İNSAN, GERÇEKTEN SAHTEKÂRDIR...

Özgür DENİZ - 10.05.2017

Böyle bir dünyada kimse düzelmez. Ki, düzelmekte istemez. Çünkü kimse, kimsenin yanlışını söyleyemez ve kendi yanlışının söylenmesini de istemez. Eğer düzelmek ve düzeltmek niyetimiz varsa, işte er meydanı! Ama ne gezer. Bizler, lafla gemi yürütmeye çalışan sahtekârlarız, cambazlarız. İnsan olamayıp ama bundan güya utanıp, insan gibi görünmeye çalışan zavallı yaratıklarız. Eğer bu yalansa, buyuralım yalanlayalım. Herkes, herkesin karşısına dikilsin ve edep ve nezaket çerçevesinde kalarak, sen şunu yanlış yapıyorsun ve doğrusu şudur desin. Kolay mı? Değil. Çünkü kaldıramaz kimse bunu. Kaldırabilmemiz için, ilk önce insan olmamız gerekiyor. Oysa kaldırmamız gerekir, eğer yüksek ahlaktan ve insanlık onurundan behremiz varsa, insansak. Buyuralım bize yanlışımızı söyleyen insana, herhangi bir maddi manevi gücümüzü kullanıp zarar vermeyelim. Yapabilecek yüreğimiz, şerefimiz, ahlakımız, adalet duygumuz var mı bunun için, yetecek derecede? Bunu yapmayız ama cambazlığını yaparız ve her doğru her yerde söylenmez deriz ve bu burada kalmaz, artık hiçbir doğru hiçbir yerde söylenemez olur.

 

Peki, doğru, nerede, ne zaman, nasıl, niçin ve kime söylenir ahmak? Benim insan olmamın anlamı ne o zaman? Benim vazifem ne? Ama dost dostun aynasıdır, dostun hatasını düzeltmek içinizdir, yalan söylemek en büyük günahtır, yani lafa gelince insanlaşıveririz. Eylemlerimizde ise, insanlık bize sonsuz uzaktır. Kimsenin karşına geçip, hatasını, haysiyet ve erdem çizgisinde kalarak söyleyemeyiz, kimse de bizim hatamızı söyleyemez. Çünkü karşımızdaki kişiye hatasını söyleyince, bize yönelecek haksızlıktan çekiniriz. Bir kişiye hatası söylendiğinde, eğer yapabiliyorsa, kendisine hatasını söyleyen kişinin hakkını gasp etmeyecek, hatasını söyleyeni onurlu olgunlukla karşılayacak kaç kişi vardır şu alemde, kaç kişi çıkar? Maalesef birinin yüzüne yanlışını ve gerçeği söylediğiniz de, şayet gücü kifayet ederse, sizi mahveder. Kim, böyle bir şey olmaz diyebilir ve kim yer bunu? Yazık! İnsanız diye yaşıyoruz şu dünyada. İnsan olmaktan utanıyorum!

 

Bir de şöyle bir durum var; yanlışını zamanında yüzüne söyleyemediğiniz insanın yüzüne zamanı geldiğinde yanlışını söylediğinizde, niye o zaman değilde şimdi der. Ve ne garip ki, bunu herkes der ve üstelik ciddi ciddi söylenir bu. Behey zavallı ve zavallılar! O zaman, zamanında söyletebilecek kadar yüce bir ruhun olacaktı, insan olacaktın ve yanlışını söyleyebilecek kadar hür hissedecekti kendini, yanlışını yüzüne söyleyecek olan insan. Cahiliz, dar kafalıyız ve sekteriz maatteessüf. Çünkü bu dünyada herkes çıkarı için yaşıyor ve çıkarını korumak kavgası veriyor, kimsenin derdi hakikat değil. Kimsenin niyeti düzelmek ve düzeltmek değil. Hakikatsiz bir dünyada hakikati haykırmak maalesef namümkündür. Hakikat, hep mahzun ve mahkûmdur insanın yüreğinde!

