Kimse aklımızla alay etmesin…

Hüseyin ŞİNASİ - 19.03.2017

 

                             Kimse aklımızla alay etmesin…

 

Ak Parti 2002 seçimlerinde %34,5 oy oranı ile 363 milletvekili çıkararak iktidar olurken, CHP %19 oy oranı ile 178 milletvekili çıkardı.  Anayasayı tek başına değiştirmek için gerekli olan milletvekili sayısına çok rahatlıkla ulaşabilirlerdi. Ama herkesin şikâyetçi olduğu askeri darbe anayasasında köklü bir değişiklik yapmadılar.

 

2007’de yapılacak milletvekili seçimleri öncesi Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in görev süresi dolmuş, TBMM’nde yeni bir Cumhurbaşkanı seçilmesi gerekiyordu.  Seçimin şekli konusunda kriz çıktı. CHP ve bazı hukukçular meclisin cumhurbaşkanını seçmek için 367 şartını ileri sürdüler. Konuyu Anayasa Mahkemesine götürdüler. Mahkeme CHP’nin itirazını haklı buldu ve meclis cumhurbaşkanı seçemedi.

 

Bunun üzerine bir taraftan milletvekilleri için erken seçim kararı alınırken, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi konusu gündeme geldi. 2007 Haziran seçimlerinde Ak Parti %46,5 gibi yüksek bir oy oranı ve 341 milletvekili ile kazandı. 367 engelini MHP’nin meclise gelmesi ve oturuma katılması ile aştı. Abdullah Gül Cumhurbaşkanı seçildi.

 

12 Ekim 2007'de bir referandum yapıldı…  Halka "Cumhurbaşkanını halk seçsin mi?" ve "Genel seçimler 5 yılda bir değil de 4 yılda bir yapılsın mı?" soruları soruldu. Bir ekleme yapalım şimdide seçimleri yine 5 yıla çıkaralım mı diyorlar.

 

Evet, cephesi: AKP + O zamanki adıyla cemaat + Erkan Mumcu'nun ANAP'ı + Saadet Partisi + Demokrat Parti + BBP’ idi.

Hayır cephesi: CHP + MHP + Doğu Perinçek'in İşçi Partisi…

 

PKK'nın o dönemki sivil uzantısı olan DTP yine bulanık suda balık avlamıştı. Ama sandık sonuçları çok netti… Seçimlere katılımın çok yükseklerde seyrettiği Siirt, Batman, Diyarbakır, Hakkâri, Bitlis, Mardin ve Van gibi illerde 'evet' oyu %90’ları geçti. Türkiye genelinde ise referanduma katılım oranı %67'ydi.  Halk konuyu ciddiye almamıştı. Sonuçta %69'luk 'evet' oyuyla anayasa değişiklik paketi kabul edildi…

 

2010 referandumu pek çok bakımdan önemliydi. Çünkü darbeler ve vesayetlerin bitmesi için yola çıkılmıştı. Böylece ülkedeki hâkim olan sistem açısından asıl büyük kırılma burada yaşanacaktı… Buradaki 'evet' ve 'hayır' cephelerine göz gezdirelim şimdi de…

Evet cephesi: Tabii olarak AKP + Adı henüz 'paralel yapı'ya dönüşmemiş' ve üstelik ölülere bile oy kullanma çağrısıyla âdeta kendisini paralayan cemaat  + "Yetmez ama evet" diyen liberaller ve kimi eski ülkücüler + Saadet Partisi + BBP…

Hayır cephesi: CHP + MHP + Doğu Perinçek'in henüz adı Vatan Partisi olmamış İşçi Partisi + DSP + Demokrat Parti +HEPAR +Türkiye Komünist Partisi + ÖDP ve bilumum marjinal sol partiler.

Peki, PKK'nın o bir sonraki sivil uzantısı BDP ne yaptı? Onlar seçimleri boykot ettiler…

 

12 Eylül 2010 referandumunda seçime katılım oranı %77’gibi bir oranda kaldı. Geçerli oyların yüzde 58'ini alan 'evet'ler kazandı ve geriye yüzde 42 oyun hangi partiye ait olduğu, hangi partinin seçmenlerini ikna edemediği gibi sorular akıllarda kaldı.

