Ey yöneten mevkiinde bulunan saygıdeğer insanlar! Bu
yazımı Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurumlarında yöneticilik vazifesi ifa
eden siz değerli arkadaşlar için kaleme alıyorum naçizane. Bahusus Milli Eğitim
Kurumları özelinde, atanmış yöneticilerle yönetilen tüm kurumlara matuf
konuşuyorum. Haddimi ve hududumu bildiğimin fevkindeyim müsterih olunsun.
Saygıdeğer yönetici arkadaşlar! Bir kurumda vazife ifa ettiğinizi, oturduğunuz
koltuğun babanızın değil devletin yani esasında milletin malı olduğunu asla ve
kata unutmayacaksınız. Yürüdüğünüz yolda bir solukluk emanet olarak
addedeceksiniz o koltuğu. Yani baki değil fani olduğunu, sizden sonra
nicelerinin de o koltukta oturacağını idrak edeceksiniz. Maiyetinizdeki
insanlar için var olduğunuzu, o insanlarla var olduğunuzu, o insanları uhuvvet
ikliminde barış içinde yaşatmanız iktiza ettiğini, onlara yaşamayı zehir
etmemeniz icap ettiğini, onların haklarını savunmak için o görevde olduğunuzu
kesinlikle sarf-ı nazar eylemeyeceksiniz. Milli Eğitim özelinde konuşursak,
öğrenciler, öğretmenler, müstahdemler olmasa, sizlerde olmazdınız. Herkes
birilerinin varlığı ile vardır yani işin özünde. Bu yüzden varlık
sebeplerimizin kıymetini bilmek mecburiyetindeyiz.
Ey yöneten mevkiinde bulunan saygıdeğer insanlar! Binaenaleyh,
her tavrınıza, davranışınıza olağanüstü dikkat edeceksiniz. Ahlak ve adalet
umdelerinden zerre taviz vermeyeceksiniz. Kalpleri kırmayacaksınız. Güç
elimizde diye istediğiniz gibi tasarruf etme yetkisine malik olduğunuzu
düşünmeyeceksiniz. Zira kul hakkı diye bir şey vardır, bilecek ve
unutmayacaksınız! Olabildiğince şeffaf, mütevazı, yapıcı olacaksınız. Sorun
olmayacak, sorunları çözen, çözüm üreten olacaksınız. Zira siz de sorun
olduğunuz zaman, orası biter. Bir yönetici olduğunuz kadar, bir öğretmen, bir
sosyolog, bir psikolog, bir avukat, bir savcı, bir hâkim olabileceksiniz icap
ettiği zamanlarda. Her büründüğünüz rolün icabını bihakkın ifa edeceksiniz
iktiza eden zamanlarda. Ama adaletten kesinlikle taviz vermeyeceksiniz. Hangi
konumda iseniz, adaleti yanınızda taşıyacaksınız. Tek bir hareket bin söze
bedeldir. Örnek olamıyorsak, milyon söz söylesek boştur. Yöneticiler olarak,
ağzımızdan çıkacak her söze, yaptığımız her harekete olabildiğince dikkat etmek
gibi bir zorunluluğumuz ve sorumluluğumuz vardır. Milli Eğitim yönetimi
bağlamında söz edersek; okul sizinle, siz okulla anlamlısınız ve bunu
bilmelisiniz. Enerji tüketen değil, enerji üreten olmalısınız. Hayatları
karartan değil, ışık yakan olmalısınız. Bozucu değil yapıcı olmalısınız. Bağırmamalı,
gürültü yapmamalı, konuşmalısınız. Basiret ve feraset sahibi olmalı, sağduyulu
hareket etmeli, akl-ı selim düşünmelisiniz. Maiyetinizde ki insanlara saygı
duymalısınız. Hareketinizde olsun, sözlerinizde olsun ince bir saygı olmalıdır.
Sıkıntı ve sorun olmak için değil, sıkıntıları ve sorunları çözmektir varoluş
amacınız. Kurum kültürü oluşumuna destek olacak ve oluşan kurum kültürünü idame
ettirmek için elinizden geleni yapacaksınız. Maiyetinizde ki insanlarla açık,
şeffaf, dürüst ve hakikat düzleminde iletişim kuracaksınız. Onlara saygınlık
atfedecek, saygınlıklarını asla zedelemeyeceksiniz. Her sorunu ayan beyan
konuşacaksınız.
Ey yöneten mevkiinde bulunan saygıdeğer insanlar!
Konulabilecek her şeyi masaya koyabilmeliyiz. Ki, açık konuşmak, şeffaf olmak;
psikolojinin yegâne tedavi yöntemi de budur haddizatında. Açık konuşmayı
hayatımızda düstur edinmeliyiz. Yapılacak bir şey varsa yapılır, yapılmayacak
bir şey varsa aynen devam edilir. Ama neticede biz rahatlarız, huzur buluruz.
