İnsan, kadim bir tarihin
olgusudur. Kendisine kelimelerin öğretildiği insan, insan olarak varlık
sahasına atıldığı gün konuşmuştur ve konuştuğu andan itibaren söylenmeye
başlamıştır. Binaenaleyh, söylenmedik hiçbir şey yoktur ruy-i zeminde. Ancak
eskimiş şeyler vardır. Ama bizler geç kalmışız ya da gelmişiz sadece. Bizler
terkipler yapıyoruz, eski bedene yeni libaslar giydiriyoruz. Yaptığımız da,
yapabileceğimiz de bundan ibarettir. Giydirdiğimiz elbise ne kadar cazipse, o
kadar celbediyor. Libasın güzelliği ve kalitesi, üzerinde durduğu gövdeyi o
kadar kaliteli ve güzel kılıyor. Hiçbir zaman, hiçbir şekilde söylenmemiş
sözler söylediğimizi iddia etmedik, edemeyiz de. Zira böyle bir iddia ne kadar
boş ise, söyleyen de o kadar boştur. Tabii müşahedelerimiz neticesinde
algıladıklarımızı, anladıklarımızı ve bakışlarımızı, duyuşlarımızı,
görüşlerimizi, sezişlerimizi, kavrayışlarımızı, hissedişlerimizi izah ve izhar
ediyoruz münhasıran. Hülasa; varlığın tecessümlerinden sözler üretiyoruz.
Sadece bu! Burada ince bir nüans vardır ki, o da şudur; evet bunca zamandır çok
şeyler söylenmiş ama hiçbir şey anlaşılmamış. Anlayarak mukadderatımızı
belirleyememişiz, aldanarak mukadderatımızın belirlenmesine müsaade etmişiz. Ve
değişen zamana inat değişmeyen insanla karşı karşıyayız hala. Çünkü
akletmiyoruz! Oysa anlamak ve aldanmamak için düşünmekten ve aklımızı
özgürleştirmekten başka hiçbir opsiyonumuz yoktur. Akletmeden anlamak muhaldir.
Anlayacağını sanmak ise alıklıktır. Aldanmanın ise akletmeye ihtiyacı yoktur.
Çünkü akletmek, aldanmanın hele gönüllü aldanmanın en büyük ve amansız
düşmanıdır. Bu yüzden aldanmak isteyen düşünmekten korkar ve kaçar. Bu kaçış,
haddizatında, insanın kendinden kaçışıdır. Geçelim!
Akletmek, münhasıran insan
türüne mahsus bir yetidir. İnsan, akletmek demektir. Ama akletmiyor insan.
Gerçekten akletmekte bir işe yaramıyor işin özünde. Zira hayatın acısı sana
kalırken, hazzını başkaları yaşıyor. Çünkü akletmekle bir şey elde edemiyorsun
ki. Bilakis akletmezsen iyisin. Bu âlemde ömrüm okumayla, düşünmeyle geçti, ne
kazandım? Vallahi hiçbir şey ama hiçbir şey. Acılardan acılara sürgün oldum
sadece. Hayatın kesif acılarını yudumladım ağır ağır. Maddeye mi ulaştım?
Hayır. Sevgiye layık biri mi oldum? Hayır. Bilakis çekinilen, ötelenen biri
oldum çıktım. Çünkü düşünmek tehlikelidir. Keşke okumasaydım, düşünmeseydim
diyorum bazen. Keşke Allah, bana da kötülük yapma gücü vereydi, beni de adi bir
yaratık gibi davranacak karakterde var edeydi diyorum. Keşke insanların yüzüne
baka baka rahatlıkla kötülük yapabilecek tıynetim olsaydı. İnsanların yüzüne
gülebilseydim ama arkasından kahpelik çevirebilseydim, keşke böyle bir hareketi
kusacak ruhum, reddedecek kafam olmasaydı diyorum. Hep düşündüğümden yapamıyorum
işte bunları. Düşünmeseydim zerre çekince duymadan yapar, gül gibi yaşar
giderdim gibime geliyor bazen. Çünkü hayatta hep gördüğüm bu. Herkes aklını
kiraya verme der ama filhakika bu sözün arkasında aklını bana kiraya ver
vardır. Başkaları gibi değil benim gibi düşün demektir o. Bağımsız düşüneni
kimse sevmez. Çünkü o kimsenin işine yaramayacak şekilde konuşur. Sadece
hakikati haykırır ve insanı savunur. Yine de insan demek akletmek demek oluyor,
kabul etmek zorundayız. Akletmiyorsa insan, insan olmakla ilgili sorunu vardır.
Kim aklediyor insandan başka, şu âlemde? Ki akletmesi gereken insan da
akletmiyor haddizatında, çünkü aklını teslim etmiş ya da kiraya vermiş. Niye
böyle olur ki? Niçin insan düşünmekten korkar, kaçar? Hemen inanmak ister niye?
