SİLBAŞTAN
İpek sandığım nice vicdanlar kaskatı çıktı
Dost bildiğim nice suratlar düşmandan kötü çıktı
Aydınlık sandığım nice taraflar kapkaranlık gece çıktı
Firdevs sandığım nice ırmaklar cehennem alevi çıktı
Bıktım artık bildiğim her şeyden
Sildim tüm hatıralarımı defterden
Yeniden tanıyorum her şeyi, hayatı ve herkesi
Yeniden biçimleniyor küçük dünyam
Düşüncem yeniden, inancım, eylemlerim yeniden
Olmasaydı keşke hiçbir şey olmaması gereken gibi
Bulsaydım her şeyi bulmak istediğim gibi
Kendisi olsaydı her şey
Bozulmasaydı vicdanlar, yüzler maskesiz olsaydı
Ve yaşasaydı yaşatan yüce şeyler temiz gönüllerde
Yaşarken ölmeseydik, öldürmeseydik yaşayanları keşke
SÖZLER:
""Karanlık bir dünyadan gelir, aydınlığa
geldiğini sanır, fakat bir ömür çok küçük mutluluklarla tanışır ama çok büyük
acılarla başbaşa kalır. Zehir gibi çöker içine hayat, yuva yapar bağrında
acılar. Giderken ise yine karanlığa gider ama ya gülerek ya da gelirken ki gibi
ağlayarak. Tabi buna kendisi karar verir. Fakat ne de önemsiyor kendini zavallı
insan. Oysa bir hiçken hep oldu, hepken hiç olacak. Kanma dünyanın zevk-i
sefasına.""
Bendeniz
""İnsan, emanete ihanete öyle alışmış, haramı
umursamayıp kul hakkı yemeyi öyle kanıksamış ki, artık emanete sadık olanlar ve
haram korkusuyla kul hakkını önemseyenler garipsenir olmuşlar. Maatteessüf
hissiyatımızı ve hassasiyetimizi kaybetmişiz insançocukları olarak. Oysa İsmet
Özel üstat ne güzel söylemiş: --Ölümü pahasına olsa bile haram yemiyorsa, o
insanı yenemezsiniz--'"'
Bendeniz
""Sevin ya, tüm kalbinizle sevin, içtenlikle
sevin. Sevmeye doymayın. Sevgi yaratıcıdır, gerçekten yaratıcıdır. Asla nefret
etmeyin. Sevin ve anlayın. İnanın, severseniz, hem kendiniz yeniden
yaratılırsınız, hem de karşınızdakini yeniden yaratırsınız. Sevgi bağışlayıcıdır.
Sevgi çözümcüdür. Sevgi insanlaştırıcıdır. Sevgi insanidir.""
Bendeniz
""Kavgan adaletle beslenecek ki, kutsal olacak.
Kutsal olacak ki, yok etmeyecek, yaşatacak. Yaşatacak ki, attığın imza her daim
bir güneş gibi parlasın, ışığı hiç sönmesin.""
Bendeniz
""Ayrı ayrı birer ahlaksız yaratık olan
insanlar, toplu oldukları zaman namuslu kişiler olurlar.""
Montesquieu
NOT: Ne
kadar doğru bir söz. İnsan toplum içinde yaşar, toplu yaşar. Okullar, camiler,
kışlalar vs. hep toplu yaşam alanlarıdır. Ama toplum mekanizması garip bir
şeydir. İnsanı mütemadiyen öğütür, kendi büyük benliğiyle mütenasip kılmak
adına tesfiye etmek için sessizce çabalar. Kahir ekseriyetle yanlışları dikte
eder. Kendi doğrularını ve yanlışlarını ayrım yapmaksızın dikte eder
fertlerine. Elbette buna direnenler, ahlakilik temelinde isyan edenler
çıkabilir. Bu normaldir. Çünkü fert benliğine egemen olan kutsal yasalara göre
hareket edebilir, çendan bu telakkiye malik olanlar olabilir ve bu olabilecek
şeydir, zira herkes sürüleşmeyi ya da yanlışlara boyun eğmeyi tolere edemez.
