KENDİ AKLINI KULLANMA CESARETİ GÖSTER!...31...

Özgür DENİZ - 31.03.2017

Son tahlilde; insan, zalim, cahil, nankör bir tabiata sahiptir. Bu sonsuz keskindir, nettir ve hakikattir. Örneklemeye ihtiyaç yoktur. Mükemmel değildir, mükemmeli yapamaz, mükemmel de olamaz. En iyiyi arar, en iyiye en yakını ortaya koymaya çalışır. Ama kötülükten de el çekemez. Yaptığı her şeye indi mülahazalarını, duygularını, hırslarını, arzularını, kinlerini, kıskançlıklarını, komplekslerini, bencilliklerini, zevklerini, yalanlarını karıştırır. Zira nefis sahibidir. İçinde ki şeytanla dolaşmaktadır dünyayı. Bir yarısı şeytan bir yarısı insandır ama ne gariptir ki coğrafyasında, küçük gövdesinde, hep şeytan egemendir, zira nefsinin dizginlerini elinde tutamamaktadır. Ama tüm bunların yanında, akıl, irade, ihtiyar, hürriyet sahibidir. Yani bigünah değildir, sorumsuz değildir. Dünyada hesapsız, kitapsız, umarsız otlamak için bulunmamaktadır. Bir yandan şeytan günahlara çağırmaktadır, diğer yandan hakikat uyarmaktadır. İşte burada da dört önemli yetisi, mümeyyiz vasfı tezahür etmektedir; akıl, irade, ihtiyar, hürriyet. Hakikatten beslenmeyen her insan hasta, her düzen çürüktür. Hakikatten beslenmeyen düzen yalanlardan beslenir ama birgün yıkılmak için. Binaenaleyh,  hakikatten behresiz kalan şeytanlaşmış insan hasta, şeytani düzenler ise mahiyet itibariyle çürüktürler. Çünkü hakikati ve insanın tabiatını ıskalarlar her zaman. Şeytani düzenler hakikati boğarlar ve hakikate sağırdırlar, kördürler. Hakikat muvacehesinde sığdırlar, hissizdirler, cahildirler. İnsan, hakikatten beslenmedikçe asla ideal bir insani düzen kuramaz. Yeryüzünde insançocuklarının tabi oldukları, kapsama alanına girdikleri iki düzen vardır münhasıran; insani düzen ve şeytani düzen. Bu kadar nettir bu; tıpkı iman ve küfür gibi, hakikat ve yalan gibi, müşrik ve muvahhit gibi. Hiçbir şeytani düzende milletin menfaati yoktur ve gözetilmez. Ta ki şeytani düzenler melek yüzlü görünüm arzetselerde. Her çark, münhasıran lortlar için döner. Servet birkaç kişi arasında döner durur ve millet ezilir,  lortların zalim çarklarında yağ olur. Halk için çalışılmaz asla. Halk aldatılmak ve omuzlarında yükselmek için var sayılan bir yığındır, sürüdür. Şeytani düzenlerde ahlak yoktur, adalet yoktur, hürriyet yoktur. İnsan adeta otlamak için gelmiş gibi davranır, hayvan gibi yaşar. Düşünmez, duygulanmaz, hissetmez, görmez. Kimlikler, sürüyü idare edebilmek için suiistimal edilir, kullanılır. Sürü bunun farkında olmaz. Kendi rengindense karşısında ki, başını kaldırıp şöyle bir bakmaz, göz atmaz, başı yerde otlamaya devam eder gider. Aklını başkalarının cebine koyar ve hiçbir mümeyyiz vasfını kullanmaz, her söylenene inanır, emredileni yapar, sorgulamaz. Hülasa; şeytani düzenlerde insan köledir. Aslında şeytani düzen derken, bu düzende insan elinin ürünü olan bir düzendir yani özne yine insandır ama insanın kötülük yönü egemen olduğu için şeytani düzen demekte bir beis görümüyoruz. Bu düzenler insani düzen görüntüsü verebilir ama aldanılmamalıdır. Düzene