DOST VE AHLAK...

Özgür DENİZ - 18.07.2017

Dostlarım! Yine bir olguyu ve olayı dip derinliklerine kadar tetkik ve tahlil etmek ve sarahate kavuşturmak iktiza ediyor. Zira bu mevzu çok aşikar olmasa da derin ve önemli bir mevzudur, hayatidir. Toplu yaşamda ilişki ve iletişim bağlamında sonsuz büyük yeri vardır. İlk evvelinde şunu ifade edelim. Şimdi, insan olarak mevcuduz değil mi? Elbette her insan suretinde görüneni insan saymıyorum. Zira böyle bir bakış, insana hem hakaret hem de ihanet olur ve bendeniz bunu yapamam. Çünkü insan; kafasıyla ve kalbiyle insandır, gövdesiyle değil. Bilakis tüm canlılar aynı olurdu. Buraya kadar galiba doğru. Çendan bendeniz böyle düşünüyorum. Yanlışlanabildiği takdirde kalben eyvallah ederim.

 

Geçelim ve sadede gelelim! Olayı tüm insanları kapsayacak şekilde ele alıyorum, özelleştirme yok, özelmiş gibi gelse de inanın öyle değil. Binaenaleyh inanmıyorum diyenler alınmasınlar ve farklı telakki etmesinler. İnanıyorum diyenlerde münhasıran kendi üzerlerine alınmasınlar. Geçelim! İnsanın yaratan ile ilişkisi iman boyutundadır, elbette amelde devreye girer. Bu düşünce sezgisel olarak dünyama doğan bir düşünce idi ama daha sonra saygıdeğer bir üstat olan Profesör Doktor İlhami Güler üstaddan da okuyunca ve daha teferruatlı okuyunca düşüncemi saygıyla karşıladım ve daha bir ikna oldum. Velakin bendeniz burada indi mülahazalarımı serdedeceğim.

 

İnsanın insan ile ilişkisi ise amel boyutludur. Dünya denilen maddi bir zeminde yaşıyoruz. Doğru mu? İnsan olarak kaotik bir mahiyeti haiziz. Doğru mu? Muhtelif duygu ve düşüncelerle örülmüşüz ya da sonradan edindiğimiz şeyler var. Doğru mu? Hırs, arzu, zevk, konfor vb. duygu ve düşüncelerle bezenmişiz, olumlu ya da olumsuz. Doğru mu? Bu durum insanın seciyesi muktezasıncadır. Maddi ve manevi kanatlıyız. Yeryüzüne bağımlıyız ama gökyüzüne uzanabiliyoruz. Ekiyor, biçiyor, yiyor, içiyoruz ama ruhumuzdan ve sonsuzluktan ilham alarak büyük eserler ihdas ediyoruz. Doğru mu? Nefsimiz var eyvallah ama nefsimizi murakabe edecek bir aklımız, kalbimiz ve irademiz de var ve bunu muhakkak olarak duyumsuyoruz. Doğru mu? Yani ne meleğiz, ne de şeytan, insanız. Ortadayız. Doğru mu? Mutlak günahkarda, mutlak günahsızda değiliz, olamayız da. Doğru mu? Ama bu durum, bizim hayvanca yaşamamızı makul gösterecek bir bahane olarak öne sürülemez. Ki insanlığımız da tam da burada tezahür edecektir, etmelidir. İşte herkesi insandan saymıyorum dediğim nokta da tam da burasıdır. Doğru mu? Haksız ve yanlış olduğumu düşünmüyorum.

 

Dostlarım! Karşımızdaki insanın imana ermesi, iman sahibi isek bizi memnun edebilir, bir kardeşimiz olduğu için. Doğru mu? Ama onun imanı, onun günahlarını örtmez. İman sahibiyim diye, ahlaksızlık yaptığı halde, herkes beni sevmek ve imansız olanlara tercih etmek zorunda gibi bir düşünceye sahip olamaz ve kendini burada haklı çıkaramaz o kişi. Çünkü kişiler arasında ki ilişki amel boyutludur. Doğru mu? Bendeniz, bir kişi eğer ahlaksız ise, eğer zalim ise, eğer müfteri ise, eğer hain ise, o kişinin imanı var diye, onu bu özelliklere sahip olan birine tercih etmem, edersem o kişinin haysiyetini çiğnerim. Doğru mu? Madem iman sahibi olduğun iddiasındasın o zaman amelini de imanınla mütenasip hale sokacaksın, ikisi arasında bir insicam bulunacak. Yoksa haddini bileceksin. İman sahibi olabilirsin, eyvallah, iman sahibi isem bir kardeşim oldu derim ama gerisi Allah ile senin arandadır ve şayet yukarıdaki ahlaksızlıklara sahip isen, dağlar, denizler kadar iman sahibi olsan da zerre umurumda olmaz, beni ırgalamaz ve sen, bendenizin yanında ahlaksız, güvenilmez, haysiyetsiz biri olarak bilinirsin. Keza, iman sahibi olmasa bile mezkur özellikleri haiz birine asla tercih edilemezsin.

