Yönetim dünyanın en ciddi işidir. Adı üstünde sizden başkalarının da olduğu bir organizasyonun sorumlususunuz. Yaptıklarınızdan, aldığınız kararlardan, birçok kişi olumlu veya olumsuz etkileniyor. Verdiğiniz kararların, ayaküstü verilmemesi gerekiyor. Yaptığınız U dönüşleri, bulunduğunuz makamda ağırlığınız azaltıyor. Hatta alay konusu bile olabiliyorsunuz. Yönetimle ile ilgili, bir yığın kitap yazılmış olsa bile, hiçbiri fayda etmez. Yönetimin standart bir şablonu yoktur.
Çevremizde birçok yönetici vardır. Belki de, bizler veya aileden birileri yöneticidir. Yönetimin bazı kuralları evrenseldir. Evrensellikle birlikte, yerelliği kaynaştırıp, kendi özel yeteneğinizi de harmanlayarak yöneticiliğinizi icra edersiniz. Siz, kendinizi takdir edemezsiniz. Sizi, yönettiğiniz insanlar ve sizi oraya getirenler değerlendirir. Oturduğunuz makama, seçimle geldiyseniz eğer, sizi seçenler mutlu ve memnunsa, tekrar seçilme şansınız olabilir. Eğer, atama veya görevlendirme ile geldiyseniz, başarı durumunuza ve verimliliğinize göre, değerlendirilirsiniz.
Aldatılmadan yönetmek için, mizahı seveceksiniz ve hakkınızda mizah yapılmasını teşvik edeceksiniz ki, mizah, sizin eksiklerinizi ve hatalarınızı çok ince bir şekilde ortaya koysun. Bu konuda, rahmetli Süleyman Demirel örnektir. Siz de, çaktırmadan kendinize ayar ve yön verirsiniz. Eğer mizaha kapalı iseniz, hakkınızda çıkan her haberi mahkeme kapılarına götürürseniz, kandırılmaya en müsait duruma gelirsiniz. Ondan sonra, duyacağınız pişmanlık fayda etmez. Kandırılmanın ve aldatılmanın bedeli çok ağır olur. Bu bedeli şahsınız ödeseniz sorun yok. Kendim ettim kendim buldum der, sineye çekersiniz!..
Aldatılma ve kandırılma, çok güncel iki kavram olarak karşımıza çıktı. Ne zaman ülke zor duruma düşse, bu iki mucize kavram karşımıza çıkıyor. Aldatıldık, kandırıldık. “Allah affetsin bizi!” deyip, bu işlerin içinden sıyrılmak alışkanlık haline geldi. Vatandaş da kanıksadı artık bu olayları, ne zaman yenisi gelecek diye bekler oldu. Acaba, ne zaman kandırılıp, aldatılacaklar ve af dileyecekler, diye gözleri yollarda kalıyor. Sevdik biz bu aldatılma ve kandırılmayı. Abdesti tazeleyip, yola devam diyoruz. Özel sektörde; kandırılıp, aldatılsanız, o koltuklarda bir gün oturamazsınız, oturtmazlar adamı bilesiniz!…
Bu coğrafya çok çetrefilli bir coğrafya!... Otoyol gibi değil, hep viraj, kasis, kavşak bir türlü yol alamıyoruz. Tam hızlanacağız, karşımıza bir engel, çalıyı dolaşalım diyoruz, ayağımıza it takılıyor. Ne yapsak etsek de, bunca duble yola rağmen, hızlanamıyoruz. O dökülen asfaltları da, yağmur ve kar suları kaldırdı. Her yer kasis, direksiyonu ne tarafa kırsan, bir başka kasisle karşılaşıyorsun.
Kaptanımız çok usta olduğu kesin. Müthiş bir tecrübe sahibi ama, kasisler bir yakasını bıraksa. Hiç olmadık yerde, yolcular hır gür çıkartıyor ama, ustalığı sayesinde, sorunu çok iyi çözüyor. Yoldaki olumsuzluklara karşı, yedek (stepne) lastiği de yeniledi. Maşallah, stepne çok sağlam!... Ne zaman ihtiyaç duysa, hiç yolda bırakmıyor. Allah herkese böyle stepne nasip etsin(.!)
Yolcularımız mutlu, keyifleri yerinde, ara sıra canları sıkılıyor ama, hemen sorunları çözülüyor. Akıl erdiremedikleri bir nokta var. Kendi aralarında fıs fıs konuşuyorlar. Aman kaptan duymasın diye de, ikaz ediyorlar bir birlerini. Bu kadar usta bir kaptan, nasıl oluyor da, önüne gelen herkes tarafından kandırılıyor? Bu sorunun cevabını henüz bulamadılar. Çok kafa yoruyorlar, yakında belki çözümünü bulurlar. Yolcular, bu sorunun çözümünü bir bulsalar çok rahatlayacaklar.
Usta kaptan; kendine çok güveniyor, abdestinden şüphesi yok. Yolculardan ara sıra çatlak ses çıktığı zaman, yağıp-esip gürleyip benden memnun değilseniz, çeker giderim diyerek rest çekiyor. Yolcular da; ikilem içerisinde, alıştı artık, bağırsa da, çağırsa da, aldatılsa da, kandırılsa da alıştık diyorlar. Yalnız bu arada, kaptandan bir güvence almak istiyorlar. Yıllardır çok aldatıldın, kandırıldın, canımızla, malımızla, kanımızla, hep faturayı biz ödedik artık yeter diyorlar. Mümkün mü?
Hilmi ÇAKIR
20.2.2017