Kösem Sultan, Cinci Hoca ve Sultan İbrahim

İsmail Hakkı CENGİZ - 21.03.2016

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.


“Hammer Tarihi’nde harem” başlıklı yazımıza, “Halen, dizi olarak gösterilen Kösem Sultan dönemine girmişsiniz… Sultan İbrahim’den biraz daha varsa yazar mısınız? Örneğin; çocuğu olmadığı için telaşa düşen, anne Kösem Sultan, İbrahim için Cinci Hoca’yı çağırır. Onun sayesinde çocuk sahibi olur… Bizim tarihçiler böyle yazıyor. Hatice Sultan'ı Kösem bulup getirir. Cinci Hoca ne yaptıysa, peş peşe çocukları olur… Cinci Hoca çok zengin olur… Sonra onu Kösem boğdurtup paralarını hazineye katar. Daha sonra, Hatice sultan da Kösemi boğdurtur… Bu kısımlar, Hammer Tarihinde nasıl?” şeklinde bir yorum ve talep geldi.

Suallere Hammer’in yazdıklarıyla cevap vermeye çalışalım: Söz konusu fasıl, 5’nci ciltte, 334 ila 439’ncu sayfalar arasında geçmektedir.

Cinci Hoca

“Cinci Hoca Hüseyin, biraderiyle beraber İstanbul’da öğrenim görmüştü. Ancak Şer’i ilimlerden ziyade, sihirle ve efsunla iştigal ettiğinden ilmiye sınıfında yükselemedi. Hatta muallimleri onun bu halinden dolayı utanırlardı. Fakat Cinci Hüseyin’in bu durumu sarayda nail olduğu ikbal idi. Cinci’nin validesi, oğlunun babasından devraldığı efsunlarla hayret edilecek şifalar vermekte olduğunu ve uğradığı iktidarsızlık darbelerine karşı tabiplerden fayda görmeyen padişahın sıhhatine kavuşabileceğini Valide (Kösem) Sultan’a iletti. Padişah Cinci’nin malik olduğu tabiatüstü kudreti haber alarak tecrübede bulunmak istedi. Sultan İbrahim –gerek kendi hayaline aldanmış olsun, gerek hakikaten halinde bir değişiklik vuku bulsun- büyücünün ilminden daha ilk tecrübede bir iyilik müşahede etmesi üzerine, bahtiyar tabibi atıflara boğdu. Ona ‘hoca’lık, ‘müderrislik’ verdi.

Hoca için masrafı hazineden verilerek muhteşem bir saray yapıldı. Bu saraya iki milyon akçeye kadar para sarf edilmesine izin çıkarılmıştı.”

Sultan İbrahim’in iktidarsızlığı ve sıhhatine kavuşması konusunda, Hammer, Cinci Hoca bahsinde bu kadar yazıyor. “Hammer Tarihi’nde Harem”de belirttiğim gibi, Hammer, Padişah’ın, “altı kadar şehzadesi olduğunu” önce, “zaafa düştüğü”nü sonra yazıyor. Buradan çıkaracağımız netice, Cinci Hoca’nın, İbrahim’le, şehzadelerin doğumlarından sonra tanıştığı şeklindedir. Başta verdiğimiz yorumda, “Cinci Hoca ne yaptıysa peş peşe çocukları olur” hükmü, doğal olmayan şeyleri ima ediyorsa, böyle bir şey Hammer’de geçmediği gibi, dönemin canlı tanığı Evliya Çelebi’de de, Yılmaz Öztuna’nın “Büyük Türkiye Tarihi”nde de geçmez. Cinci Hoca’yla ilgili yazılan herhangi başka bir kitapta da okumadım.  

Padişah’ın Anadolu Kazaskerliği’ne kadar yükselttiği Cinci Hoca, uzun süre “gözde” kalır. “Cinci, kadılıkları 3.000’den 4.000 guruşa kadar satmak itiyadında idi. Hakkında defalarca edilen şikâyetler Padişah’ın düşüncesini değiştirmeye başlamıştı.” 1646’ya gelindiğinde, Sultan İbrahim, Sultan Ahmet Camiinde, Mevlid-i Hazreti Peygamber-i merasiminde, onu kendisinden biraz uzakta oturtur. Bu, Cinci Hoca’nın gözden düştüğüne delalettir. Gözden düşer ama Kazaskerlik devam eder. Ta ki Sultan İbrahim saltanatının sonlarına kadar… O gün de çok uzak değildir.

x   x   x

Sultan İbrahim ve Cinci Hoca’nın idamları

Korkunç israf, saraydaki sefihane hayat ve devlet yönetimindeki anormallikler hazineyi boşalttığı gibi memleket çapında da büyük isyanlara, karışıklıklara sebep oldu. İçte asayiş bozuldu, kimsenin mal, can, namus emniyeti kalmadı. Bu arada, serhadlerde de cenkler sürüyordu. Osmanlı’yı 25 yıl uğraştıracak olan Girit’in fethi çabaları da bu döneme rast gelir. Özetle, içte ve hudut boylarında kan su gibi akıyordu.

