Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Yerkürenin ısınmasına en fazla sebep olan, dünyayı en fazla kirleten ülkenin, Amerika Birleşik Devletleri’nin Paris İklim Değişikliği Antlaşması’ndan çekilmesinin başka bir anlamı yok.
ABD başkanı Trump, tek başına aldığı bir kararla İklim Değişikliği Antlaşması’ndan ayrılacağını açıkladı. Karar o kadar sakat ki danışmanlığını yapan kızı ve damadı bile ona karşı çıkıyor. Küresel eklim değişikliğinin, havanın-suyun-toprağın kirlendiğinin kesin olduğunu onlar bile kabul ediyorlar. (BBC Türkçe 02 Haziran 2017)
Haddizatında, yerkürenin ateşinin çıktığının hiç tartışılacak yanı yok. Bunu en iyi bilen kurum kim biliyor musunuz: NASA
NASA kim?
Amerika’nın Uzay Araştırmaları Merkezi!
Bu kurum, sadece Amerika’daki değil dünyanın her yerindeki “iklim değişikliği” etkilerini 10 yıllar öncden bildiriyor. Meselâ, 1990’larda, “böyle giderse, 2030’larda Konya ovası çöl olacak” dedi… Daha 30’lara varmadan, bugünlerde gidin bakın bakalım Konya ovası ne durumda? Tuz Gölü ne durumda? On yıllar önceden Konya’da ne olacağını gören NASA, ABD’de ve dünyada ne olacağını bilmez mi? Bunlar Başkan’ın masasına konmamış olabilir mi? Mutlaka konmuştur ama Başkan görmek istediğini görüyor, istemediğini görmüyor.
Küresel Isınma o kadar açık bir gerçek ve durum o kadar ciddi ki konu bilimsel ve akademik yayınlara girmiş ve üniversitelerde ders olarak okutulma zorunluluğu duyulmuş!
Elimde Anadolu Üniversitesi’nin Kültür Tarihi ders kitabı var. Onun 247’nci sayfasında yazılanları birlikte okuyalım:
“İleri sanayileşme, ileri teknoloji, tüketim ekonomileri, enerji politikaları ve stratejileri dünyanın doğal yapısını değiştirmeye başlamıştır. Çevre, hava, su kirliliğinin artması, ozon tabakasının delinmesi, atıkların neredeyse çözülemez bir soruna dönüşmesi gezegenimizin doğal yapısını değiştirmiştir. Küresel ısınma ve buna bağlı olarak eriyen buzullar, iklim değişiklikleri, büyük fırtınalar ve tusunamiler artık gezegenimizi tehdit eder duruma gelmiştir. Atmosfere salınan gazların yarattığı sera etkisiyle oluşan ısı artışı olarak bilinen küresel ısınmanın gitgide insan yaşamını daha olumsuz etkileyeceği bilinmektedir. Örneğin dünyanın bazı bölgelerinde kasırgalar, seller ve taşkınlar yaşanırken, bazı bölgelerde kuraklık ve çölleşme meydana gelmekte; kışlar sıcak geçmekte, ilkbahar erken, sonbahar geç gelmekte bu da doğadaki bitkilerin ve canlıların yapılarını ve verimliliğini doğrudan etkilemektedir. Bu değişikliğe uyum sağlayamayan bitki ve hayvan türleri yok olmaktadır. Bilim insanlarının tespitlerine göre, Kuzey Yarım Kürede 1960’dan bu yana kar yağışında %10 azalma olmuş; 20. yy. boyunca denizlerin su seviyesinde 10 ile 25 cm arasında yükselme meydana gelmiştir. Yine 1960’dan bu yana sıcaklığın ortalama 0,5 ile 0,8 derece arasında artış gösterdiği ve önlem alınmadığı takdirde yaşadığımız yüzyılın sonunda 2 dereceyi bulacağı belirtilmektedir. Bütün bunlar doğanın dengesini bozduğu gibi, doğrudan veya dolaylı olarak insan hayatını tehdit etmektedir. İnsanlarda yeni hastalıklar oluşmaktadır.”
Trump’a ve iklim değişikliğine inanmayanlara bir kere daha duyurulur!
x x x
Günün çizgisi, Bilgi Uzmanı’ndan…