uymazsa ekarte edilir ya da pasifize edilir, edilgen konuma indirgenir insanlar. Aşk, inanç, adalet, ahlak, sevgi, fedakârlık, sadakat, merhamet, vefa, feragat, diğerkâmlık vs. mümeyyiz ve mümtaz vasıflar barınmaz şeytani düzenlerde. Şeytani düzenlerin indinde bu tür şeyler sefilâne duygulardır. İnsanın zaaflarının ürünüdür. Yani vicdanı yoktur şeytani düzenlerin. İnsani düzenin inşası için, insanın, mümeyyiz vasıflarını bihakkın kullanması ve şeytanın tasallutundan kendini kurtarması iktiza etmektedir muhakkak. Ama ne gariptir ki insani düzenlerin inşasında bile şeytani düzenlerin argümanlarına başvurulmaktadır. Bu sonsuz yanlış bir yöntemdir. İnsani düzenler münhasıran hakikatten beslenmek, hakikate göre yolunu ve yönünü bulmak zorundadır. Hakikatten taviz verilmemeli, hakikat tahrif ve tahrip edilmemeli ve kesinlikle gizlenmemelidir. İnsani düzenler kulluk toprağı üzerine müessestirler, böyle olması iktiza eder. Maske değişir yüz değişmezse bir şey değişmiş olmaz. Elbise değişir ama beden değişmezse, beden değişir ama ruh değişmezse ne değişmiş olur ki? Şeytani düzen haddizatında bağımsız bir düzen değildir ve bağımsızlığı da istemez, her düzenin bünyesine monte olur, virüs gibi yerleşir. Bu yolla da kendisini ebedi garantiye alır. İnsani bir kılıfa bürünür, insani olgulardan beslenir ve zımnen egemenliğini yürütmeye çalışır. Böylece bir taraftan bozmaz her taraftan bozar. Artık her tarafa yerleştiği için de her tarafa bir miad biçer. Her tarafın egemenliği şeytanın egemenliği yara alasıya kadar sürer. Kimlikleri, dinleri, kültürleri, tarihleri, maziyi bağımsız olarak tagayyürata uğratamayacağı için, içine sızdığı insani düzenler eliyle kotarmaya çalışır melun planlarını. Kimlikleri, dinleri zorla ortadan kaldıramazsınız. Ama bir kültür erozyonu yaratırsanız, kimlikleri de, dinleri de tahrip ve tahrif etmeniz zor değildir. Ve bu fazla dikkat çekmez. Çünkü fark ettirilmez. Zira bedene dokunulmamakta, acı çektirilmemektedir. Bedene dokunmayan ve acı vermeyen şeyin de fark edilmesi çok zordur. Ruhta ki tahribat ise fark edilmez ya da geç fark edilir ama fark edildiği zaman ise çoktan alışkanlık oluşturulmuştur ve gelinen yerden geri dönüş imkânsızdır. Şeytan istediği düzenin yerleşmesi için, bazı duyguları ruha dokunuşlarla yok etmeye çalışılır. Ama ruhu harap eden duygular ise görmezden gelinir. Çünkü oralara dokunulmasının emekleri zayi edebileceği düşünülür. İşte şeytan bunu yapar. İnsan, şeytanın tasallutundan, şeytani düzenden, ancak ve ancak Yüce Allah’ın kendisine bahşettiği en yüce nimetler, yetiler, vasıflar olan aklını, iradesini, ihtiyarını ve hürriyetini, layığı ile öz mahiyetlerine mütenasip şekilde istimal etmek zorundadır. Ve yine aynı şekilde insan olmayı başarmak ve kendi düzenini ikame etmek zorundadır. Bunu da ancak ve ancak aklını kullanıp sorgulayarak başaracaktır. Hiçbir kimseyi layüsel görmeyecektir. Hiçbir kimseye hürriyetini, şerefini, bağımsızlığını teslim etmeyecektir. Vicdanını asla örtmeyecektir. Geri kalan her şey angaryadır! 

