Başlarken, hepinizi yürekten saygılarımla selâmlıyorum.
***
“Beş Büyükler” başlığını görünce şaşırdınız mı?
Üç büyükleri biliyoruz da, diğer ikisi de kim mi, diyorsunuz?
Bilindiği gibi 30 yıl kadar önce en büyüklere Trabzonspor katıldı. Uzun yıllar şampiyonluğu kimseye kaptırmadı. O senelerde onun adı “baş edilemez”di. Sonradan sendeledi. Fakat bu sene, yine iyi gidiyor.
En büyüklere geçen yıl Sivasspor da katıldı. Her ne kadar “yiğidolar” şampiyon olamadılarsa da, geçen yıl, Süperlig’de en büyüklere kök söktürdüğü gibi, uzun bir süre de liderlik koltuğunda oturmuştu.
***
Şampiyon kulüpler, UEFA ve Türkiye ligleri başladığından beri “Beş Büyükler”in hemen hepsinde birden form düşüklüğü, istikrarsızlık ve başarısızlık müşahede ettik.
Özellikle Avrupa maçlarında döküldüler.
Trabzon, zaten Avrupa’daki kupalara katılma hakkını bu sene hiç kazanamamıştı. Sivasspor ve Beşiktaş ilk turlarda elendiler.
Tabii bir de Kayserispor vardı, Avrupa kupalarına katılan. Şimdi ligde 7’nci sırada. Umarız, daha büyük başarılarla ligin en büykleri arasına girer.
Galatasaray ve Fenerbahçe yollarına devam ediyorlar ama aldıkları kötü sonuçlar, insana, istikbal için ümit vermiyor. İnşallah biz yanılırız, rakiplerine karşı bol gollü galibiyetler alırlar da taraftarın ve milletin yüzünü güldürürler.
***
Avrupa’daki maçlarında diğerlerine göre nispeten başarılı sayılan ve yollarına devam eden Fenerbahçe ve Galatasaray Türkiye liginde dökülüyorlar.
Galatasaray 6’ncı, Fenerbahçe ise 8’nci sıradalar.
Bu sıralamadan daha önemlisi, şimdiye kadar oynadıkları futboldaki kalitenin hiçbirimizi tatmin etmemesi.
Gerçi Fenerbahçe, son maçında eski Fenerbahçe’yi hatırlattı. Taraftara iyimserlik aşıladı. Beklentimiz, bu oyununu devam ettirmesi!
***
Kazım Hayal Kırıklığı Yarattı
Özellikle Millî maçlarda ve Fenerbahçe’nin oynadığı uluslar arası karşılaşmalarda göz dolduran, çok kritik maçların kazanılmasında büyük katkı sağlayan Kazım’ın arka arkaya öfkeli çıkışlar yapması hepimizde hayal kırıklığı yarattı. Seyirciden de tepki aldı.
Bol bol sarı kart gördü, sonrasında kırmızı kart aldı. Şimdi, kendisine canını acıtacak cezalar verilecek.
Yaşadıklarının ve alacağı cezaların genç yeteneğin aklını başına getireceğini tahmin ediyorum.
Bununla birlikte, çok büyük bir istikbal vaat eden bu muazzam yeteneğe yardımcı olunup, kazanılması taraftarıyım.
Cezalardan sonra zaman tanınmalı, fırsat verilmeli, “hoşgörü” gösterilmeli ve “ahlâklı” ve centilmen bir sporcu olarak uzun yıllar Türk futboluna hizmet etmesi sağlanmalı.
***
İstikrar
F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım, kulüp dergisinin kasım ayı sayısında “İstikrar, rakiplerimizle aramızdaki en büyük farktır” başlığıyla yer alan yazısında, camiaya umut dolu mesajlar vermiş.
İyi ki istikrarlı bir camia ve istikrarlı bir Fenerbahçe futbol takımı var!
Bir de istikrarlı olmasaydı, acaba nasıl olurdu?
Aziz Bey’in “istikrar” derken, kulüp başkanlığına demir atmasını kastediyor olmasın!
***************************
SADECE SEYİRCİ Mİ OLMALIYIZ?
Başta futbol, sporun pek çok türünü seyretmek insana büyük bir haz veriyor. Takım tutmak, onun başarılarıyla sevinmek, başarısızlıklarıyla üzülmek hayatı daha anlamlı yapıyor. Millî takımın başarılarıyla gururumuzun okşanması, onlarla coşmak muhteşem bir duygu!
O kadar ki, futbola hiç ilgi göstermeyen vatandaşlarımız bile, 2008
Avrupa Futbol Kupası’nda Millî takımın aldığı başarılar karşısında alâkasız
kalamadı. En azından çeyrek final maçlarından itibaren ekran başına
kilitlendiler.
Bunlar çok hoş da, ben her insan hayatının her evresinde spor yapmalı, yapabilir, diyorum.
Futbol spor olduğu gibi; koşu, hatta yürüyüş de bir spordur.
Spor yaparken, bizim birisini geçmemiz, rekorlar kırmamız gerekmiyor.
Daha sağlıklı bir ömür, daha kaliteli ve derin bir uyku, daha uzun ve kaliteli bir cinsel hayat, kendi kendimizle ve çevremizle daha ahenkli bir ilişki, daha sağlam bir kafa ve vücut ve en önemlisi ruh sağlığımız için daha hareketli olmamız lâzım.
***
Sporun Çocuklara Faydaları
Yapılan araştırmalar sporun, çocuk ve gençlerde mutluluğu artırdığını, öfkeyi kontrol edebilmeyi sağladığını, saldırganlığı frenlemeye yardımcı olduğunu gösteriyor.
Spor yapan çocukların daha geniş sosyal ilişkileri olduğu ve yaşıtları ile daha iyi arkadaşlıklar kurduğu gözlemleniyor.
Çukurova Üniversitesi Mediko Sosyal Birimi Psikiyatri Uzmanı Sabri Yurdakul, sporun
faydaları hakkında şunları söyledi: "Spor
yapan çocuklar, enerjilerini sporla boşalttıkları için dersin başına
oturduklarında daha verimli çalışır ve boşa vakit geçirmezler. Yaşıtlarına göre
daha az hastalıklara yakalanır ayrıca, daha çabuk iyileşir. Takım ruhuna sahip
oldukları için de yalnızlık hissetmez ve kendilerini dinleyecek bol zamanları
kalır. Gençlik döneminde de bu çağın dinamizmini sporla değerlendirdikleri için
alkol ve sigaradan uzak kalırlar. Gençliğin aşırı heyecanını spora aktarmak,
olaylara yaklaşımlarda daha serinkanlı olmayı sağlar. Aynı zamanda gençler için
çok gerekli olan kendine güven duygusu ve ifade yeteneği artar. Yediklerine,
içtiklerine ve uykularına dikkat ettikleri için de iyi beslenir."
***
Aslında yukarıda, çocuklar için sayılan faydaların çoğu yetişkinler için de geçerli. Fakat sporun, yetişkinler için daha fazla yararları da söz konusu…
İnşallah, o yararları da bir başka yazımızda konuşacağız.