ATANMIŞ YÖNETİCİLERE AÇIK MEKTUP!...

Özgür DENİZ - 29.10.2016

Ey yöneten mevkiinde bulunan saygıdeğer insanlar! Bu yazımı Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurumlarında yöneticilik vazifesi ifa eden siz değerli arkadaşlar için kaleme alıyorum naçizane. Bahusus Milli Eğitim Kurumları özelinde, atanmış yöneticilerle yönetilen tüm kurumlara matuf konuşuyorum. Haddimi ve hududumu bildiğimin fevkindeyim müsterih olunsun. Saygıdeğer yönetici arkadaşlar! Bir kurumda vazife ifa ettiğinizi, oturduğunuz koltuğun babanızın değil devletin yani esasında milletin malı olduğunu asla ve kata unutmayacaksınız. Yürüdüğünüz yolda bir solukluk emanet olarak addedeceksiniz o koltuğu. Yani baki değil fani olduğunu, sizden sonra nicelerinin de o koltukta oturacağını idrak edeceksiniz. Maiyetinizdeki insanlar için var olduğunuzu, o insanlarla var olduğunuzu, o insanları uhuvvet ikliminde barış içinde yaşatmanız iktiza ettiğini, onlara yaşamayı zehir etmemeniz icap ettiğini, onların haklarını savunmak için o görevde olduğunuzu kesinlikle sarf-ı nazar eylemeyeceksiniz. Milli Eğitim özelinde konuşursak, öğrenciler, öğretmenler, müstahdemler olmasa, sizlerde olmazdınız. Herkes birilerinin varlığı ile vardır yani işin özünde. Bu yüzden varlık sebeplerimizin kıymetini bilmek mecburiyetindeyiz.

 

Ey yöneten mevkiinde bulunan saygıdeğer insanlar! Binaenaleyh, her tavrınıza, davranışınıza olağanüstü dikkat edeceksiniz. Ahlak ve adalet umdelerinden zerre taviz vermeyeceksiniz. Kalpleri kırmayacaksınız. Güç elimizde diye istediğiniz gibi tasarruf etme yetkisine malik olduğunuzu düşünmeyeceksiniz. Zira kul hakkı diye bir şey vardır, bilecek ve unutmayacaksınız! Olabildiğince şeffaf, mütevazı, yapıcı olacaksınız. Sorun olmayacak, sorunları çözen, çözüm üreten olacaksınız. Zira siz de sorun olduğunuz zaman, orası biter. Bir yönetici olduğunuz kadar, bir öğretmen, bir sosyolog, bir psikolog, bir avukat, bir savcı, bir hâkim olabileceksiniz icap ettiği zamanlarda. Her büründüğünüz rolün icabını bihakkın ifa edeceksiniz iktiza eden zamanlarda. Ama adaletten kesinlikle taviz vermeyeceksiniz. Hangi konumda iseniz, adaleti yanınızda taşıyacaksınız. Tek bir hareket bin söze bedeldir. Örnek olamıyorsak, milyon söz söylesek boştur. Yöneticiler olarak, ağzımızdan çıkacak her söze, yaptığımız her harekete olabildiğince dikkat etmek gibi bir zorunluluğumuz ve sorumluluğumuz vardır. Milli Eğitim yönetimi bağlamında söz edersek; okul sizinle, siz okulla anlamlısınız ve bunu bilmelisiniz. Enerji tüketen değil, enerji üreten olmalısınız. Hayatları karartan değil, ışık yakan olmalısınız. Bozucu değil yapıcı olmalısınız. Bağırmamalı, gürültü yapmamalı, konuşmalısınız. Basiret ve feraset sahibi olmalı, sağduyulu hareket etmeli, akl-ı selim düşünmelisiniz. Maiyetinizde ki insanlara saygı duymalısınız. Hareketinizde olsun, sözlerinizde olsun ince bir saygı olmalıdır. Sıkıntı ve sorun olmak için değil, sıkıntıları ve sorunları çözmektir varoluş amacınız. Kurum kültürü oluşumuna destek olacak ve oluşan kurum kültürünü idame ettirmek için elinizden geleni yapacaksınız. Maiyetinizde ki insanlarla açık, şeffaf, dürüst ve hakikat düzleminde iletişim kuracaksınız. Onlara saygınlık atfedecek, saygınlıklarını asla zedelemeyeceksiniz. Her sorunu ayan beyan konuşacaksınız.