 

SÖZLER:

 

""Hayat şarkımı yalnız söylemeyi seviyorum. Çünkü hiçbir menfaate kurban etmek istemiyorum.""

 

Bendeniz

 

""Acıyla ve kavgayla çelikleşmiş gövdemin hüzünlü kabristanında gömülü ruhum birgün uyanacak ve ben, insanlığın en görkemli şarkılarını, en güzel kelimelerimi seçerek senin için terennüm edeceğim ey güneşin kızı, ey gecemi aydınlatan yıldız, ey yüreğimin sızısı!""

 

Bendeniz

 

""İnsanın alışkanlıkları vardır. İnsan alışkanlıklarıdır. Hareket olarak, düşün olarak alışkanlıklardır bunlar. Herkes kendine göre bir doğru bulmuştur ve bu doğruları alışkanlık edinmiştir. Bu yüzden hakikattan hazzetmezler. Çünkü hakikat, alışkanlığın karşısındadır ve yıkar onu. Zaten alışkanlıktan mürekkep olan insan, alışkanlıkları yıkıldığında kendisinin de anlamsız kalacağını düşündüğü için sımsıkı sarılır ona, adeta kutsar, zira nasıl ayakta kalacağına dair bilgisi yoktur böylesi bir durumda. Şiire, sanata, düşünceye, felsefeye ve edebiyata uzak kalmalarının sebebi de budur. Alışkanlık bataklığında yaşayan insan sorgulamayı da sevmez. Sorguladığında kaybedeceği korkusu sinmiştir ruhuna ve bu da bir alışkanlıktır. Haddizatında alışkanlık, korkudan beslenir. Yerini, yurdunu, kendini kaybetme korkusudur bu. Alışkanlık, sürünün insiyaki davranışıdır. Lanet kapitalizmi besleyen de alışkanlıklardır. Alışkanlıklara savaş açan bir insan toplumla uyuşma ve uzlaşma sorunu yaşar ama sonunda kendisi olarak varolur ve bir özgürlük anıtı gibi dikilir insanlık toprağında.""

 

Bendeniz

 

‘’’’İnsanı asıl yıkan, kafası ve kalbiyle sevdiği kardeşinden yönelen ihanettir. Kardeşimdir dersin seversin, sayarsın, derdine derman olursun, görünmez bir el gibi korursun, başarılarından gurur duyarsın, sevincine ve acısına ortak olursun, duyguların ve düşüncelerinle hep yanında durursun ama bir de bakarsın tam kalbinden vurulursun ve derin bir acıyla yığılıp kalırsın. Bir kalpteki her daim sızlayıp duran acılar hep bu türden acılardır.’’’’

 

Bendeniz

 

""Vehleten mavi göklere bakıveriyor gözlerim. Tüm gövdemi aydınlatan ve ısıtan bir güneş tüm görkemiyle tezahür ediveriyor, dünyamda ki karanlık, bulantı, bunalım sessizce çekip gidiyor. Kuş cıvıldamaları yankılanıyor beynimin göklerinde. Yüreğimin engin denizlerinin buzlarına bir balta gibi inen büyük ve ılık sevgi rüzgarı dalgalanıyor, içimi garip ve benzersiz bir huzur kaplayıveriyor. Yaşamak arzusuyla doluveriyorum. Ansızın olup bitiyor her şey.""