 

Şimdi, bu topraklarda, ideolojik temelde genelleme yaparsak, hazzetmem böylesi bir genel tanımlamadan haddizatında ama olay açıkça anlaşılsın diye bunu yapmaya mecburum. İslamcı, Milliyetçi, Solcu fraksiyonlar var değil mi? Doğru mu? Aynı topraklarda, aynı yerin üstünde, aynı göğün altında, kardeşçe yaşayıp gidiyoruz genel bir bakış açısıyla bakarsak. Şimdi ilişkilerimiz ve iletişimlerimiz amel-eylem-pratik boyutundadır değil mi? Doğru mu? İmanı yüreklerimize bırakalım bir dakika. Şahsen bendeniz bu franksiyonların müntesiplerinin hiçbirinin imanına-düşüncesine-teorisine bakmam direkt olarak. Kesinlikle toplu yaşam alanında ki tavır ve davranışlarına bakarım. Kimse de bu konuda bir şey diyemez, dese de haklı çıkamaz. Doğru mu? Eğer Solcu birisi iletişimlerinde ve ilişkilerinde güven veren biri ise, ahlakilik temelinde hareket ediyorsa; ilişkilerinde ve iletişimlerinde güven vermeyen ve ahlakilik temelinde hareket etmeyen bir İslamcı'ya ya da Milliyetçi'ye müreccahtır bendeniz için. Keza İslamcı birisi aynı güzel özellikleri haiz ise, aynı güzel özellikleri haiz olmayan Solcu'ya ve Milliyetçi'ye müreccahtır. Hakeza Milliyetçi birisi aynı güzel özelliklileri haiz ise, aynı güzel özellikleri haiz olmayan İslamcı'ya ve Solcu'ya müreccahtır. Bendeniz olaya bu bağlamda bakıyorum. Benim toplum yaşamında önceliğim ameldir-eylemdir-pratiktir. Bana iftira atan bir kişiyi imanı var diye, iftira atmayı alçaklık telakki eden ve iman sahibi olmayan birine tercih edecek kadar aptal ve ahmak değilim. Tercih edecek varsa buyursun! Madem iman sahibisin, alçakça ve aşağılıkça amelinle-eyleminle-pratiğinle o imanını lekeleme o zaman ve insan ol. İmanının hesabını Allah'a vereceksin, ben seninle amel boyutunda ilişki ve iletişim kurarım. Olay budur! Gerisi masaldır, laf-ı güzaftır, ona da benim karnım toktur.

 

""O kadar cahilsiniz ki; dininiz var diye ahlaka ihtiyacınız kalmadığını sanıyorsunuz.""

 

Nicola Tesla

 

SÖZLER:

 

""Gün değil, hafta değil, ay değil

Beş sene, on sene sonra gelsen de

Bu canım durdukça tende

İyi bil

Beklediğim sensin...""

 

Abdurrahim Karakoç

 

""Cehaletleri yüzünden zincire vurulmuş olanların, neyin esaret olduğuna dair bir fikirleri yoktur.""

 

İsmet ÖZEL

 

""Bütün bir ömür dövülen kalp, en büyük ve cesur önderdir.""

 

Nurettin Topçu

 

""Hayatta üç şeyi iyi düşün; kırmadan önce bir kalbi, çarpmadan önce bir kapıyı, konuşmanı bitirmeden önce son sözünü.""

 

Konfüçyüs

 

""İnsanın bu dünyada yalnızlık ve bayağılıktan birini seçmekten başka şansı yoktur.""

 

Arthur Schopenhauer

 

""Cehalet korkuya, korku nefrete, nefret şiddete götürür. Denklem budur.""

 

İbn Rüşd

 

""Size asla intikam peşinden koşun demiyorum ama yapılanları asla unutmayın.""

 

Aliya İzzetbegoviç

 

""Haberleri günlük basından takip ediyorsunuz. Oysa bu basın, gerçeği arayanlar için yeryüzünde bakılacak en son yerdir.""

 

Emma Goldman

 

""Sen hakikati ararken, kalbin neyi özlemekteydi? Efendini!""

 

Max Stirner

 

‘’’’Okuyan insanı sevmezler. Okuyan insan dışlanır bu ülkede. Okuyan insan aykırıdır, hani marjinaldir üstelik, aşırı dozda delidir. Bu yüzden sevilmez, oturup iki çift lafta edilmez. Sıradan muhabbetlere de gelemez zaten bu tipler. Biliyorum sıkılırlar. Buna rağmen çılgınca benzetilmeye çalışırlar bir şeylere. Yontulmaya. Baktılar olmuyor ya sıkarak öldürürler bir köşe başında, ya da itilirler dışına her şeyin.’’’’

 

Mustafa Büyüksoy

 

‘’’’Yalnızca insanlar ölür, diğerleri telef olur.’’’’

 

Heidegger

 

‘’’’Ve gece yarısından sonra başlar, tehlikeli hakikatlerin baş döndürücü sarhoşluğu.’’’’

 

Emil Ciaron

 

"’’Hata işlemek ve bunu düzeltmek için çaba harcamaktan kaçınmak, asıl yanlış davranış budur. Yanlış bir iş yapmışsan, onu düzeltmekten hiçbir zaman utanmamalısın."’’

 

Elias Canetti

 

"’’Hayat nedir? Acılar vadisi. Dünya nedir? Hissiz insan kalabalığı."’’

 

Gogol

 

‘’“Gerçek şu ki, tarifsiz yalnızlıklar içinde yaşayıp gidiyoruz, özellikle de en derin ve en önemli konularda.”’’

 

Rilke

Tarih: 18.07.2017 Okunma: 845

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?