KENDİ AKLINI KULLANMA CESARETİ GÖSTER!...2...

Özgür DENİZ - 24.01.2017

İnsan olmasaydı dünyanın ne anlamı olurdu? Olmazdı! Ama insanı tüketiyoruz tedricen. İnsanlık handiyse tükenmiş zaten. İnsanı kaldırmaya çalışmakta beyhude, kalkmak istemiyor ki insan. İnsan, dünyanın ruhu gibi. O ruh çıksa, bir bataklığa dönüşür dünya. Zira ne kuşlardan, ne çiçeklerden, ne böceklerden, ne meyvelerden, ne güneşten, ne aydan, ne yıldızlardan, ne topraktan, ne ateşten, ne sudan, ne havadan vs. tat alacak ve bu olgulara tat ve anlam katacak birisi olmayacaktı ve tatsızlık olacaktı. Tatsız, tuzsuz ve kuru bir dünyanın da bir anlamı olmayacaktı. Güneş kimi ısıtırdı insan olmasa? Yıldız kime doğardı, olmasaydı insan? Çiçekleri kim koklayacak, yağmur da kim ıslanıp türkü söyleyecekti? Toprakta kim yürüyecek, gökyüzüne kim bakacaktı? Soğukta kim üşüyecekti? Ne konuşuyoruz ki, dünya olur muydu zaten, insan olmasaydı? ‘’İnsan, safi anlamdır, dünyanın yegâne anlamıdır, bu dünyada insandan başka anlam yoktur’’ der Albert Camus, yanlış mı? Yoksa Albert Camus tehlikeli biri mi? Aklın kirada değil, kendi kafandaysa niye korkuyorsun ki? Tehlike diye bir şey, tehlikeli birisi yoktur. Dünya büyütülmüş insan, insan küçültülmüş dünya olamaz mı? Yoksa bu düşüncede mi tehlikeli? Nasıl düşünelim biz? Kimin gibi düşünelim? Yoksa ne gerek mi var düşünmeye? İnsan ile dünya, hayatla ölüm gibi iç içedir. Dünya bir nesne, insanda o nesneye biçim veren bir ustadır. İnsanın değeri, yüceliği, varlığının manası düşüncesindedir. Çünkü insanı, yücelmeye, yükselmeye, insanlaşmaya götüren yoldur düşünmek. Düşüncesi ne ise, insan da odur. Hayatın istikametini, düşünce tayin eder. Kişilik eşittir düşüncedir. Düşünmeyen soru soramaz, soru sormayan da yolunu bulamaz. Düşünmekten, ancak gerçekten korkanlar korkar. Gerçek, acıdır ve acıtıcıdır. Acının ne olduğunu bilmeyen insan, acıyı hissetmekten korkar ve bu yüzden düşünmekten uzak durur.  Ama kaybeden daima kendisidir. Düşünen ne kazanır diyebilirsiniz!? Acı!

 

‘’İnsan, en çok aldanandır’’ demiş Hz. Ali. Gerçekten insan aldanmaktadır, gönüllü aldanmaktadır. ‘’Toprağın üstünde düşünerek yaşayanlar toprağın altında düşünmeden huzura kavuşacaklardır’’ der Peygamber. Çünkü toprağın üstünde yeteri kadar düşüneceğin için, toprağın altında düşünmeye gerek yoktur zaten, düşünme vasfın iptal olunmuştur. Ölüler düşünmezler! Dünyada en çok yıpratan şey nedir deseler, tereddütsüz düşünmektir derim. Çünkü düşünmek sıkıntılı, sancılı ve sarsıcıdır. Bir de ne gariptir ki, düşünmemek artık elinde değildir. Düşünmek, acıyla yoğrulmuştur, acıdan oluşmuştur. İnsana bu dünyada rahat yoktur. Çünkü düşünür! Düşünen rahatsız olur mutlaka. Zira dünya çirkefliklerle, pisliklerle, yaratıklarla lebaleptir. Bunu hisseden insan düşünmeye, sormaya, sorgulamaya başlar, bu da rahatsız edicidir. Düşünmek, rahatsız olmak ve rahatsız etmektir. Düşünen insanın rahatı kaçar, rahatı kaçınca da rahatları kaçırmaya başlar. İşte bu yüzden korkulur, insanın düşünmesinden. Düşün denirken, benim gibi düşüne denir bu yüzden. Senin gibi düşünmeyenler, senin için tehlikelidirler. Düşünmek tehlikelidir! Düşünmek haddizatında bir sanattır ve sanatta acının ürünüdür. Zira düşünmek, acıdır. Çünkü gerçek sanat, gerçek acının ürünüdür. Gerçek yaşamda acılarla doludur. Acısız ve sancısız doğmuş bir sanat, asla sanat değildir. Bugün dünyada sanatta, sanatçı da yoktur. Sadece sanatçıyım, sanat benim işim diyenler vardır. Demekle de bir şey olmaz, gönüllü aldanma olur. Acısız bir yaşamda, asla yaşanmış değildir. Sonsuzluğu anlatan sanatı meydana getirenler ve sonsuzluğun şarkısını yazanlar, ancak düşünenlerdir. Yalnızca insana bahşedilmiş seçme yetisi ile düşünme yetisi, birbiriyle doğru orantılıdır. Düşünmeyenin seçebilmesi kabil değildir. İnsanın da, seçmekten ve düşünmekten başkaca anlamı yoktur. ‘’İnsanı ahlakça zengin kılan ve insana asillik veren şey, evreni anlamaya yönelik çabalarıdır’’ der Einstein. Ki, çok haklıdır. Zira insan, hayvan gibi otlamak için gelmemiştir. İnsan, düşünerek ve seçerek, yüceliğinin idrakine varabilir, değerini anlayabilir. ‘’Hayatta en büyük facia, insanın kendinin farkında olmamasıdır’’ derken sonsuz haklıdır Tagore. Peki, kendi kendinin farkına varamayışın nedeni nedir acaba? İnsan alıklaşmış ve bönleşmiştir. Çünkü insan olduğunu unutmuştur ve düşmüştür.

