Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Bu cümle, dünkü (27 Nisan 2016) BBC Türkçenin manşetindeki haber başlığıydı. O da haberi, Financial Times (FT)’dan almış.
Milliyetçilik duygularını sömüren dolandırıcılar kimmiş, biliyor musunuz?
Bildiğiniz “telefon dolandırıcıları”!
Peki, milliyetçilik duygularını nasıl sömürüyorlar?
“Devlet”ten aradıklarına ve terör örgütüne karşı yapılacak operasyona yardımcı olacağınıza “ikna” ederek!
Daha önce, birkaç defa söylemiştim; “milliyetçi” olmanız için, milliyetçi olduğunuzu söylemenize, kendinizi “milliyetçi” olarak tanımlamanıza gerek yok… Hangi partiye oy verirse versin, Türk Milletinin çok büyük bir çoğunluğu milliyetçidir. Milliyetçiliğinin en önemli göstergesi de, vatandaşın, devletin, bilhassa “güvenlik kuvvetleri”nin yanında yer almasıdır. Milliyetçi milletimiz, güvenlik kuvvetlerinden, emniyetimizi sağlamasını beklediği gibi, ona yardım etmek için de teyakkuzdadır. Yardıma gönülden hazırdır.
Telefondaki ses, devletten aradığını, polis, asker, savcı olduğunu söylediğinde akan sular durur. Korkuyla karışık, saygılı milliyetçilik duygusu hemen devreye girer.
Financial Times, milliyetçilik duyguları sömürülen iki profesörü örnek olarak göstermiş: Tıp Profesörü Canan Karatay ve Ceza Profesörü Erdener Yurtcan. Her iki profesör de saatler süren dolandırılma safhasında, “teröristlerin yakalanmalarına yardım ettiklerine” ikna olmuşlar.
FT, 10 yıldan fazladır dolandırıcılıkla ilgili araştırma yapan ve bununla ilgili bir de kitap yazan emekli polis İsa Altun'la görüşmüş.
Altun’un tespitleri çok çarpıcı… Altun, bu kandırılma halini insanlardaki korkuya bağlamış: “Türk çocukları küçük yaştan itibaren korkuyla yetiştirilir. Polis korkusu, asker korkusu, mahkeme korkusu, savcı korkusu… Mesele terörizm olduğundaysa herkesin bir şehit tanıdığı vardır ve bu onları duyarlı yapar. Bu, onların devlete yardım etmek istemelerine neden olur."
Dolandırıcılar, avlarını ağlarına düşürmek için sadece PKK terör örgütünün adını kullanmıyorlar… FT’nin haberine göre; 2010’da bir öğretmen, Ergenekon davasında adının geçtiği belirtilerek, 2014’te ise, bir eczacı, Gülen Cemaatinden olduğunun belirlendiği söylenerek dolandırılmış.
Canan Karatay, “telefonda hipnotize olduğunu” söylüyor. 2013’te bendenize de PKK terör örgütünün adı verilerek dolandırıcılardan telefon gelmişti. Benzer bir duyguyu yaşamış birisi olarak Karatay’a hak veriyorum.
Ama bu kadar hadiseden, bu kadar ikazdan sonra artık dolandırıcıların milliyetçilik duygularımızı sömürmelerine izin vermemek lâzım!
Bir de insan sormadan edemiyor: Milliyetçilik duygularımızı sömürenler sadece telefon dolandırıcıları mı?
x x x
GÜNÜN ÇİZGİSİ, nevarneyok.com’dan…