İhmal Yok, İşkence Yok, Eksiklik Yok

İsmail Hakkı CENGİZ - 28.10.2008

 

 

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.

 

 

Aktütün saldırısında önce 15, sonra 17 şehit verdiğimiz ortaya çıkınca; istisnasız bütün medya, “Bu nasıl iş?” diye sormuştu.

Adı “asker sever” gazeteci veya televizyoncuya çıkan yazarlar bile bir ihmal, bir zafiyet, bir gevşeklik olup olmadığını sorgulamıştı.

Adı “asker karşıtı” medyacıya çıkan yazarlar ise en üst perdeden suçlamalarda bulunmuşlardı.

Aradan üç hafta gibi bir süre geçti.

İncelemeler, soruşturmalar yapıldı.

Genelkurmay Başkanlığı, Kara Kuvvetleri Komutanının ağzından konuya son noktayı koydu…

Aktütün’de ve genel olarak terörle mücadelede bir ihmal, bir eksiklik, bir sorumsuzluk veya herhangi bir istihbarat zafiyeti yoktur.

Bu, en yüksek düzeyde yapılan açıklama herkesi rahatlatacak bir açıklama!

Olayın ilk günlerinde, ben de bir ihmal olabileceğini düşünmüş ve yazmıştım.

Bu açıklama yapıldıktan sonra, bütün medyanın yanıldığı, Türk Silahlı Kuvvetlerine haksızlık ettiği ortaya çıktı.

Hepimizin en azından bir özür borcu var.

Ben kendi payıma düşen özrü diliyorum ve üzgün olduğumu beyan ediyorum.

*                      *                      *

Geçen haftalar içinde, dergi satarken gözaltına alınan ve tutuklanan bir genç vardı. Tutuklu kaldığı cezaevinde işkence gördüğü iddia edilmiş, koma halinde hastaneye kaldırılmış ve sonra da ölmüştü.

Hadiseden dolayı, doktor da dâhil 19 cezaevi görevlisi açığa alınmış, Adalet Bakanı da özür dilemişti.

Lâkin söz konusu gencin sadece cezaevinde değil, polis karakolunda da işkence gördüğü iddia edilmiş ve karakola da bir inceleme heyeti gönderilmişti.

İnceleme heyeti, incelemesini süratle yaptı ve dedi ki; “Yok böyle bir şey.”

Neydi olmayan?

Yani, karakolda işkence yok, adı geçen gence de herhangi bir işkence yapılması söz konusu değil!

Bununla birlikte, dün akşamki haberlerde söz konusu olayla ilgili olarak “Yayın yasağı” konulmuş.

Bu yayın yasağı aklımıza Ağustos ayındaki bir hadiseyi getirdi.

Yılın ilk aylarında çökertilen bir hırsızlık çetesinin 52 elemanı tutuklu olarak yargılanırken, ilgili hâkim Ağustos ayında izne çıkıyor. Duruşmaya başka bir hâkim giriyor ve 52 tutukluyu birden serbest bırakıyor.

Davanın esas hâkimi gelince durumu görüyor ve 52 kişinin yeniden yakalanmasını istiyor. Bu çok şaşırtıcı olayı medya ve kamuoyu da hayretler içinde izlerken ne oluyor?

Konuyla ilgili “Yayın yasağı” geliyor.

Şimdi aradan 2-3 ay geçti. Durum ne oldu, yayın yasağı kalktı mı, devam ediyor mu bilmiyoruz!

*                      *                      *

Aktütün olayından 5 gün sonra, Diyarbakır’da bir polis personel servisi tarandı ve 6 evladımız şehit oldu.

Aracın tarandığı yere yüz metre uzaklıkta bir polis noktası varmış ama olaydan birkaç gün önce kaldırılmış.

Yine bu olayda, benim aklıma şöyle bir soru takılmıştı; bir kişinin taşındığı makam araçları “zırhlı” oluyor da, 40-50 polisimizin taşındığı araçlar neden “zırhlı” olmuyor?

Bunun gibi başka sorular da gelebilir zihninize.

Hatta bir ihmal, gevşeklik, zafiyet var mı, acaba, diye de düşünebilirsiniz.

“İdare” bile bu konuları incelemek için müfettiş görevlendirmeyi düşünebilir.

Bence ne siz zihninizi yorun, ne de “idare” müfettiş falan görevlendirip masraf ve zahmet etsin!

Çünkü her şey ortada ki; ihmal yok, gevşeklik yok, zafiyet yok.

Ne var?

Üstün bir sorumluluk şuuru, gayet sıkı bir görev aşkı, mükemmel koordinasyonlar ve işbirliği zinciri ve takım çalışması, sonuçta da muazzam bir güvenlik var.

Ha, bir de…

Yasaklar var.

 

 

 

Önceki Yazılar

Tarih: 28.10.2008 Okunma: 689

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?