NİTELİKLİ İNSAN...

Özgür DENİZ - 14.06.2017

İnsan, niteliğini kendi belirler ve belirlemelidir. Bu bir fıtri haktır ve hiçbir kimse tarafından, hiçbir sebeple baskılanamaz, gasp edilemez. Bunu yapmıyorsa da, hiçbir sonuçtan, tek bir kimseyi suçlayamaz. İnsan, kendisini, ahmaklık derekesine düşüremez. Aklı ve duygusu olan insan, cehalet kılıfına sarılıp sorumluluğunu anlamsızlaştıramaz ve başına gelen şeyler yönünden kendisini suçsuz olarak gösteremez. Kendisini, hayatı, kitabı, tabiatı okuyamayan insan zaten yaşamasın daha iyi. Okuyorsa da anlamalı ve sebep-sonuç bağlantısını analiz edebilmelidir. Hülasa; insanın kader çizgisinde, nitelik, sonsuz öneme haizdir. Temayüz etmiş bir şahsiyet ancak bu yolla tebeyyün eder. Nitelik yani öz! Çünkü insan ancak bu şekilde insan olarak ve kendisi olarak belirir evrende. Niteliğini belirlemekte, kafasında ki bağımsız akıl ve kalbinde ki özgün duygular aracılığıyla olur. İnsan, benzerlerinden ancak niteliği sayesinde ayrılır. Yoksa sayısal bir ifadeden ibaret kalır ve nicelik ayırıcı değildir, bilakis yutucudur ve benzeştiricidir. Benzeşmekte, farklılığın celladıdır. Sayılardan sayılmak, insanın sıradanlaşmasıdır. Eğer insan, nitelikli olarak değilde nicelik olarak ortaya çıkarsa, ölü bir insan olarak var olur yani yok hükmünde olur. Misal; izinsiz söz dinleyemez, dinlediği sözü anlayamaz, anlasa da ifade edemez, hür iradesi ile eyleme yönelemez, hatta gülemez, muhalefet hakkını kullanamaz, yol haritasını çizemez, kendi yolunda yürüyemez, bir tercih yapabilecek cesareti gösteremez, ve hatta kendini bile seçemez ve hatta ve hatta kaderine hükmedemez yani niteliği hep başkalarınca belirlenir ama belirlenen o nitelikle kendini kaybeder ve hayat sahasında kendisi olarak var olamaz. Gövdesiyle var olsa da ruhuyla başkasıdır o. İnsan, niteliğini muhakkak kendisi belirlemelidir, ki varoluşunun mutlak sigortası da budur, bilakis varoluşu muhaldir. Son tahlilde; eğer ki, bir millet, bir devlet, bir teşkilat, herhangi bir toplumsal mekanizma ve hatta bir fabrika bile, nitelikli insanlardan mahrumsa, istiklalinin ve istikbalinin olması muhal ender muhaldir.

 

SÖZLER:

 

‘’’’Beni düşmanımın kötülüğü değil, dostumun sinsiliği korkutur.’’’’

 

Hz. Hamza

 

""Ne olmak ve nasıl biri olmak istediğinizi bilmezseniz, ne yapmanız ve nasıl yapmanız gerektiğini asla bilemezsiniz.""

 

Bendeniz

 

‘’’’Hayat ne kadar garip! Gelen gidiyor, doğan ölüyor. Vedalar, vedalar, vedalar! Derin iç geçirmeler, ince sızılar, kapanmayan yaralar, ağır gelen acılar. Bir nefes, bir ses, bir soluk kalıyor geriye ve bir ifade. Neyin kaldığı, nasıl kaldığı önemli oluyor sadece, gerisi boş. Ne bırakıyorsun geride, giderken, işte bu bir anlam ifade ediyor yoksa her şey anlamsızlaşıyor. Çünkü çırılçıplak gidiyorsun. Böyle bir dünyada birbirini yemek, birbirine kin duymak, birbirinden kaçmak ne kadar basit geliyor. Keşke sevebilsek birbirimizi, keşke içimiz dışımız bir olsa, yaşamakta bu değil midir aslında? Olduğun gibi yaşamazsan, nasıl dersin; ben yaşadım diye? Kendi istediğin gibi değilde, başkalarına göre yaşarsan, böyle yaşamak, yaşamak mıdır ki? Ahhh be hayat! Ahhh be insan!’’’’

 

Bendeniz

 

""Gün içinde bir günahsızın canı alınmışsa, gün batımında darağacında sallanan canı çıkmış bir iti görmek isterim. Benim inandığım adalet budur! Toplum ekonomisindeki payımdan bir kuruş bile, masum ve günahsız canlara kıyan itlere haramdır, kimse de böyle bir hakka sahip değildir. Besleyeceğine gebert gitsin kuduz iti.""

 

Bendeniz

 

“"-Sevdiğiniz şeylerden infak etmeden iman etmiş olmazsınız.- Yani imana gel ki iyi insan olasın denmiyor. Tam tersine; iyi insan ol ki iman etmiş olasın.""

 

Aliya İzzetbegoviç

 

NOT: Üzerinde gerçekten çok ince ve derin düşünülmesi gereken bir durum değil mi? Peki buradan çıkış yaparak bir sorgulama yapsak ne olur? Ki sadece bu değil ki, bu şekilde ifade edilen ne çok Kutsal Yasa var. Misal; birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız gibi. Bilmiyorsanız bir şey denilmez elbette. Belki de tehlike arzediyordur nefsimiz için ve unutuveriyoruzdur. Yani "insan olmak" büyük mesele, en büyük adım, en büyük iş. İnsan olmadan hiçbir şey olmuyor demek ki. İman bile büyük insanlıkla birlikte oluyor. Demek ki insanlığa mugayir hareket edip bir de imandan söz etmek, abesle iştigal gibi bir şey oluyor. İyi insansan imanın oluyor, imanın varsa iyi insan olmak zorundasın. Aslında burada derin bir samimiyet gizli. Çünkü imanında samimi isen insanlık dışı yaşayamazsın. İnsanlık dışında yaşıyorsan imandan söz etmen pekte mümkün değil. İkisi birbiriyle ilerliyor. Üzerine sayfalarca yazılacak derin bir mesele aslında mezkur mesele. Hayatın her noktasında, yönünde, boyutunda bu ölçüye dikkat etmeli ve bu sorgulamayı yapmalıyız. İddia ispatı iktiza eder!

 

Bendeniz

 

""Dünyadaki en kolay şey, bir insanın davranışlarının, hissedilmesi güç bir şekilde kabalığa, bayağılığa, adiliğe kaymasıdır. Fakat eğer siz zamanınızı israf etmezseniz ve dikkatinizin düşüncesiz bir şekilde bu tür konulara kaymaması konusunda kararlı davranırsanız, böyle bir şey olmayacaktır.""

 

Epiktetos

 

NOT: İletişim yönündeki en büyük sıkıntıların başında geliyor bu durum maalesef. Çünkü hareketlerimizin farkında olmadığımız için ölçüp biçemiyoruz ve otokontrol mekanizmamızda çalışmıyor zira kahir ekseriyetle, binaenaleyh gayet insani davranış sergilediğimizi düşünüyoruz ama öyle olmadığını fark edemiyoruz. Ya da kabalık, bayağılık ruhumuza sinmiş oluyor ve artık normal karşılıyoruz. Çok ince, derin ve büyük bir meseledir bu. Kalitemizi ve karakterimizi de belirginleştiren bir meseledir. İnsanca yaşamak, büyük dikkat ve ciddi özen ister.

 

Bendeniz 

Tarih: 14.06.2017 Okunma: 735

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?