İnsan aklıyla insan olduğunu da bilmiyor. Başka varlıkların da akıllarının
olduğunu sanıyor. Düşünmeden de insan olarak var olabileceği yanılgısına
kapılıyor. Belki de insan düşünmenin tehlikesini sezdi, bir işe yaramadığını
hissetti ya da yarasa da düşünmeyle elde edeceği bir şey olmadığını gördü. Bu
dünyada düşünenin muteber olduğuna şahit oldunuz mu hiç? Ben düşünmeyen
herkesin muteber olduğunun mutlak şahidiyim. Ölü (düşünmeyen) bir dünyaya canlı
(düşünen) bir varlık lazımdı ve o da insandı, insan bunu bilmiyor, çünkü
akledemiyor. İnsan, kendi umutları, saadeti, istikbali, hayalleri için bile
aklını kendinde bırakmalı ve düşünmeli. Zira hareketin motoru düşünmektir!
SÖZLER
""And olsun!
Tevhide iman etmiş bir Muvahhid olarak, son nefesime kadar, rengi ne olursa
olsun Mustazafların yanında, rengi ne olursa olsun Müstekbirlerin karşısında
olacağım. İsyanım, acım, yalnızlığım yoldaşlarım olup kuvvetim olacaklar bu
kutlu yolumda. Ta ki insan düştüğü yerden kalkıncaya, ahlak kalplere hâkim
oluncaya ve adaletin bayrağı insanlığın burçlarında yükselinceye
değin.""
Bendeniz
‘’Türk, minnet etmez.’’
Profesör Doktor Tufan Gündüz
Ey Türk!
Sen ki, Allah’a baş eğdiğin
devirlerde, tüm insanlık sana baş eğmişti. Sen ne zaman ki, kökünü unuttun,
manayı terk ettin, özünü bilmez oldun, Allah’a başkaldırdın, sana baş eğenler
başlarını kaldırdılar, sen baş eğer oldun. Unutma ki, sen bağ eğmedikçe
Allah’a, sana başkaldıranlar asla sana baş eğmeyecekler. Sen Allah’a tüm
benliğinle başını eğdiğin zaman tüm başlar sana eğilecektir bile ve ona göre
davran!
Bendeniz
""Ölümünü
seyretmek ve yeniden doğmak ister insan hayata. Ölmek anlamaktır olmanın ne
demek olduğunu. Olduğunda anlar insan ölmediğini. Ölürken
çoğaldığını.""
Bendeniz
‘’Gözlerini kapa, kalbinin
sesini dinle, sadece hisset. İşte o zaman anlayacaksın! Bir oba bir devlete
nasıl dönüştü.’’
Bendeniz
‘’’’Hırs hasarettir. Hırs
gözü kör eder, kalbi katılaştırır, sonunda leşini köpekler yer. Adalet
imkândır. Kalplerin fethi adaletten geçer. Yaşlı ve gafil bunak hırsla kudurmuş
itin elinde oyuncak olur. Fitne tuzağına düşmemek için kafa gözün yanında kalp
gözünde açık olmalı. Eğer Hakkın yanında olursan, Hakk seni asla yalnız
bırakmaz, her karanlıkta yolunu aydınlatan bir ışık illaki yanar.’’’’
Bendeniz
‘’İyi bir insan değilsen,
hiçbir şeyin iyisi olamazsın, tam aksine içine girdiğin, sahip olduğun,
bütünleştiğin her şeyi kötü yaparsın.’’
Bendeniz
‘’Uçar birgün çocuk! Elinde
kalmaz güvercinlerin ya da uçurtmaların ve gökten uçuşan bombalar, uçaklar,
füzeler vuramazlar senin uçurtmalarını, öldüremezler umutlarını, yok edemezler
yüreğindeki sevinçlerini. Senin tazeliğin, dünyanın köhnemişiğine şifa olacak
çocuk!’’
Bendeniz
""Beni dinleyin diyorum fakat
söylediğim her şeyi kabul edin demiyorum. Sadece şu kadarını bilmenizi
istiyorum: 1- Ortaya koyduğum deliller ve sahip olduğum bilgi, ehliyet ve
uzmanlık, bana böyle konuşma hakkını veriyor. 2- Ben hiçbir maslahat ve
çekinceyi dikkate almadan konuşuyorum, beni bağlayan tek şey hakikattir.
Görüşlerimde yanlışlık var ise de, niyetimde hiçbir kötülük yoktur. Feryat ve
figanımın tek nedeni, sorumluluk hissim ve dertli olmamdır. Sözlerimi, Kuran’ın
şu ölçüsü ile dinleyin: “Sözü dinleyip en güzeline tabi olan kullarımı müjdele!
İşte onlar, Allah’ın kendilerini hidayete erdirdiği kimselerdir! İşte tek akıl
sahibi onlardır!” [Zümer,18]""
Dr. Ali Şeriati