Şimdi gelelim sadede; insanlar toplaşıp halleşen
varlıklardır. Bu süreçlerde herkes ama herkes son derece tutarlıdır,
ahlaklıdır, ne kadar galiz hal varsa iğrenirler, tenkitin bini bir paradır, biraz
sonra dağıldıklarında ortaya koyacakları tavırlara demediklerini bırakmazlar.
Yani biraz sonra eyleyeceklerini, o andaki söylemleriyle çürütürler. O anda
olmayan eylemle, olan söylem arasında tenakuz yoktur. Çünkü söylemek kolaydır!
Nasılsa o anda eylemde gerekmemektedir. Öylese söyle söyleyebildiğin kadar.
Misal; toplu ortamlarda, riyakarlık, dalkavukluk,
müfterilik, müfsidlik, hasetlik, ihanet, vefasızlık, selamsızlık,
haysiyetsizlik, el etek öpmecilik, egoistlik, nepotistlik, hak ve emek
gaspçılığı, haram yemecilik, sömürücülük vb. nice davranış şekilleri lanet
olasıca şeylerdir, karaktersizlik ve şerefsizliktir. Gel gelelim toplu ortamdan
ayrıldıktan sonra lanet ettiğimiz, kötülemekten bıkıp usanmadığımız bu
davranışlarla yaşamaktan asla hicap duymayız, gocunmayız. İşte insanın
düşüşüdür bu! Ve burada insanları tefrik etmek kabil değildir. Çünkü her
zümreden çıkmaktadır bu tür dördüncü sınıf yaratıklar. Zira hiç beklemediğiniz
insan yüzlülerin bile bu davranışlarla uyum sağladıklarına şahit olabilirsiniz
ve olmaktasınız maatteessüf. Maalesef insan haysiyetini kaybetmiştir! Çünkü
insanın vicdanı çürümüştür!
Demek ki, fertler olarak bizlerde bir sorun var. Bunu
kabul edelim. Bilakis hatamızı kabul etmedikçe düzeltmemiz kabil değildir. Bize
dikte edilen benliğimizi değiştirmemiz ve hakiki benliğimize dönmemiz gibi bir
sorumluluğumuz, ödevimiz var. Çünkü gerçekten hakikattan kopmuşuz, böyle olunca
da vicdanlarımız çürümüş, çürük vicdanlarla da hakikatli davranışlar
sergilemiyoruz. Böylece tüm toplumu peyderpey çürütüyoruz. Bizi kimse de
değiştirmeyecek, biz bizi değiştireceğiz ki, toplum mekanizmasının işleyişi de
değişsin. Biz değişelim ve toplum değişsin, toplum değişsin ki bizi pozitif
anlamda değiştirsin ve yeni nesiller bu mekanizmadan bozuk çıkmasın. Ayarlarımız
bozuk ve isticalen gerçek ayarlarımıza geri dönmemiz iktiza ediyor.
Sorunlardan kaçarak ve hatalarımızı görmezden gelerek
hiçbir halt yapamayız ve müptezel bir şekilde yaşarız. Ama bu meyanda
haysiyetsizce, bu toplum niye böyle diye de sormaktan hiç hicap duymayız.
Samimi, dürüst, ciddi ve namuslu olmak zorundayız.
Bendeniz
""Dünyada ne adamlar var, yüzü insan, içi
odun.""
Mustafa
Kutlu
NOT:
Detaya, ince ve derin noktalara temas etmeyi seviyorum. Napayım? Alışkanlık!
Buralarda da din, dil, milliyet, sınıf, ideoloji farkı aramıyorum. Hayatı
müşahede ettiğinizde bir havastan beyefendi çıkarken, bir avamdan odun
çıkabiliyor. Bir dinliden odun çıkarken, bir dinsizden beyefendi çıkabiliyor.