 

Bendeniz

 

""Karanlıkları devirmek ve aydınlık bir çağın kapılarını açmak için en mükemmel silâh: Kalem. Sözle, yazıyla kazanılmayacak savaş yok. Kalem sahiplerine düşen ilk vazife: telaş etmemek, öfkelenmemek, kin kışkırtıcısı olmamak. Halkı okumaya, düşünmeye, sevmeye alıştırmak. Bir kılıcın kazandığı zaferi, başka bir kılıç yok edebilir. Kalemle yapılan fetihler, tarihe mal olur, tarihe: Yani ebediyete.""

 

Cemil Meriç

 

‘’’’Yazmaktan, yaşamaktan, kavga etmekten, insanı savunmaktan çok yoruldum. Gerçekten yoruldum! Bu dünyaya niye geldim? İnadına iyiliği savunmak ama hep kötülüğün kazandığını seyretmek için mi? Artık hiçbir şeyi savunacak takatimin kalmadığını hissediyorum sanki. Baştan kaybedilmiş bir kavga da boşa yumruk sallıyorum gibi. Kimin için? Niçin? Niye? Kazananı belli kavganın oysa. Evet, kompradorlar hep kazanıyorlar, kazanacaklar ve biz hep kaybedeceğiz, çünkü hep kaybettik!’’’’

 

Bendeniz

 

""Bana bir şey söyleme, anlatma. Bana partini, cemaatini, ideolojini hatta kendini anlatma. Yaşa sadece. Anlattığından çok yaşadığın güzel gelmeli bana. Yaşadıkların çirkinse, anlattıkların güzel olsa ne fayda. Benim için güzeli yaşayan biri, güzeli bilen birinden daha asildir. Benim gözüm var, kafam var, yüreğim var. Duyduklarımdan çok, gördüklerime, anladıklarıma, hissettiklerime inanırım ben.""

 

Bendeniz

 

""Yüreğin sesini susturacak hiçbir güç yoktur. Kafanın sesi boğulabilir ama yüreğin sesi zindanlara hapsedilemez, zincirlenemez, barikatlarla engellenemez. Yüreğin sesi derindir. Derin acılardan beslenir. Bu yüzden yüreğin sesinin hedefi olmaktan korkacaksın. Sonsuzlukta makes bulan tek şey; yüreğin sesidir. Olduran da, öldüren de; yüreğin sesidir. Çünkü yüreğin sesi hiçbir engelle karşılaşmadan direkt olarak Allah'a ulaşır.""

 

Bendeniz

 

""Bu toplumdan olabildiğince uzaklaşmak gerek. Gerçek acıdır. Bu toplum sadece konuşuyor. Dilinden doğruluk akar, eylemleri müptezellik kokar. Hayır ya şöyle çevrenize göz atsanız kifayet eder hakikati fehmetmek için. Çok basit, sığ, kof insanlarla dolu hayat. Saygıdan, nezaketten, erdemden uzak zavallı tiplerle lebalep bir toplum. Herkes insanlığı düzeltmekten bahsediyor ama daha kendini düzeltmekten aciz. Oturup konuştuğunuz zaman sanki dünyayı kurtarmaya aday ama kendisi pisliğin içinde debeleniyor. Dilini düzeltemeyen, eylemiyle söylemine hayat veremeyen bir insan hiçbir şeyi düzeltemez. Bu yüzden insanlık kötüye gidiyor deyip durma, görmüyor musun kendin kötülüğün mahkûmusun ey insan suretli, hayvan siretli mahlûk.""

 

Bendeniz

 

""Bir kişiye dostluğunuzu sunmanız ya da iyilik yapmanız, size, o kişinin hayatına müdahale etme, o kişiden yana her beklentinizin karşılanmasını isteme ve o kişiye istediğiniz gibi davranma, saygısızlık yapma hakkını vermez. Böyle düşünmek köpekçe düşünmektir.""

 

Bendeniz

 

""Dünya sahtekârlarla doludur azizim; insanlar samimi değildir, herkes birbirini kırar, incitir. Bizim o koca koca kitapları devirmemiz, iki satır samimiyet bulabilmek içindir.""