 

SÖZLER

 

‘’’’Değer veriliyorsan değer vereceksin. Ruhun değer verildiğini hissediyorsa değer verildiğini hissedecek ruh. Bir nesne sunmana gerek yok. Seviliyorsan seveceksin. Saygı duyulursan saygı duyacaksın. Kardeşlik gösteriliyorsa kardeşliğini belli edeceksin. Bunlar olmazsa, yapılmazsa gönüller nasıl bir olacak? Muhabbet nasıl can bulacak? Alık olmayacaksın. Akıllı olacaksın.’’’’

 

Bendeniz

 

Büyük adamın kaderi put kırıcılık... bu putlar, bir dönem onun da mabudu olmuştur... ve bilir ki yeni bir dünyanın, daha güzel bir dünyanın yolunu açmak için bu sevimli oyuncakları parçalamak zorundadır... büyük adamın, muhayyilesini tahdit eden putlara düşman olmaktan başka çaresi yoktur…

 

Cemil Meriç

 

‘’’’Allah’ım! Rengi ne olursa olsun benim için tuzak kuranların tuzaklarını boz, böyle esfel-i safilinlere fırsat verme, beni de rengi ne olursa olsun başkaları hakkında tuzak kuracak kadar esfel-i safiline düşürme. Âmin. İnsan olmalıyız diyorum sadece insan. Ne kallavi masalar insan yapar seni, ne servet dolu kasalar insan yapar seni, ne cazibeli nisalar insan yapar seni, ne de emsalsiz şöhretler insan yapar seni, seni ancak içinde ki sene ulaşman insan yapar seni. İnsanlık yürektedir çünkü bebeğim, onu başka şeylerde, yerlerde, nesnelerde arama!’’’’

 

Bendeniz

 

''''Huzur için, dünyada ki kötü ruhların canı cehenneme!''''

 

Bendeniz

 

""İnsanlar nesnelerin hizmetindedir ve nesnelerin vicdanı yoktur!""

 

Bendeniz

 

“"Türlü sefaletlerle ihtirasların parça parça böldüğü hasta bir vücudu andıran İslam Dünyası, en bedbaht devirlerinden birini yaşıyor ve her İslam memleketinde ruhlar birbirinden ayrılmış, birbirlerine saldırıyorlar. Her sene yüzbinlerle ziyaretçi ile dolan Kâbe’nin etrafında ruh birliği ve beraberliği meydana gelemiyor. Bunun sebebi ne siyasi, ne iktisadi, ne de esasında ilmi ve fikridir. Bu halin sebebi, İslam’ın temeli ve Kur’an ‘ın özü olan ahlakın kaybedilmiş olmasıdır. Bugünkü Müslümanlar, birtakım geleneksel hareketleri dikkat ve titizlikle yapmaktan başka endişesi olmayan, ilkçağın ve ilkel devrin sihirbazlarını andırıyorlar.”"

 

Nurettin Topçu

 

""Yenildiğin an, teslim olduğun andır. Kimse ruhundaki direnci yenemez. Mayamızda bin yıllık bir tarih, çıkınımızda rüyalar var. Yenilmeyeceğiz.""

 

Kemal Sayar

 

""Bir duruşu olmalı insanın;

Bir bakışı, bir anlayışı,

Bir aşkı, bir davası olmalı...""

 

Cahit Zarifoğlu

 

""Kocadım, gönül kuşumu da çoktandır yücelerden yere indirip rüsvâ eyledim. Bekleyeceğim.""

 

Fethi Gemuhluoğlu

 

""Kendisi olmayı başaramayan bireyler ve toplumlar, edilgenliği ve teslimiyeti bir hayat tarzı haline getirirler.""

 

Atasoy Müftüoğlu

 

Tarih: 24.01.2017 Okunma: 710

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?