Bir gayr-ı Türk'ten beyefendi çıkarken, bir Türk'ten odun çıkabiliyor. Bir
ideolojiden odun çıkarken, bir diğer ideolojiden beyefendi çıkabiliyor. Tabi
tam tersi durumda geçerlidir elbette. Burada becerdiğimiz tek şey, sahip
olduklarımızı iyi kirletiyoruz. Beceremediğimiz tek şey ise, çok basit olduğu
halde insan olmayı becerememek. Basit bir makamla adam olmaya çalışmak ne
demektir? Yığınla zavallı var böyle. Kendini sahip olduğun dünyalıklarla kabul
ettirmeye tevessül etmek ama dünyalığın yoksa kimsenin kabul etmediğini bilmek
ne büyük bir acıdır. O zaman yüreğinle ortaya çıkacaksın, sahip olduklarınla
değil. Dünya da ne acınası insan yüzlü mahluklar var be. Yüzüne tükürmeye bile
değmeyecek mahluklar. Gerçek sevgi, özgürlükten sonra gelen sevgidir!
Bendeniz
‘’’’Bir kitap raflarda durur ve onu belli kimseler okur.
Ama -gerçek- bir Müslüman kendini herkese okutan mütecessim bir kitaptır.’’’’
Hasan
el-Bennâ
‘’’’Normal insan kurgudur.’’’’
Michel
Foucault
NOT:
Normal insan, hayatın sıradanlığı içinde sıradanlaşmış insandır. Haddizatında
bu hayata alıştırılmıştır. Sürekli kafa sallar. Hesapsız, sorgusuz tabi olur.
Filhakika köle gibi yaşar. Sorusu yoktur. Sorgulamaz. Üstelik sorgulayan onun
için tehlikelidir. İtaat ettiklerine, herkes itaat etsin ister. Kendisi köle
olduğu için, herkesinde köle olmasını arzular. Asla aklını kullanmaz. Her şeyi
bildiğini düşünür. Dünyalıklarla insandır o, yoksa insan olamayacağını düşünür.
İçinde volkanlar taşısa da, dünyalık menfaatleri o volkanın patlamasını
engeller. Çıkarcıdır, dalkavuktur, el etek öpmekten dudakları yıpranıktır.
Yalnız kalmaktan korkar. Kalabalığa sığınmayı tercih eder. Sürekli korkularla
yaşar. Bir kerede olsa cesur olmayı deneyemez. Efendilerini layüsel görür.
Kapısında kulluk yaptığı efendiler, onun yegâne sığınağıdır. Vs. Vs. Vs.
Filhakika normal insan tamamen basit bir kurgudan ibarettir.
Bendeniz
''"Ahlâkîlik özgürlükten ayrılamaz. Ancak hür fiil
ahlâkî fiildir. İnsanların baskıya alınarak ahlaka yönlendirilmesi, aslında
ahlak görünümlü ahlaksızlıktır.''"
Aliya
İzzetbegoviç
""Yaprak ağaçtan düşünce, rüzgârın oyuncağı
olur.""
Cemil
Meriç
""İnsanların çoğunluğu bir şeyden hoşlanıyor ya
da hoşlandığına inandırılıyor diye, benim de o şeyden hoşlanıyor taklidi yapmam
için dünyada hiçbir neden yok.""
Jack
London
""Dünyayı yitirmiş olan kendi dünyasını kazanır.""
Friedrich
Nietzsche
""Hiçbir kötülük kötülükten söz etmekle son
bulamamıştır.""
Theodor
Adorno
""Ellerini kana bulamamış ve masum insanlara
karşı suç işlememiş hiç kimsenin herhangi bir şeyden korkmasına gerek
yoktur.""
Aliya
İzzetbegoviç