1000 Sene önceki dini bilgi ve görüşlerin üzerine kurulan dini yapı, hiç değişmeden günümüze kadar gelmiştir. Bazı ilahiyatçı hocalarımızın, büyük cehalet direnişine ve uğradıkları her türlü iftiraya rağmen, fedakarlıkla yaptıkları mücadele sayesinde, bu yapıdaki bozuklukları öğreten bilgileri ile bizler de şu satırları yazmak imkanına kavuştuk. Onların değerli bilgileri alınabilirse, milletin kurtuluş ümidi doğar düşüncesindeyiz.
Bu 1000 senelik bilgi yapısını tanıtmaya çalışalım: Yanlış bir yorumla “Kuran abdestsiz ele alınmaz” denilerek ilk engel, “sen kimsin ki O’ndan anlayacaksın” denilerek ikinci engel konulan Kuran, ölüler için gerekli bir kitap yapılmıştır. Her zaman ve her toplum için rehber olan Kuran’ın, 1000 senelik yorumları “kafir olmak” korkusuyla, hiç kimse tarafından çağdaş yorumlarla değiştirilememiştir.
Hadislerin, gerçek olup olmadıkları, Kuran ve akla uygunluğu, hakkıyla incelenmemiştir. En meşhur hadis kaynaklarında bile, uydurma hadisler olduğu, bunun kanıtıdır.
Kesin doğrular denilemeyecek; Hadisler, mezhepsel görüşler ve rivayetlere (duyumlar) dayanan bilgiler, Kuran’ı gölgede (geri planda) bırakmıştır. Öyle ki, Kuran’ın bu bilgileri denetimi yerine, bu bilgilerin Kuran’a ışık tutması beklenmiştir. Ayrıca, mevcut saltanatların korunma ve devamı için gerekli, haince ilaveler yapılmıştır. Sonuçta, önemli, bilinmesi gerekli bilginin yerini, yanlış veya gereksiz şeyler almıştır.
Din; geleneksel bilgi birikimi değil, Kuran’ın (samimi, fikir sorarak) yapılan çağdaş yorumudur.