BU DAVA HEPİMİZİ GÖMER

İsmail Hakkı CENGİZ - 21.10.2008

 

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.

 


            Ergenekon hakkında yazmak gereksiz, diyordum. Çünkü nasıl olsa dava başlıyor, son sözü mahkeme söyleyecek.

Son sözü mahkeme söyleyecek ama davanın gidişatından da görüldüğü gibi, o son sözü görmeye bizim ömrümüz yetecek mi, çok şüpheli!

Dolayısıyla hakkında yazmakta da artık bir sakınca kalmadı.

Fakat o kadar “büyük”, o kadar “geniş”, o kadar “dallı-budaklı” ki, değil bir yazıda, bir kaç yazıda bile bitirebilmek imkânsız.

Biz de davanın seyrine ve gündemdeki yerine uygun olarak, sanırım, “seri” şeklinde “Ergenekon”u yazacağız.

*                     *                      *

Dün, bizim sitede de yayımlanan, Ecevit Kılıç’ın (Sabah) röportajıyla başlayalım.

Ecevit Kılıç’ın dünkü sütununda, 30 yıl savcılık etmiş, Mete Göktürk isimli bir emekli savcı vardı.

Şöyle başlıyor emekli savcı:

“Yargıçlar davanın önemi nedeniyle kendilerini baskı altında hissedecek. Ancak dışarıdan gelecek baskılara da dikkat edilmeli. Medya baskısı da var.”

Hem Ecevit Kılıç’a hem de emekli savcıya soruyoruz; şimdiye kadar savcı ve hâkimlerin üzerinde dış baskı yok muydu, medya baskısı yok muydu? Baskı olabileceği neden şimdi aklınıza geldi?

*                     *                      *

Ecevit Kılıç soruyor; “Yine bir savcı gözüyle soruşturmaya yönelik eleştirilere ne diyorsunuz?”

Göktürk’ün cevabı; “Soruşturmanın başlatılmasını eleştiren kesimler var. Eleştirilebilecek şey, soruşturmanın hukuk içinde yapılıp yapılmadığı olmalı. Kötü muamele yapıldı mı, savunma hakkına yeterince yer verildi mi, gözaltı süresi aşıldı mı, sanıkların avukatlarıyla görüşmesi engellendi mi? Bunlara dikkat edilmeli. Bunlarla ilgili de bir şikâyet yok. Üstelik en başından beri Bu soruşturma boştur, bir şey çıkmaz diyenlerin bir kısmı parlamenterler. Burada soruşturmanın uzaması ciddi bir hata. Diğer taraftan iddianameden sızdırılan haberlerle sanık ve şüpheliler hakkında linç havası oluşturuldu. Onların şahsiyet hakları rencide edildi. Tam bir bilgi kirlenmesi yaşandı.”

Sayın emekli savcı, hem "hukuktan şikâyet yok" diyor; hem de soruşturmanın uzamasının hata olduğunu, iddianamenin sızdırıldığını, sanık ve şüphelilerin linç edildiklerini, bilgi kirlenmesi yaşandığını söylüyor.

 

Demek ki vicdan bir yerden fısıldıyor. Ses kısık ama kendini duyurmasını biliyor.

 

Öte yandan, dava süresince, kötü muameleye maruz kalındığı, savunma hakkına yeterince yer verilmediği, hukukun ayaklar altına alındığı 17 aydır sabahtan akşama yazıldı, söylendi. Sanırım, sayın emekli savcı sadece Samanyolu, Kanl7 ve atv gibi televizyonları ve onların gazetelerini izliyor. Tabii o durumda mazurdur; yukarıdaki vicdanından fışkıran aksaklıklar dışındaki şikâyetleri görmemesi, duymaması normal!

*                     *                      *

Çok ilginç bir dünyada yaşıyoruz.

Dün, ülkemizde, bu davaya ışık tutacak gayet manidar olaylar yaşandı.

“Ergenekon” davasıyla ilgili olarak en kuvvetli, ülke için en tehlikeli iddia neydi?

Hatırlayalım…

“Bu örgüt, ülke çapında kargaşa çıkaracak, kaos yaratacak ve darbe için zemin hazırlayacak!”

Öyle değil mi?

Yanılmıyorsak, buna kanıt olarak da, tâ 22 Temmuz seçimlerinden önce yapılan ve kimsenin burnunun kanamadığı “Cumhuriyet mitingleri” gösteriliyordu.

Başka da somut bir şey duyan, gören varsa beri gelsin!

Ama dün bu ülkede gerçek anlamda bir kaos ve kargaşa ve hatta anarşi ortamı vardı.

Başta İstanbul’da düzinelerle araç yakıldı, bir ilçe emniyet müdürlüğünün önünde bomba patlatıldı. Diyarbakır, Van, Bitlis, Siirt, Şırnak, Tunceli, Batman gibi illerimizde “kalkışma” benzeri gösteriler vardı. Doğubeyazıt’ta 1 kişi öldü.  Başbakan’ın ziyaret ettiği Diyarbakır’da esnaf kepenklerini açmadı veya açamadı.

Üstelik PKK yandaşları benzer eylemleri yıllardır sahneye koyuyorlar.

Peki, bu vaziyete göre “kaos ortamı” oluşturmayı, “darbe” ortamı yaratmayı “Ergenekon”da mı aramak daha akılıca, yoksa yukarıda bahsedilen yerlerdeki gösterilere emir veren bölücü mihraklarda mı?