 

 

SÖZLER:

 

""İnsanlık onuruna layık yaşayan, insanlık onuruna sahip çıkan, insanlık onuru çizgisinin ne üstünde ne altında olmayıp tam üstünde durmak için direnen tüm insanlık abidelerini saygıyla selamlıyorum ve manevi şahsiyetlerinin huzurunda saygıyla eğiliyorum.""

 

Bendeniz

 

""Allah yaratır, Tanrıcıklar sahiplenir. Dünya denilen sahne böyle garip bir yer. Hep böyledir zaten. Övgü yaratana aittir ama sahiplenenler onu bile gasp ederler. Sahiplenenler, yaratanların görünmez olmasını isterler ve yaratanları daima küçümserler. Zira kendilerinin anlamsız kalacaklarından korkarlar.""

 

Bendeniz

 

"Kalpleri mü'min, fakat kafaları kâfir olanlar; kalpleri kâfir, fakat kafaları mümin olanlardan daha duyarlıdırlar insanlık mücadelesinde.""

 

Ali Şeriati

 

NOT: Hissetmek olgusu ve bu olgunun olaylaşması da tam da burayla ilintilidir işte, üstad Ali Şeriati olayın bamteline dokunmuş. Zira kafa değil kalp hisseder ve hisseden kalp, insanlaştırır.

 

Bendeniz

 

""Bırak hakikat incitsin seni, bir yalan avutacağına.""

 

Kemal Sayar

 

""Hayatı güç toplama yarışına çevirmeyenler. Ağır ve düşünceli yürüyenler. Yalnız Allah'ın önünde eğilenler. Bir gülü koklamasını bilenler. Ne mutlu onlara!""

 

Kemal Sayar

 

‘’’’Herkes neyi düzelteceğini, neyin düzeltilmesi gerektiğini biliyor ama bu düzelecekler, düzeltilecekler arasında kendisi yok.’’’’

 

İsmet Özel

 

NOT: Üstad İsmet Özel sonsuz doğru söylemiş. Sadece hayatı biraz ince bakışlarla müşahede altına alın fark edeceksiniz. Herkes konuşur, herkes bir şey söyler, herkes her şeyi bozuk görür ve düzeltir ama sadece kendisi kalır. Böyle sayamayacağım kadar tip biliyorum hayatta. Hep düzeltmekle meşguller. Ama kendileri hala düzelmeyi bekliyor. Çünkü kendilerine hiç bakmıyorlar. Kendilerinin düzgün olduklarını sanıyorlar. Çünkü kendilerinde ki bozukluğu görmüyorlar. Belki görebilecek kapasiteleri yok ya da belki bir kez baksalar kendilerine görecekler bozukluğu. İşte hiçbir şey bu yüzden düzelmez, düzelmeyecek hayatta ve bademada yeknesak bir hayata mahkûm olacak insan. Cahil, alık, bön, sekter, dar kafalı, nankör ve zalim olunca böyle oluyor. Hakikat acıdır!

 

Bendeniz

 

""Eğer hakikati arıyorsanız, hayatınız asla eskisi gibi olmayacaktır""

 

IAN DALLAS

 

""Zenci Bilal'in kalbinin fethi; Endülüs kıyılarının fethiyle yanyana düşünülemeyecek kadar büyüktür.""

 

Ali Şeriati

 

""Beni anlamanız için sizi terk etmem mi lâzım?""

 

Cemil Meriç

 

""Biliyorum kuralları bozduğumu

Yerimi uysal birine bırakmalıyım!""

 

Attila İlhan

 

"’’Çok yazık, Rıza Nur'un erdem yoksunu anılarıyla biçimlenen İslamcılık şu zavallı şu düşük "apışarası tarihçiliği"nden bir türlü kurtulamadı."’’

 

Dücane Cündioğlu

Tarih: 10.05.2017 Okunma: 827

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?