 

Ey yöneten mevkiinde bulunan saygıdeğer insanlar! Konulabilecek her şeyi masaya koyabilmeliyiz. Ki, açık konuşmak, şeffaf olmak; psikolojinin yegâne tedavi yöntemi de budur haddizatında. Açık konuşmayı hayatımızda düstur edinmeliyiz. Yapılacak bir şey varsa yapılır, yapılmayacak bir şey varsa aynen devam edilir. Ama neticede biz rahatlarız, huzur buluruz. Stresle, sıkıntıyla, dertle yaşamayız. Açılamamak boğulmaktır. Elimizden gelenin, gücümüzün yettiğinin en iyisini yapmak için gayret etmeliyiz, vicdanımız teskin olmalıdır ama fikir teatisi de yapmalıyız. Çalıştığınız insanlar var, o insanları öyle rahat bırakın ki, sizinle doğal iletişim ve ilişki kurabilsinler. Tabi kurum kültürü çerçevesinde, saygı eksenli. Ama size sizin hatanızı bile söyleyebilsinler, hatta yanlışınızı söyleyebilsinler. Ama kurum kültürü ve saygı çerçevesinde. O insanlar diyelim ki sizinle ilgili olumsuz bir şeyi dile getirdi, bunu onlara karşı bir koz olarak kullanmayın asla. Misal, onlarla ilgili bir şey yapacağınızda, yüzünüze söylenen yanlışınıza kızgınlığınızı ki burada asla kızmaya gerek yoktur, yapacağınız şeyle çıkarmayın, bu sizi adaletsiz bir zalim yapar. Ve o insanları da birgün kusacakları zamana kadar susturursunuz. İşte bu sizin için tehlikeli olur. Çünkü bastırılmış duyguların boşaltılması felaket olur.  Rahat konuşulduğu zaman ve siz bulunduğunuz yerden ayrıldığınızda, ardınızdan konuşacak bir şey kalmaz. Çünkü her şey zamanında yüzünüze söylenmiştir, insani umdeler, kurum kültürü ve saygı çerçevesinde. Çalışanlarla aranıza asla duvar örmeyin. Kötülük yapmakla insan, insan olmaz, zalimlik insanı düşürür ama asla yükseltmez. Üstelik çalışanlarla teati yapmazsanız ya da onları konuşturmazsanız hep yanlış yaparsınız, yaptığınız yanlışı doğru sanırsınız ve yapmaya devam edersiniz, bu da çalışanları size karşı nefretle doldurur ve birgün onların eline bir fırsat geçtiğinde sizi boğmakta tereddüt etmezler. Ve bir ömür küfür yer, beddua alırsınız. Ki, filhakika, maiyetinizde bulunan insanlarında bir gün aynı makama gelebilecekleri ihtimali her zaman mevcuttur. Son tahlilde; adil olunuz. Çünkü adalet sizi yüceltir ve yükseltir, zulüm ise alçaltır ve düşürür. Onurunuz, şerefiniz, haysiyetiniz, namusunuz beş paralık olur. Siz farkında olmazsınız belki ama hakikat hep bu olur. Ya da farkında olursunuz ama insanlığınızı yitirdiğiniz için aynı şeye devam edersiniz ama birgün aynı şekilde mukabele görürüsünüz. Ya güç onların eline geçer sizi perişan ederler ya da aynı yerde bulunmak kader olmaktan çıktığında ardınızdan hep küfür ve beddua edilir. İkisi de iyi değildir.

 

Ey yöneten mevkiinde bulunan saygıdeğer insanlar! Son tahlilde; insanlık çizgisinden, ahlakilikten, adil olmaktan asla ve kata ayrılmayacağız. Zira son nefesimize kadar bize emanet edilmiş olan, edilecek olan bir makam yoktur. Kibirlenmenize, sanki Cumhurbaşkanı mevkiini işgal ediyormuş gibi dostlarınıza hava basmanıza yeltenmeyiniz, zira altı üstü basit bir yöneticiliktir bulunduğunuz mevkii.

 

Ey yöneten mevkiinde bulunan saygıdeğer insanlar! En son tahlilde; İnsan, insan, insan! İnsandan başka her şey yalan! Adalet, adalet, adalet! Ahlak, ahlak, ahlak! Vicdan, vicdan, vicdan! Hassasiyet, haysiyet, hissiyat!

 

SÖZLER:

 

Ümmetten bahsediyorum, ümmet olgusunu kullanıyorum. Çünkü bir ümmetin müntesibiyim cancağızım. Küresel şeytani siyonist haçlı emperyalistlerince şerefi, namusu, değerleri, toprakları payimal edilen, izzeti ve onuru çiğnenen, çocukları yaşama sevincinden mahrum bırakılan bir ümmetin evladıyım. İşte bu sebeple, üzerine titrediğim, savunduğum ve badema savunacağım bir ümmetim var. Kavgamı kahpece yürütemem. Zulme ve sömürüye kör, sağır, hissiz kalamam. Ümmet demem herhangi bir düşünce aidiyetinden değildir. Düşünce örgüm her ne olursa olsun yine de bu olguyu kullanırım. Çünkü bendeniz insanım ve kavgam insanlık adına, insanlık içindir. Hayatımı zulme, sömürüye direnerek geçirmişim. Küfür paradigması ile bakarsan algılamanda o minvalde olur elbette. Bendeniz hiçbir düşünce kalıbına sokulacak kadar basit değilim Elhamdulillahirabbülalemin. Çünkü deli gömleği giymek gibi bir niyetim yok ve hiç olmadı. Bendeniz ilk evvelde insanım. Manevi kimlik bağlamında Müslüman, maddi kimlik bağlamında Türk'üm. Ama bunları, insanlarca üretilmiş ve münhasıran dünyaya hükmetme emeliyle hareket eden düşüncelere malzeme yapacak kadar da zavallı değilim. "İnsan olamıyorsan hiçbir şey olma, çünkü olduğun şeyin değerini düşürürsün" bakış açısıyla yaşarım hayatımı. Gerisi angaryadır.