Stresle, sıkıntıyla, dertle yaşamayız. Açılamamak boğulmaktır. Elimizden
gelenin, gücümüzün yettiğinin en iyisini yapmak için gayret etmeliyiz,
vicdanımız teskin olmalıdır ama fikir teatisi de yapmalıyız. Çalıştığınız
insanlar var, o insanları öyle rahat bırakın ki, sizinle doğal iletişim ve
ilişki kurabilsinler. Tabi kurum kültürü çerçevesinde, saygı eksenli. Ama size
sizin hatanızı bile söyleyebilsinler, hatta yanlışınızı söyleyebilsinler. Ama
kurum kültürü ve saygı çerçevesinde. O insanlar diyelim ki sizinle ilgili
olumsuz bir şeyi dile getirdi, bunu onlara karşı bir koz olarak kullanmayın
asla. Misal, onlarla ilgili bir şey yapacağınızda, yüzünüze söylenen
yanlışınıza kızgınlığınızı ki burada asla kızmaya gerek yoktur, yapacağınız
şeyle çıkarmayın, bu sizi adaletsiz bir zalim yapar. Ve o insanları da birgün
kusacakları zamana kadar susturursunuz. İşte bu sizin için tehlikeli olur.
Çünkü bastırılmış duyguların boşaltılması felaket olur. Rahat konuşulduğu zaman ve siz bulunduğunuz
yerden ayrıldığınızda, ardınızdan konuşacak bir şey kalmaz. Çünkü her şey
zamanında yüzünüze söylenmiştir, insani umdeler, kurum kültürü ve saygı
çerçevesinde. Çalışanlarla aranıza asla duvar örmeyin. Kötülük yapmakla insan,
insan olmaz, zalimlik insanı düşürür ama asla yükseltmez. Üstelik çalışanlarla
teati yapmazsanız ya da onları konuşturmazsanız hep yanlış yaparsınız,
yaptığınız yanlışı doğru sanırsınız ve yapmaya devam edersiniz, bu da
çalışanları size karşı nefretle doldurur ve birgün onların eline bir fırsat
geçtiğinde sizi boğmakta tereddüt etmezler. Ve bir ömür küfür yer, beddua
alırsınız. Ki, filhakika, maiyetinizde bulunan insanlarında bir gün aynı makama
gelebilecekleri ihtimali her zaman mevcuttur. Son tahlilde; adil olunuz. Çünkü
adalet sizi yüceltir ve yükseltir, zulüm ise alçaltır ve düşürür. Onurunuz,
şerefiniz, haysiyetiniz, namusunuz beş paralık olur. Siz farkında olmazsınız
belki ama hakikat hep bu olur. Ya da farkında olursunuz ama insanlığınızı
yitirdiğiniz için aynı şeye devam edersiniz ama birgün aynı şekilde mukabele
görürüsünüz. Ya güç onların eline geçer sizi perişan ederler ya da aynı yerde
bulunmak kader olmaktan çıktığında ardınızdan hep küfür ve beddua edilir. İkisi
de iyi değildir.
Ey yöneten mevkiinde bulunan saygıdeğer insanlar! Son
tahlilde; insanlık çizgisinden, ahlakilikten, adil olmaktan asla ve kata
ayrılmayacağız. Zira son nefesimize kadar bize emanet edilmiş olan, edilecek
olan bir makam yoktur. Kibirlenmenize, sanki Cumhurbaşkanı mevkiini işgal
ediyormuş gibi dostlarınıza hava basmanıza yeltenmeyiniz, zira altı üstü basit
bir yöneticiliktir bulunduğunuz mevkii.
Ey yöneten mevkiinde bulunan saygıdeğer insanlar! En son
tahlilde; İnsan, insan, insan! İnsandan başka her şey yalan! Adalet, adalet,
adalet! Ahlak, ahlak, ahlak! Vicdan, vicdan, vicdan! Hassasiyet, haysiyet,
hissiyat!
SÖZLER:
Ümmetten bahsediyorum, ümmet olgusunu kullanıyorum. Çünkü
bir ümmetin müntesibiyim cancağızım. Küresel şeytani siyonist haçlı
emperyalistlerince şerefi, namusu, değerleri, toprakları payimal edilen, izzeti
ve onuru çiğnenen, çocukları yaşama sevincinden mahrum bırakılan bir ümmetin
evladıyım. İşte bu sebeple, üzerine titrediğim, savunduğum ve badema
savunacağım bir ümmetim var. Kavgamı kahpece yürütemem. Zulme ve sömürüye kör,
sağır, hissiz kalamam. Ümmet demem herhangi bir düşünce aidiyetinden değildir.
