İnsan, niteliğini kendi
belirler ve belirlemelidir. Bu bir fıtri haktır ve hiçbir kimse tarafından,
hiçbir sebeple baskılanamaz, gasp edilemez. Bunu yapmıyorsa da, hiçbir
sonuçtan, tek bir kimseyi suçlayamaz. İnsan, kendisini, ahmaklık derekesine
düşüremez. Aklı ve duygusu olan insan, cehalet kılıfına sarılıp sorumluluğunu
anlamsızlaştıramaz ve başına gelen şeyler yönünden kendisini suçsuz olarak
gösteremez. Kendisini, hayatı, kitabı, tabiatı okuyamayan insan zaten yaşamasın
daha iyi. Okuyorsa da anlamalı ve sebep-sonuç bağlantısını analiz
edebilmelidir. Hülasa; insanın kader çizgisinde, nitelik, sonsuz öneme haizdir.
Temayüz etmiş bir şahsiyet ancak bu yolla tebeyyün eder. Nitelik yani öz! Çünkü
insan ancak bu şekilde insan olarak ve kendisi olarak belirir evrende.
Niteliğini belirlemekte, kafasında ki bağımsız akıl ve kalbinde ki özgün
duygular aracılığıyla olur. İnsan, benzerlerinden ancak niteliği sayesinde
ayrılır. Yoksa sayısal bir ifadeden ibaret kalır ve nicelik ayırıcı değildir,
bilakis yutucudur ve benzeştiricidir. Benzeşmekte, farklılığın celladıdır.
Sayılardan sayılmak, insanın sıradanlaşmasıdır. Eğer insan, nitelikli olarak
değilde nicelik olarak ortaya çıkarsa, ölü bir insan olarak var olur yani yok
hükmünde olur. Misal; izinsiz söz dinleyemez, dinlediği sözü anlayamaz, anlasa
da ifade edemez, hür iradesi ile eyleme yönelemez, hatta gülemez, muhalefet
hakkını kullanamaz, yol haritasını çizemez, kendi yolunda yürüyemez, bir tercih
yapabilecek cesareti gösteremez, ve hatta kendini bile seçemez ve hatta ve
hatta kaderine hükmedemez yani niteliği hep başkalarınca belirlenir ama
belirlenen o nitelikle kendini kaybeder ve hayat sahasında kendisi olarak var
olamaz. Gövdesiyle var olsa da ruhuyla başkasıdır o. İnsan, niteliğini muhakkak
kendisi belirlemelidir, ki varoluşunun mutlak sigortası da budur, bilakis
varoluşu muhaldir. Son tahlilde; eğer ki, bir millet, bir devlet, bir teşkilat,
herhangi bir toplumsal mekanizma ve hatta bir fabrika bile, nitelikli
insanlardan mahrumsa, istiklalinin ve istikbalinin olması muhal ender muhaldir.
SÖZLER:
‘’’’Beni düşmanımın kötülüğü
değil, dostumun sinsiliği korkutur.’’’’
Hz. Hamza
""Ne olmak ve
nasıl biri olmak istediğinizi bilmezseniz, ne yapmanız ve nasıl yapmanız
gerektiğini asla bilemezsiniz.""
Bendeniz
‘’’’Hayat ne kadar garip!
Gelen gidiyor, doğan ölüyor. Vedalar, vedalar, vedalar! Derin iç geçirmeler,
ince sızılar, kapanmayan yaralar, ağır gelen acılar. Bir nefes, bir ses, bir
soluk kalıyor geriye ve bir ifade. Neyin kaldığı, nasıl kaldığı önemli oluyor
sadece, gerisi boş. Ne bırakıyorsun geride, giderken, işte bu bir anlam ifade
ediyor yoksa her şey anlamsızlaşıyor. Çünkü çırılçıplak gidiyorsun. Böyle bir
dünyada birbirini yemek, birbirine kin duymak, birbirinden kaçmak ne kadar
basit geliyor. Keşke sevebilsek birbirimizi, keşke içimiz dışımız bir olsa,
yaşamakta bu değil midir aslında? Olduğun gibi yaşamazsan, nasıl dersin; ben
yaşadım diye? Kendi istediğin gibi değilde, başkalarına göre yaşarsan, böyle
yaşamak, yaşamak mıdır ki? Ahhh be hayat! Ahhh be insan!’’’’
Bendeniz
""Gün içinde bir
günahsızın canı alınmışsa, gün batımında darağacında sallanan canı çıkmış bir
iti görmek isterim. Benim inandığım adalet budur! Toplum ekonomisindeki
payımdan bir kuruş bile, masum ve günahsız canlara kıyan itlere haramdır, kimse
de böyle bir hakka sahip değildir. Besleyeceğine gebert gitsin kuduz
iti.""
Bendeniz
“"-Sevdiğiniz şeylerden
infak etmeden iman etmiş olmazsınız.- Yani imana gel ki iyi insan olasın
denmiyor. Tam tersine; iyi insan ol ki iman etmiş olasın.""
Aliya İzzetbegoviç
NOT: Üzerinde gerçekten
çok ince ve derin düşünülmesi gereken bir durum değil mi? Peki buradan çıkış
yaparak bir sorgulama yapsak ne olur? Ki sadece bu değil ki, bu şekilde ifade
edilen ne çok Kutsal Yasa var. Misal; birbirinizi sevmedikçe iman etmiş
olmazsınız gibi. Bilmiyorsanız bir şey denilmez elbette. Belki de tehlike
arzediyordur nefsimiz için ve unutuveriyoruzdur. Yani "insan olmak"
büyük mesele, en büyük adım, en büyük iş. İnsan olmadan hiçbir şey olmuyor
demek ki. İman bile büyük insanlıkla birlikte oluyor. Demek ki insanlığa
mugayir hareket edip bir de imandan söz etmek, abesle iştigal gibi bir şey
oluyor. İyi insansan imanın oluyor, imanın varsa iyi insan olmak zorundasın.
Aslında burada derin bir samimiyet gizli. Çünkü imanında samimi isen insanlık
dışı yaşayamazsın. İnsanlık dışında yaşıyorsan imandan söz etmen pekte mümkün
değil. İkisi birbiriyle ilerliyor. Üzerine sayfalarca yazılacak derin bir
mesele aslında mezkur mesele. Hayatın her noktasında, yönünde, boyutunda bu ölçüye
dikkat etmeli ve bu sorgulamayı yapmalıyız. İddia ispatı iktiza eder!
Bendeniz
""Dünyadaki en
kolay şey, bir insanın davranışlarının, hissedilmesi güç bir şekilde kabalığa,
bayağılığa, adiliğe kaymasıdır. Fakat eğer siz zamanınızı israf etmezseniz ve
dikkatinizin düşüncesiz bir şekilde bu tür konulara kaymaması konusunda kararlı
davranırsanız, böyle bir şey olmayacaktır.""
Epiktetos
NOT: İletişim yönündeki
en büyük sıkıntıların başında geliyor bu durum maalesef. Çünkü hareketlerimizin
farkında olmadığımız için ölçüp biçemiyoruz ve otokontrol mekanizmamızda
çalışmıyor zira kahir ekseriyetle, binaenaleyh gayet insani davranış
sergilediğimizi düşünüyoruz ama öyle olmadığını fark edemiyoruz. Ya da kabalık,
bayağılık ruhumuza sinmiş oluyor ve artık normal karşılıyoruz. Çok ince, derin
ve büyük bir meseledir bu. Kalitemizi ve karakterimizi de belirginleştiren bir
meseledir. İnsanca yaşamak, büyük dikkat ve ciddi özen ister.
Bendeniz