 

Ömer Faruk Dönmez

 

""Hafif acılar konuşabilir ama derin acılar dilsizdir.""

 

Seneca

 

""Unutma! Sen, olduğun şeyi seçtiğin kişisin.""

 

Friedrich Nietzsche

 

""Akıl, ahlâkı olan insanlarda kendini vicdan olarak ortaya koyar.""

 

İmmanuel Kant

 

“"O halde, insan kalmaya bak. Temel mesele insan olmak. Bu ise, kararlı, dürüst ve neşeli olmak demek. Evet, herkese ve her şeye rağmen neşeli olmak çünkü sürekli asık surat zayıfların işidir. İnsan olmak demek, gerektiğinde tüm hayatı seve seve, ‘kaderin büyük terazisine koymak’ fakat aynı anda her aydınlık güne ve her güzel buluta sevinmek demektir.”"

 

John Berger

 

""Çekip başka yerlere gitme isteği yükseliyor içimden, yüreğimi sıkıştıran bir istek bu; daha az uyunan, daha az yemeye ihtiyaç duyulan, çekişmelerin, kavgaların daha az olduğu, yerli yersiz şikâyetlerle huzurun kaçırılmadığı, insanların yine insanlar tarafından oluşturulan bu denli sert ve acımasız değer yargılarıyla kalplerinin sık kırılmadığı bir yerlere...""

 

Maksim Gorki

 

‘’’’Söyleyin anlamadan seviyorsanız hangi anlamdan bahsedebilirsiniz?

Söyleyin hissetmeden acıyorsanız hangi çözümü bulabilirsiniz?

Söyleyin kavramadan kutsuyorsanız hangi mesajı alabilirsiniz?

Söyleyin sorgulamadan bağlanırsanız sömürülmekten nasıl kurtulabilirsiniz?

Söyleyin hüznünüz ve gözyaşlarınız sahte ise neyi yaşayabilirsiniz?

Söyleyin gösteriş ve reklamla hangi hazzı tadabilirsiniz?

Söyleyin sormazsanız nasıl cevap bulabilirsiniz?

Söyleyin aramazsanız nasıl adanabilirsiniz?

Birileri görsün diye değil, kimse görmese de sevebilmektir asıl olan.

Bir değeri yaşadığını gözlere sokmana gerek yok, değeri ruhunda yaşat kifayet eder, sessizce.

Bir değerin varlığı ya da yokluğu münhasıran kompradorlara yarıyorsa düşünmelisin.

Varlığını, varolmasına adadığın şey sana ne sağlıyor bilmelisin.

Bir şey sağlamıyorsa zaten varlığını niçin adadığını bilmiyorsundur.

Varlığını adadığın şeyi ahmakça seviyorsundur.

Bilinçli sevmek, savunmak, adanmaktır mühim olan. Geri kalan hikâyedir.’’’’

 

Bendeniz

 

""İnsanlık namına ve kutsal bir ülkü adına bilerek ölüme gidenin eylemi saf ahlakın bir izdüşümüdür, çünkü hiçbir çıkarı yoktur, zira ölecektir. Bu yüzden bir eylemi sorgularken, eylemi gerçekleştirecek olanın, eğer sonunda kaybetme ihtimali varsa ve bunu bildiği halde o eyleme girişip girişmediğini tetkik ediniz. Çünkü menfaat perestler kaybetme ihtimalini göze alamazlar.""

 

Bendeniz

 

""İnsan bu dünyada bazen hiç yaşamadığını, hatta yaşamanın ne demek olduğunu bile bilmediğini, basit bir sömürü nesnesi olmaktan başka bir şey olmadığını hissediyor ve bunun nasıl böyle olduğunu, ne şekilde gerçekleştiğini anlayamıyor.""