 

Bendeniz

 

‘’’’Dost acı söyler! Hastalığını bilip, hastalığını yok edecek acı ilacı içmeyi mi istersin yoksa hastalığından kurtarmayacak, hasta bırakacak ama hasta olduğunu unutturacak tatlı ilaç içmeyi mi istersin? Bütün mesele budur.’’’’

 

Bendeniz

 

Kesin ve net söylüyorum. Derin bir kahroluşla haykırıyorum. Nesil içindir sancılarım. Kesinlikle sonsuz ciddiyetle, samimiyetle söylüyorum. Nasıl ifade edeceğimi bilmiyorum inanın. Şu lanet olasıca Evlilik Programlarını yok edin. Devlet, neslin bekası, sağlığı, ailenin payidarlığı adına vazifesini hatırlamalı ve bihakkın ifa etmelidir. Burada bahane olmaz, olamaz, olmamalıdır. Türk Milletinin varlığının önkoşulu ve garantisi olan aile yapısı yıkılıyor. Bu programlar uzun vadeli bir projedir. Sinsice menhus, kirli, karanlık emeller kotarılıyor. Daha da söylemem.

 

Bendeniz

 

""Derdi büyük olanın, gözü dünyayı görmez. Bu milletin gözü hiçbir zaman dünyayı görmemiştir ama gövdesi mazlumlar için her zaman kalkan olmuştur. Bu yüzden bu milleti anlamak zordur.""

 

Bendeniz

 

""Dostların, en yakınında Kİ dost bildiğin düşmanların lanet tezgahlarıyla harcanması yüreği ne de acıtır.""

 

Bendeniz

 

Kesin ve net söylüyorum. Derin bir kahroluşla haykırıyorum. Nesil içindir sancılarım. Kesinlikle sonsuz ciddiyetle, samimiyetle söylüyorum. Nasıl ifade edeceğimi bilmiyorum inanın. Şu lanet olasıca Evlilik Programlarını yok edin. Devlet, neslin bekası, sağlığı, ailenin payidarlığı adına vazifesini hatırlamalı ve bihakkın ifa etmelidir. Burada bahane olmaz, olamaz, olmamalıdır. Türk Milletinin varlığının önkoşulu ve garantisi olan aile yapısı yıkılıyor. Bu programlar uzun vadeli bir projedir. Sinsice menhus, kirli, karanlık emeller kotarılıyor. Daha da söylemem.

 

Bendeniz

 

‘’’’’’’’Biz insanı şerefli kıldık!’’’’’’’’’ Allah

 

‘’’’’’’’Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!’’’’’’’’’ Allah

 

‘’’’’’’’Andolsun ki, Biz peygamberlerimizi apaçık delillerle gönderdik; beraberlerinde kitap ve mizan (terazi, ölçü) indirdik ki, insanlar arasında adaletle hükmetsinler. Bir de demiri indirdik ki, onda hem çetin bir sertlik, hem de insanlar için birçok faydalar vardır. Çünkü Allah kendisine ve peygamberlerine gıyabında yardım edenleri belli edecektir. Şüphesiz Allah çok güçlüdür, üstündür.’’’’’’’ Allah

 

‘’’’’’’’Yerler ve gökler adalet ile kaimdir!’’’’’’’’ Hz. Muhammed

 

‘’’’’’’’Güzel ahlakı ikmal etmeye geldim!’’’’’’’’ Hz. Muhammed

 

İnsan şerefli olmalı, dosdoğru olmalı, adil olmalı, ahlaklı olmalı ve bu yüce, değişmez, emsalsiz değerleri hayatının temeli yapmalı, inşa edeceği düzenin temeli yapmalı. Böyle insan ne olursa olsun, böyle düzen ne olursa olsun ideal olandır. Biz olguları ve olayları, bize gösterildiği, anlatıldığı, algılatıldığı gibi anladığımız için bir şeyin ne olması, nasıl olması gerektiğini bir türlü bilemiyoruz. Böylece insanı ezen ve sömüren insanların ve düzenlerin kuklası, kölesi oluyoruz. Olaya saf insan bağlamında bakmalı, kalıplaşmış düşünce tarzları temelinde değil.

 

Bendeniz

 

""Haysiyetimi ve inancımı satın alamadılar en büyük öfkeleri bu yüzden!""

 

Malcolm X

Tarih: 29.10.2016 Okunma: 725

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Gülay Ataselim

03.03.2016 - 18:12

Sayın ANIL ONAT vermiş olduğunuz bu değerli bilgiler icin çok teşekkürler kaleminize sağlık....

Gülay Ataselim

03.03.2016 - 18:12

Sayın ANIL ONAT vermiş olduğunuz bu değerli bilgiler icin çok teşekkürler kaleminize sağlık....