak, üzerlerine sorumluluk yüklenir. İnsan, ilkokuldan başlayarak, sorumluluk yüklenmeye alıştırılır. Sorumluluğu yerine getirmemek ise derecesine göre; kusur, hata, görev ihmali, hatta hıyanete kadar varır. Yöneticilik, yani başkaları adına hak ve yetki sahibi olanlar, en çok sorumlu kişilerdir.
Değer ölçülerinin değiştiği veya ters yüz olduğu çağımızda en çok sorumlu olanlar, en az sorumluluk duymaktalar.
Küçücük çocuğu çişini söylemedi diye sorumlu tutan anne ve babalar, sizlerin sorumluluğunu da yüklenmişlerin, ortalığı berbat etmesine neden tepki vermezsiniz?
Toplumumuzun bekası, tuvalet kâğıdından daha mı önemsiz?
Allah, akıl vermediklerini ve elçi göndermediklerini (elçiden haberi olmayanlar) sorumlu tutmaz. Kulunu yetişkin (ergen,akıl baliğ) olana kadar sorumlu tutmaz, masum (günahsız,temiz) sayar. Diğer dinlerde bu durum yoktur. Örneğin vaftiz bunun için yapılır. Şükür, bozamadığımız bu prensibin yerine, dinimizi, hormonlu yetişkinlere sorumsuzluk vererek, öyle bozduk ki buna bütün dinler karşı çıkar. Bu hormonlardaki pay sahiplerinin sorumluluğu nasıl küçümsenir?
Sorumluluk (mesuliyet) kavramı, (hak, hukuk) adalet kavramı ile iç içedir. Bu kavramı önemsememek adaleti önemsememeyi doğurur. Sorumlu (mesul) kelimesinin anlamı bile, “soru sorulan” demektir.
Allah, toplumumuzu sorunlu olmaktan kurtarıp, sorumluluk ve sorumlu olmak (mesuliyet-mesul) bilincine kavuştursun.