11 Eylül’de akan kan, 12 Eylül’de nasıl durdu? Şimdi nasıl durur?

İsmail Hakkı CENGİZ - 27.08.2016

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.


“Zekâ; bir soruna etkili bir çözüm bulma yetisidir. Zekânın bulduğu çözümler, el yordamıyla veya babadan-dededen kalma yöntemlerle bulunan çözümlerden tamamen farklıdır.”

Bilim, zekâyı böyle tanımlıyor.

Sorunlara çözüm bulmaya çalışırken, zekâyı kullanıp kullanmadığımızı sorgulamaya dikkat çekmek için yazıya böyle girdim!

Ülkede içimizi yakan, bizi kahreden dehşetli bir “güvenlik meselesi” var. Bu meselenin, şu anda uygulanan yol ve yöntemlerle çözülemediği ortada…

Ne yapmalı?

Nasıl bir çözüm bulmalı?

Buna benzer bir “çözümsüzlüğü”, ürkütücü bir güvenlik zafiyetini, korkunç bir “kaos”u 1975-1980 arasında yaşamıştık. 1980’e geldiğimizde, günde, ortalama 10 vatandaş terörün kurbanı oluyordu.

Bu, 11 Eylül 1980’e kadar sürdü.

11 Eylül’e kadar oluk oluk akan kan 12 Eylül günü durdu.

Neden?

Nasıl oldu?

Darbeden yıllar sonra yapılan açıklama ve araştırmalarla, “12 Eylül öncesinde askerin, teröristlerin üzerine gitmediği, ‘darbe ortamı olgunlaşsın’ diye beklediği, darbeden sonra da var gücüyle teröristleri ezdiği” iddia edildi. Bunda büyük doğruluk payı var. Fakat burada önemli olan, güvenlik güçlerinin terörü nasıl ezdiği, hangi yetkileri, yol ve yöntemleri kullandığıdır!

Hatırlatalım; 11 Eylül gününe kadar İstanbul, Ankara başta olmak üzere ülkenin küçük bir bölümünde “sıkıyönetim” vardı. 12 Eylül’den itibaren bütün ülkede sıkıyönetim ilân edildi. Bu sıkıyönetim 5 yıl sürdü. Darbeciler, çok önemli bir sıkıyönetim yetkisi kullandılar: Bütün yurtta, gece 00:00-06:00 arasında sokağa çıkma yasağı… Bu yasak bir yıl kadar sürdü. Bu, bence, çok önemli ve etkili bir “güvenlik tedbiri”ydi. Sokaklar boşalıyor ve güvenlik güçleri operasyonlar için çok rahat hareket edebiliyorlardı.

Şimdi de bütün yurtta “Olağanüstü Hal” (OHAL) var… OHAL’de de sokağa çıkma yasağı getirme yetkileri var. 35 yıl sonra, bugün, bütün yurtta, dedemizden kalma yöntemi kullanıp “sokağa çıkma yasağı” uygulayalım demiyorum. Fakat etkili olacaksa neden uygulanmasın? Bütün bir milletin güvenliği sağlanacaksa, teröristlerin etkisiz hale getirilmelerine katkıda bulunacaksa neden düşünülmesin? Öte yandan, genç genç çocuklarımızı kaybederken, eğlence merkezlerinin sabaha kadar açık olması ne kadar doğru? Memlekette her gün bombalar patlarken, katliam gibi can kayıpları yaşanırken, vur patlasın çal oynasın eğlenenler de bir zahmet gece 12’de evlerine giriversinler… Sadece, birkaç hafta, birkaç ay!

Bir süre uygulanacak “gece sokağa çıkma yasağı” güvenlik güçleri için hem bir “moral” kaynağı olacak, hem de o saatler boyunca çok daha rahat hareket etme, operasyon yapma imkânına kavuşacaklardır.

Tabii böyle bir “yasak” 2016 şartlarında ne derece uygulanabilir, incelenmeli!

Öte yandan, ulaştığımız teknolojik seviyeden nasıl yararlanılabilir,  ülkenin insan kaynakları ve diğer imkânlarıyla neler yapılabilir etraflıca düşünülmeli!

Bu devasa sorunu çözmek için zekâya müracaat ediliyor mu diye mutlaka sorgulama yapılmalı… Dev sorunu çözmek için “dev zekâ”lar devreye sokulmalı… Tek başına “dev zekâ” bulmak zor olabilir… Fakat tek tek zekâların bir araya getirilmesiyle, “dev zekâ”lar oluşturulabilir.

Bu büyük mesele üzerinde büyük “kafa yorulmalı”dır!

Günlük tedbirler peşinde koşmaktan fırsat bulunur da, zekâya müracaat edilir, mesele üzerinde etraflıca düşünmeye ve kafa yormaya yeterli zaman ayrılırsa, “etkili” bir çözüm bulunacağına, kanın durdurulacağına eminim!

 

x   x   x

Günün çizgisi, Twitter’dan



Tarih: 27.08.2016 Okunma: 826

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?