Yeniçeri, ulema ve devletin ileri gelenleri Sultan İbrahim’in tahttan indirilmesine, yerine yedi yaşındaki Şehzade Mehmet’in getirilmesine karar verdiler.

Kararı uygulamak üzere Valide Kösem Sultan’a müracaat ettiler. Kösem, direndi, oğlu İbrahim’i korumaya çalıştı. Yeni Anadolu Kazaskeri Hanefi Efendi, “Benim Sultanım, herkes can korkusundadır. Oğlunuzun hiçbir şekilde ıslahı kabil değildir.” dedi.

Valide Sultan, “Amma yedi yaşındaki masumun saltanatı nasıl olur?” mülahazasını öne sürmesi üzerine, Hanefi Efendi cevaben:

“Mezhebimizin imamları olan Hanefî âlimleri, ‘Aklı bozuk olan büyük evladın saltanatı caiz değildir; akıllı olan çocuğun saltanatı caizdir’ buyurdukları kitaplarda yazılıdır. Masum cülus eder, veziri işleri yürütür.” sözlerini söyledi.

Böylece İbrahim tahttan indirilir, yedi yaşındaki şehzade, IV. Mehmet namıyla tahta çıkar.

İbrahim, sarayda hapsedilir. Lâkin memleketteki huzursuzluk bitmez, on gün sonra, sipahiler, eski padişahın tahta geçmesi için ayaklanma girişiminde bulundu. Bunun üzerine, Sadrazam Sofu Mehmet Paşa’nın başkanlığındaki devlet ileri gelenleri İbrahim’in idamına karar verdiler. Katle meşru bir şekil vermek için Müfti’ye şöyle bir sual sordular:

“Makamları ehline vermeyip, rüşvet ile dağıtan padişahın hal ve izalesi caiz olur mu?”

Fetva “Olur” cevabını verdi. Aynı gün icra edildi. (18 Ağustos 1648)

x   x   x  

Cinci Hoca’nın idamı

Hazine o derece boşalmıştı ki her yeni padişahın tahta çıkışında verilmesi âdet olan “cülus bahşişi” askere verilemiyordu. Cinci Hoca’nın serveti imdada yetişti. Cinci yakalanıp hapse atıldı ve servetinin yeri söyletildi. Cinci’nin evinde 3.000 keseden ziyade para, 200 kese kıymetinde altın ve gümüş de bulundu.

Bir aylık hapislikten sonra Cinci, sancak beyi namıyla Habeş eyaletinde İbrim’e gitmek üzere emir aldı. Mihalıç’ta nikrise tutularak birkaç gün izin istedi. Bu duraklama esnasında haksızlığa uğradığına dair ileri-geri konuşup İstanbul’un gazabını üstüne çekti. Kendisinin hâmisi olan Kırım Hanı’nın, Cinci’yi koruyabileceğinden endişe duyulması üzerine idamına karar verildi. Bunun için Limnili Hüseyin Çavuş Mihalıç’a vardığı zaman, Cinci, çavuşu davet haberi getirmiştir diye sevinerek kabul etti. Osmanlı tarihçisi Naima, vakıa bunun bir davet haberi olduğunu, fakat İstanbul’a değil, Kur’an’ı Kerim’in “İnnallahe ve inna ileyhi raciun” kelamı gereğince toprağın toprağa, ruhun ruha davet edildiğini söylüyor.

Hammer, Sultan İbrahim ve Cinci Hoca bahislerini böylece bitiriyor. Yazı çok uzadı. Hatice Turhan ve Kösem Sultanlar arasındaki “rekabet”, inşallah başka bir yazının konusu olacaktır.

 

x   x   x

GÜNÜN ÇİZGİSİ, Twitter'dan...



Tarih: 21.03.2016 Okunma: 928

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?