Sokakların dili ile evet mi, hayır mı?
Nisan ayının ilk haftasındayız. Mevsim şatlarına göre hava sıcak geçiyor. Günler gelip geçer, bahar tüm güzellikleri ile yaşanırken, 16 Nisanda yapılacak anayasa değişikliği halkoylaması için geri sayım devam ediyor. Halkoylaması için zaman daraldıkça politikacıların tutum ve davranışlarında sertlik ve kavgalar eksik olmuyor.
Tepedekilerin birbirlerine karşı akla hayale gelmedik hakaretleri, sataşma ve saldırıları taraftarları arsında da gerginliklere ve kavgalara yol açıyor. Hâlbuki tepedekiler birbirlerine karşı hoşgörü ve medeni sınırları içinde eleştiriler getirseler çok daha iyi olacak.
Ama bu kavga ve gürültülerden yarar sağlayan birileri olukça meydan hiç boş kalmayacak, sağcı-solcu, demokrat-halkçı, dinci-laik, evrimci-ülkücü gibi daha birçok şekilde toplumu cepheleştirip, kamplaştıracak ve çatıştıracaklar, zevkten dört köşe olacaklar. Bu durum aslında “yorgan gitti kavga bitti.” Başka bir şey değildir. Ölümüne kavga edenler ise işin farkına vardıklarında “atı alan Üsküdar’ı geçti “ hesabı olacaktır. Öyleyse kimse, ama hiç kimse kendini kullandırmasın.
Halkoylamasına sayılı günler kala siz dostlarımıza, küçük bir tavsiyemiz olacak. Yakınlarınıza, akrabalarınıza ve aile fertlerinize sakın politika yapmaya kalkmayın. İyi olmaz. Kaş yapayım derken göz çıkarmış olursunuz. Bırakın yakınlarınız, sevdikleriniz kendi iradelerine göre hareket etsinler. Aklına, fikrine, düşüncesine uygun olan ne ise öyle yapsınlar. Kararlarına saygı duyun, eleştirmeyin. İnanın böylesi daha iyi olacak.
MHP Lideri Bahçeli’nin geçtiğimiz Ekim ayında konuyu gündeme getirmesi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Binali Yıldırım’ın sahiplenmesiyle birlikte Anayasa değişikliği konusunda halkın nabzını tutmaya ve bu konuda ne düşündüklerini öğrenmeye çalışıyoruz.
Sözü uzatmayalım. Anayasa değişikliklerinin tartışılmaya başlanmasıyla birlikte Ak Partililer peşin olarak Evet demeye, CHP’liler ise Hayır demeye programlanmış gibiler. Geriye meclisin iki zıt kutupta yer alan HDP ile MHP’lilerin ve meclis dışındaki partilerin mensuplarının ne diyeceği, nasıl hareket edecekleri konusu öne çıkıyor.
Çevremizde HDP’ye oy verdiğini söyleyen pek kimseye rastlamadığımızdan nasıl bir tavır alacaklarını bilemiyoruz. MHP’lilerle konuşuyor, düşüncelerini öğreniyoruz. Görüştüğümüz MHP’lilerin çoğu Hayır deme eğiliminde, Evet diyenler de var. Her iki taraf da haklı gerekçeler ileri sürüyorlar. BBP’liler de Hayır deme tarafındalar. SP’liler tavrını öğrenemedik. Halkoylamasının en itibarlı seçmen kitlesi MHP’liler. Hem Ak Parti, hem de CHP bu kitleyi yanlarına çekebilmek için yoğun çaba gösteriyor. Daha düne kadar faşist, kafatasçı, köpekçi gibi yakıştırmalar yapanlar, şirinlik yarışına girmiş durumdalar.
Önceki seçimlere göre bu kampanya döneminde dikkatimizi çeken bir konu var. CHP’liler çok istekli ve hevesli çalışıyorlar. Sanıktan Hayır çıkması için adeta seferber olmuşlar. İlçe merkezindeki ilan ve reklam panolarında sadece Evet afişleri var. Evet ve hayır için araç sayısı onu bile bulmuyor. Seçim çalışmalarına katılan grupları görev yerlerine bu araçlarla gidip geliyorlar. Öte yandan halkın kampanyalara ilgisi yok denecek kadar az. Partilerin ilçe merkezleri de pek fazla kalabalık değil.
Bu noktada MHP’deki gelişmelerden de söz etmek gerekiyor. MHP genel merkezi tarafından ilçe yönetimi görevden alındıktan sekiz ay sonra yeni bir yönetim ataması yapıldı. Böyle bir atama yapılması ve İsmet Babahan’ın ilçe başkanı olması olumlu karşılanmış. Ancak partinin uzun süre kapalı kalması belli bir dağınıklığa neden olmuş. Zor bir dönem, zorlu bir süreç yaşanırken, görev almak her babayiğidin harcı değildir. Bizden kolay gelsin demek düşer.
Karşılaştığımız topluluklarda herkes ülke geneli için bazı tahminlerde bulunuyor. Evet diyenler %54 ile %65 arasında sonuçlardan söz ediyorlar. Hayır diyenler de çok umutlu, %52,8 ile %58 arasında bir sonuç çıkacak diyorlar. Eski bir politikacının tahmini ise kafa kafaya yani evet ile hayırlar birbirine eşit şeklinde. Önümüzde daha on gün var. Tecrübeli politikacılar, seçimde bir günün, bir saatin bile önemli oluğunu söylerler. Öyleyse kazanmak için koşmaya, yorulmaya, terlemeye devam edecekler. Yorulan, tekleyen, geride kalan kayıp edecek.
Dostumuz merhum Vedat Çelikbaş’ın deyimi ile bitirelim. Şimdilik bizden bu kadar. Hoşça kalın.