Düşünce örgüm her ne olursa olsun yine de bu olguyu kullanırım. Çünkü bendeniz
insanım ve kavgam insanlık adına, insanlık içindir. Hayatımı zulme, sömürüye
direnerek geçirmişim. Küfür paradigması ile bakarsan algılamanda o minvalde
olur elbette. Bendeniz hiçbir düşünce kalıbına sokulacak kadar basit değilim
Elhamdulillahirabbülalemin. Çünkü deli gömleği giymek gibi bir niyetim yok ve
hiç olmadı. Bendeniz ilk evvelde insanım. Manevi kimlik bağlamında Müslüman,
maddi kimlik bağlamında Türk'üm. Ama bunları, insanlarca üretilmiş ve
münhasıran dünyaya hükmetme emeliyle hareket eden düşüncelere malzeme yapacak
kadar da zavallı değilim. "İnsan olamıyorsan hiçbir şey olma, çünkü
olduğun şeyin değerini düşürürsün" bakış açısıyla yaşarım hayatımı. Gerisi
angaryadır.
Bendeniz
‘’’’Dost acı söyler! Hastalığını bilip, hastalığını yok
edecek acı ilacı içmeyi mi istersin yoksa hastalığından kurtarmayacak, hasta
bırakacak ama hasta olduğunu unutturacak tatlı ilaç içmeyi mi istersin? Bütün
mesele budur.’’’’
Bendeniz
Kesin ve net söylüyorum. Derin bir kahroluşla
haykırıyorum. Nesil içindir sancılarım. Kesinlikle sonsuz ciddiyetle,
samimiyetle söylüyorum. Nasıl ifade edeceğimi bilmiyorum inanın. Şu lanet
olasıca Evlilik Programlarını yok edin. Devlet, neslin bekası, sağlığı, ailenin
payidarlığı adına vazifesini hatırlamalı ve bihakkın ifa etmelidir. Burada
bahane olmaz, olamaz, olmamalıdır. Türk Milletinin varlığının önkoşulu ve
garantisi olan aile yapısı yıkılıyor. Bu programlar uzun vadeli bir projedir.
Sinsice menhus, kirli, karanlık emeller kotarılıyor. Daha da söylemem.
Bendeniz
""Derdi büyük olanın, gözü dünyayı görmez. Bu
milletin gözü hiçbir zaman dünyayı görmemiştir ama gövdesi mazlumlar için her
zaman kalkan olmuştur. Bu yüzden bu milleti anlamak zordur.""
Bendeniz
""Dostların, en yakınında Kİ dost bildiğin
düşmanların lanet tezgahlarıyla harcanması yüreği ne de acıtır.""
Bendeniz
Kesin ve net söylüyorum. Derin bir kahroluşla
haykırıyorum. Nesil içindir sancılarım. Kesinlikle sonsuz ciddiyetle,
samimiyetle söylüyorum. Nasıl ifade edeceğimi bilmiyorum inanın. Şu lanet
olasıca Evlilik Programlarını yok edin. Devlet, neslin bekası, sağlığı, ailenin
payidarlığı adına vazifesini hatırlamalı ve bihakkın ifa etmelidir. Burada
bahane olmaz, olamaz, olmamalıdır. Türk Milletinin varlığının önkoşulu ve
garantisi olan aile yapısı yıkılıyor. Bu programlar uzun vadeli bir projedir.
Sinsice menhus, kirli, karanlık emeller kotarılıyor. Daha da söylemem.
Bendeniz
‘’’’’’’’Biz insanı şerefli kıldık!’’’’’’’’’ Allah
‘’’’’’’’Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!’’’’’’’’’ Allah
‘’’’’’’’Andolsun ki, Biz peygamberlerimizi apaçık
delillerle gönderdik; beraberlerinde kitap ve mizan (terazi, ölçü) indirdik ki,
insanlar arasında adaletle hükmetsinler. Bir de demiri indirdik ki, onda hem
çetin bir sertlik, hem de insanlar için birçok faydalar vardır. Çünkü Allah
kendisine ve peygamberlerine gıyabında yardım edenleri belli edecektir.
Şüphesiz Allah çok güçlüdür, üstündür.’’’’’’’ Allah
‘’’’’’’’Yerler ve gökler adalet ile kaimdir!’’’’’’’’ Hz. Muhammed
‘’’’’’’’Güzel ahlakı ikmal etmeye geldim!’’’’’’’’ Hz. Muhammed
İnsan şerefli olmalı, dosdoğru olmalı, adil olmalı,
ahlaklı olmalı ve bu yüce, değişmez, emsalsiz değerleri hayatının temeli
yapmalı, inşa edeceği düzenin temeli yapmalı. Böyle insan ne olursa olsun,
böyle düzen ne olursa olsun ideal olandır. Biz olguları ve olayları, bize
gösterildiği, anlatıldığı, algılatıldığı gibi anladığımız için bir şeyin ne
olması, nasıl olması gerektiğini bir türlü bilemiyoruz. Böylece insanı ezen ve
sömüren insanların ve düzenlerin kuklası, kölesi oluyoruz. Olaya saf insan
bağlamında bakmalı, kalıplaşmış düşünce tarzları temelinde değil.
Bendeniz
""Haysiyetimi ve inancımı satın alamadılar en
büyük öfkeleri bu yüzden!""
Malcolm
X