 

Bendeniz

 

"""Allah'ım! Kibirden koru. Açlıkla imtihan etme. Zalimlerden kılma. Doğruluktan, dürüstlükten ve adaletten ayırma. Dolaylı ya da dolaysız yoldan midemize haram sokma. Maddeyle insanlık kazananlardan eyleme. Ele ayağa düşürme. Namerde muhtaç etme. Hakka dönmüş tek yüz, hakikate adanmış tek gönül nasip et. Başımızı dik, alnımızı pak eyle. Kötülerden ve kötülüklerden uzak kıl. Verdiğin nimeti bölüşmeyi teşvik edecek vicdan ver. Sevdiğin kullardan olmayı nasip et. Aklımızı koru. İlmimizi artır. Gözlerimizin aydınlığını alma. Hanelerimize huzur ver. Âmin, âmin, âmin.""

 

Bendeniz

 

""Yalanlardan kaç. Yalnızlık yurduna sığın. Bırak acılar yoldaşın, hüzün dostun olsun. Asla dümdüz bir yol, ıstırapsız ve bedelsiz bir hayat yoktur unutma. İçinde ki güneş hiç batmıyorsa üzülme!""

 

Bendeniz

 

""Şu insan denilen garip varlık, dünyanın, kendini düşüren ve küçülten küçük işleriyle; kendisine hiçbir fayda sağlamayacak basit ve kısır politik çekişmelerle; birbirine nasıl düşman olabileceğini düşünmekle; sudan sebeplerle birbirini çekiştirmeyle ve birbirinin kuyusunu kazmayla; karakterini sıfırlayan ucuz çıkar hesaplarıyla ve hiç durmadan gövdesini memnun edecek anlamsız ve saçma işlerle iştigal edeceğine, birazcık kendisine vakit ayırıp kendi derununda yolculuğa çıkaydı; ruhunu doyurmak derdinde olaydı; vaktini kendini geliştirmeye adayaydı ve kendini yükselten ve büyüten işlerle iştigal edeydi daha iyi bir şey yapmış olurdu ve dünyaya barış, güzellik, kardeşlik ve huzur egemen olurdu ve dünya daha yaşanılır bir yer olurdu.""

 

Bendeniz

 

""Tabiatta her varlık olması gerektiği gibidir. Olması gerektiği gibi olmayan tek varlık, insandır.""

 

Ali Şeriati

 

YORUM: İşte bütün mesele bu! Üstat öz olarak ifade buyurmuş. Tüm çirkefliklerin, kötülüklerin, rezilliklerin, zulümlerin, sömürülerin, kavgaların kaynağı bu. Kötülükten bahsederek kötülüklerin yok olacağını sanıyoruz. İçimizde ki kötülükle mücadele edip yenmeden, dışımızdaki kötülüklerle mücadele etmeye çalışıyoruz. Ne kadar samimiyet barındırır bu davranış? Olmayayım demiyoruz, oldurmaya çalışıyoruz. Ne olur sanki kötü olmasak, kötülük yapmasak, gönülleri sevgiyle fethetmeye çalışsak, kibirden arınsak, herkesi olduğu gibi kabul etsek ve bizde olmamız gereken gibi olsak, zorlaştırmayıp kolaylaştırsak, adil olsak, erdemli olsak, maskesiz ve riyasız olsak, samimi ve dürüst davransak, anlayışlı olsak, doğal yaşasak, kendimiz olsak, sevsek, faydalı olsak, iyilik yapsak, filmlerde, kitaplarda ve laflarda değil gerçek hayatta, hayatın içinde ve insanların arasında böyle olsak. Zor mu? Asla. Çok kolay ve basit aslında. Mesele; her şeyden arınmış bir insan olmak ve öylece yaşamak. Lafa gelince konuşup, eyleme gelince kaçmasak. Allah aşkına böyle olduğumuz da güzellikten başka bir şey olur mu dünyada? Böyle olmazsa da kinden, nefretten başka ne olur dünyada?

 

Tarih: 31.03.2017 Okunma: 826

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?