 

2014 cumhurbaşkanlığı seçimlerine geçelim… Kim kimi desteklemiş, kim kiminle ittifak yapmış?

Recep Tayyip Erdoğan cephesi: Tabii olarak AKP

Ekmeleddin İhsanoğlu cephesi: CHP + MHP + Doğu Perinçek'in İşçi Partisi + Artık adı 'paralel yapı'ya dönüşmüş cemaat + Saadet Partisi + BBP + Demokrat Parti + TSİP + Büyük Türkiye Partisi + Liberal Demokrat Parti…

Selahattin Demirtaş cephesi: Tabii olarak HPD + EMEP ve ESP gibi marjinal sol partiler…

 

Seçimlere katılım yüzde 74 oldu… Bu seçimde Ekmeleddin İhsanoğlu yüzde 38.44'te kalırken, Demirtaş yüzde 9.76 aldı… Cumhurbaşkanı seçilen Tayyip Erdoğan'ın oyu ise yüzde 51.79'du…

 

Şimdi yukarıdaki tablolara bakarak yığınla soru soralım… Kim karşıda? Kim beride? Karşıdakine bakarak oy kullanacaksak, karşıdakinin ne kadar ve ne zaman karşıda olduğunu, beridekinin de ne kadar beride olduğunu neye göre tespit edeceğiz?

 

İşte bunun için ne mutlu hür iradesini kullanana… Ne mutlu ona buna, lidere, başkana, aklını ciro etmeden, kendi aklına, fikrine uyarak karar verene… Ne mutlu zekâsıyla dalga geçilirken hafızasını yitirmemiş olanlara…

Bir defasında söylemiştik tekrarlayalım. Akılla ve hür iradeyle, düşünülerek verilmiş 'evet' de 'hayır' da saygındır, değerlidir. Kapkara bir cehaletle, kamplaşma hırsıyla, menfaat ve çıkar beklentisiyle 'evet' de kötüdür, 'hayır' da…Kimse aklımızla alay etmesin.

 

Tarih: 19.03.2017 Okunma: 801

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

ERDAL AKTAR

08.05.2016 - 12:59

SEVGİLİ İSMAİLCİĞİM, BİR DÜZELTME İÇİN YAZIYORUM. YAZIN ÇOK AÇIKLAYICI VE ÖNEMLİ BİR KONUYA DEĞİNMİŞSİN. ANCAK CEP TELEFONU VE İNTERNET HİZMETİ VEREN ŞİRKETİ KASTEN YAZDIĞIN KISALTMA "CMS" DEĞİL, "GSM" OLACAK. AÇILIMI İSE "GSM nedir?
Global System for Mobile Communications veya kısaca GSM bir cep telefonu iletişim protokolüdür." ŞEKLİNDEKİ İFADENİN BAŞ HARFLERİNDEN (C HARİÇ)OLUŞMAKTADIR.SELAM VE SAYGILARIMLA...

ERDAL AKTAR

08.05.2016 - 12:59

SEVGİLİ İSMAİLCİĞİM, BİR DÜZELTME İÇİN YAZIYORUM. YAZIN ÇOK AÇIKLAYICI VE ÖNEMLİ BİR KONUYA DEĞİNMİŞSİN. ANCAK CEP TELEFONU VE İNTERNET HİZMETİ VEREN ŞİRKETİ KASTEN YAZDIĞIN KISALTMA "CMS" DEĞİL, "GSM" OLACAK. AÇILIMI İSE "GSM nedir?
Global System for Mobile Communications veya kısaca GSM bir cep telefonu iletişim protokolüdür." ŞEKLİNDEKİ İFADENİN BAŞ HARFLERİNDEN (C HARİÇ)OLUŞMAKTADIR.SELAM VE SAYGILARIMLA...