Bir de, bu bölücü mihrakın sözcüleri “Ergenekon” davasında “davacı” olarak müdahil olmak istiyorlar.

Güler misin, ağlar mısın?

*                     *                      *

Yine dün, 30 yıllık bir dava sona erdi.

Beyazıt'ta 30 yıl önce 7 öğrencinin ölümü, 41 öğrencinin de yaralanmasıyla sonuçlanan olaya ilişkin 3 sanığın yargılandığı davanın, zaman aşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına karar verildi.

 

Emekli Cumhuriyet savcısı Mete Göktürk’ün, Ecevit Kılıç’la yaptığı konuşmanın bir yerinde şöyle bir bilgi de var: “Göktürk, Türkiye’de yargı bağımsız değil dediği için yargılandı. Beraat ettikten sonra emekliye ayrıldı. Göktürk, “Adaleti Gördünüz mü?” kitabının da yazarı.

*                     *                      *

Dedim ya, bu dava hepimizi gömer!

 

 

Önceki Yazılar

Tarih: 21.10.2008 Okunma: 783

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Neslihan Korutürk

24.09.2008 - 10:41

Hayati bir konuyu gündeme getirmişsiniz. Yıllarımız, ömürlerimiz o aptal kutusunun karşısında heba olup gidiyor. Elinize sağlık.

Osman Yıldız

24.09.2008 - 10:58

Tolga bey Güzel bir konuyu güzel bir cümleyle bitirmişsiniz! Ah birde şu "nasıl bir ortam olduğunu görmek için bile gitmedim" cümleniz ve icraatınız olmasaydı. Tolga bey kendinizden korkmayınız. Düşünce dinlemekten dolayı kendinizden korkmayınız. Beyni olanın beyni yıkanmaz. Beyni olmayanların ancak beyni yıkanabilir. Saygılarımla

HASAN CAN

24.09.2008 - 11:05

TOLGA BEY DİLİNİZE SAĞLIK ÇAĞIMIZIN KONUSUNA DEĞİNMİŞSİNİZ SÖYLEDİKLERİNİZ BAŞTA RTÜK BAŞTA OLMAK ÜZERE TV SAHİPLERİ ÜZERLERİNE ALINMALI GERÇİ RTÜK BAŞKANI BU KONUYA ZAMAN AYIRAMAZ ONUN DERDİ PAAAAARAAAAA....................

özgür deniz

24.09.2008 - 16:39

o kutu bir kanalizasyondur zamanımızda lağım akan.(çok özür dilerim) aptallaştıran bir makinedir. bugün işe yarar bir program zor bulursunuz bulsanızda gerici kanalı diye izlemezsini(genel söylüyorum) maalesef malum kanallar zaten müslüman türk düşmanı bir gençlik yaratmak için kullanıyor o makineyi ve biteviye çirkef akıyor onların kanallarından iyi yok mu şahsen ben görmedim. en iyisinde bile soysuz bir yön gizli. din düşmanı vatan düşmanı ordu düşmanı teşkilat düşmanı değer düşmanı yani insan düşmanı olur insan o kanalda ki İNSAN İNSANIN KURDUDUR ilkesi ekseninde yayın yapılır burada..selam arkadaşım.muhabbetle umutla

Neslihan Korutürk

24.09.2008 - 10:41

Hayati bir konuyu gündeme getirmişsiniz. Yıllarımız, ömürlerimiz o aptal kutusunun karşısında heba olup gidiyor. Elinize sağlık.

Osman Yıldız

24.09.2008 - 10:58

Tolga bey Güzel bir konuyu güzel bir cümleyle bitirmişsiniz! Ah birde şu "nasıl bir ortam olduğunu görmek için bile gitmedim" cümleniz ve icraatınız olmasaydı. Tolga bey kendinizden korkmayınız. Düşünce dinlemekten dolayı kendinizden korkmayınız. Beyni olanın beyni yıkanmaz. Beyni olmayanların ancak beyni yıkanabilir. Saygılarımla

HASAN CAN

24.09.2008 - 11:05

TOLGA BEY DİLİNİZE SAĞLIK ÇAĞIMIZIN KONUSUNA DEĞİNMİŞSİNİZ SÖYLEDİKLERİNİZ BAŞTA RTÜK BAŞTA OLMAK ÜZERE TV SAHİPLERİ ÜZERLERİNE ALINMALI GERÇİ RTÜK BAŞKANI BU KONUYA ZAMAN AYIRAMAZ ONUN DERDİ PAAAAARAAAAA....................

özgür deniz

24.09.2008 - 16:39

o kutu bir kanalizasyondur zamanımızda lağım akan.(çok özür dilerim) aptallaştıran bir makinedir. bugün işe yarar bir program zor bulursunuz bulsanızda gerici kanalı diye izlemezsini(genel söylüyorum) maalesef malum kanallar zaten müslüman türk düşmanı bir gençlik yaratmak için kullanıyor o makineyi ve biteviye çirkef akıyor onların kanallarından iyi yok mu şahsen ben görmedim. en iyisinde bile soysuz bir yön gizli. din düşmanı vatan düşmanı ordu düşmanı teşkilat düşmanı değer düşmanı yani insan düşmanı olur insan o kanalda ki İNSAN İNSANIN KURDUDUR ilkesi ekseninde yayın yapılır burada..selam arkadaşım.muhabbetle umutla