Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Yorum yapmıyorum. Görüş bildirmiyorum. Akademik yayınlara girmiş bir tespitten bahsediyorum. Birlikte okuyalım:
“Ülke içindeki kutuplaşma, ülke içindeki güçlerin hepsini hükûmette toplamayı öngörür. Bu, devletin gücünden toplumun gücüne kadar her alanı kapsar. Ülke içi kutuplaşma yüksek olduğunda, hükûmetin geniş bir alanda hareket edebilme yetisi olduğundan, dışarıdaki çıkarları kendi istediği şekilde yönetebilir. Böylece hükûmetin ülkeler arasında kendi çıkarlarının artması, ülke içindeki kutuplaşmanın artması ile doğru orantılıdır.” (AÜ, Dış Politika Analizi, S. 101)
Demek ki neymiş, kutuplaşma, ülke içindeki bütün güçleri hükûmette toplamayı öngörüyormuş!
Demek ki “kutuplaşma” yanlış politikalar sonucu ortaya çıkan bir olgu değil, bizzat, iktidarlar tarafından bilinçli bir şekilde uygulanan bir politikaymış!
Nihayet, demek ki hiç kuşkusuz, kutuplaşmamın tek kazananı varmış: Hükûmet edenler!
O vakit, muhalefetin atacağı ilk adım, kutuplaşmadan kaçınmak!
Tabii muhalefet derken, sadece partileri, parti üyelerini kastetmiyorum. Bilhassa sade vatandaşları kastediyorum. Sosyal medya kullanıcılarını kastediyorum. Bütün söylemlerde, bütün paylaşımlarda kutuplaşma yaratabilecek, hatta tartışmaları alevlendirebilecek söylem ve paylaşımlardan kaçınmak gerekir.
Bu, elbette gerçekleri söylemeyelim anlamına gelmiyor. Gerçekler her zaman dile getirilecektir. Lâkin usuletle ve suhuletle!
Yeni Asya'dan...
Haddizatında, 16 Nisan Halk Oylaması öncesinde “kutuplaş-ma-ma” stratejisi başarıyla uygulandı. Çok çok çok sert geçmesi beklenen kampanya dönemi birkaç kısmî gerginliğin dışında, son derece uygar, akılcı, yapıcı ve olgun geçti.
“Hayır”ların başarısının merkezinde de bu akılcılığın olduğunu görmek lâzım!
Türkiye’de kutuplaşmanın arttığı 2007’den beri dikkatimi çeken bişey var: İktidar yanlılarıyla bulunduğumuz ortamlarda, hemen hemen bütün tartışmaları iktidar yanlıları başlatıyor.
Çoğu zaman, tartışma, fikirlerimizin ortaya konması cazip geliyor ve münakaşaya dalıyoruz.
Sonuçta, gerildikçe geriliyoruz. Hiçbir şey kazanmıyoruz.
Bunu son 1-2 yılda anladık. Artık çevremdeki muhalifler iktidar yanlılarıyla tartışmaktan kaçındıklarını, çünkü kırıcı olunduğunu söylüyorlar.
Aynı evde farklı düşüncelerde olan kardeşler, yakın akrabalar, ana-kızlar, baba-oğullar var. Siyaset için kardeşlerimizle, yakınlarımızla, arkadaşlarımızla kötü olmak akıl dışı bişey! Siyasetçiler gidecek, biz, biz-bize kalacağız. Yakınlarımızla siyaset değil, tatlı tatlı ortak değerlerimizi konuşmalı, sohbet etmeli… Gerginleşmemeli, gülüp-eğlenmeliyiz.
Kutuplaşma kutuplara… Neşe-i muhabbet hanelere!
x x x
Günün çizgisi, Twitter’dan…
Mersin Büyükşehir Belediyesi'nden sonra,Adana Büyükşehir Belediyesi'de
şehirdeki Arapça tabelaları sökme kararı aldı. Güzel şeyler oluyor.