Bu dünyada herkese yer var.
Dünyadaki 1 milyar 300 milyon Katolik’in dinî lideri olan Papa, “devletler laik olmalı” demiş. (Milliyet, 17.05.2016)
“Dinin bir alt kültür olduğu algısı yarattığı”ndan dolayı, “Fransa laikliği abartıyor” diye yakınan Papa, “dinî devletlerin sonu kötü bitiyor” uyarısı yapmayı ihmal etmemiş.
Papa’nın bu açıklamaları, insana, geçmişte Avrupa’daki, günümüzde ise İslam âlemi ve Türkiye’deki din-laiklik meselelerini düşündürüyor…
Hıristiyan dünyasındaki, Papalık kurumuyla siyasî otorite (krallıklar) arasındaki, “kim kimin emrine girecek?” tartışmaları yüzyıllarca sürmüş ve her iki taraf için de son derece tahrip edici olmuştur. Bununla ilişkili olan mezhep savaşları ise kelimenin tam anlamıyla felakettir. Mezhep savaşları, milyonlarca Avrupalı Hıristiyan’ın ölümüyle sonuçlanmıştır.
Nihayetinde, Avrupalı, çözüm olarak “laiklik”i keşfetti. O keşiften sonradır ki kıt’aya “barış” geldi, “huzur” geldi, “hoşgörü” geldi ve bunların ödülü olarak “refah toplumu”na dönüştüler.
İslam âlemindeki mezhep savaşlarına veya hiçbirinin diğerini “hak” kabul etmediği dinî akımlara baktığımız ve onların birbirlerine karşı acımasız saldırılarını gördüğümüz vakit, “sıra bizde mi?” sualini sormadan edemiyoruz. Eğer sıra bizdeyse, İslam dünyası da Hıristiyan dünyası kadar mezhep ve inanç savaşı yaşayacaksa vay halimize! Yüzyıllar sürecek bir inanç ve mezhep savaşlarının içindeyiz demektir.
Bu savaş yüzyıllarca sürmeli mi?
Elbette sürmemeli. Peki, nasıl bitirilebilir? Nasıl bittiği çok açık:
Yukarıda bahsettiğimiz “laiklik” sayesinde.
Papa’nın açıklamaları, ister istemez Türkiye’deki din meselesini de hatırlatıyor. Çünkü bundan sadece birkaç gün evvel, devletin zirvesindeki bir siyasetçi, TBMM başkanı, “Anayasa’dan laiklik çıkarılmalı” demişti.
Durup dururken laiklik neden çıkarılmalı?
Dinî devletin yolunu açmak için mi?
Papa, yukarıdaki ve daha pek çok konudaki açıklamalarını bir Katolik gazetesine yapmış. O açıklamaları yaparken aklından Türkiye geçti mi, bilinmez! Ancak Papa’nın yüzyılların tecrübesiyle oluşan bir bilgi birikimiyle, korkunç yıkımların arkasından gelen “aydınlanma”nın ışığı altında konuştuğu hesaba katılmalı… Sözleri çok dikkate alınmalı, hayatî değerde görülmeli:
“Devletler laik olmalı, dinî devletlerin sonu kötü bitiyor.”