Dostlarım! Yine bir olguyu ve olayı dip derinliklerine
kadar tetkik ve tahlil etmek ve sarahate kavuşturmak iktiza ediyor. Zira bu
mevzu çok aşikar olmasa da derin ve önemli bir mevzudur, hayatidir. Toplu
yaşamda ilişki ve iletişim bağlamında sonsuz büyük yeri vardır. İlk evvelinde
şunu ifade edelim. Şimdi, insan olarak mevcuduz değil mi? Elbette her insan
suretinde görüneni insan saymıyorum. Zira böyle bir bakış, insana hem hakaret
hem de ihanet olur ve bendeniz bunu yapamam. Çünkü insan; kafasıyla ve kalbiyle
insandır, gövdesiyle değil. Bilakis tüm canlılar aynı olurdu. Buraya kadar
galiba doğru. Çendan bendeniz böyle düşünüyorum. Yanlışlanabildiği takdirde
kalben eyvallah ederim.
Geçelim ve sadede gelelim! Olayı tüm insanları kapsayacak
şekilde ele alıyorum, özelleştirme yok, özelmiş gibi gelse de inanın öyle
değil. Binaenaleyh inanmıyorum diyenler alınmasınlar ve farklı telakki
etmesinler. İnanıyorum diyenlerde münhasıran kendi üzerlerine alınmasınlar.
Geçelim! İnsanın yaratan ile ilişkisi iman boyutundadır, elbette amelde devreye
girer. Bu düşünce sezgisel olarak dünyama doğan bir düşünce idi ama daha sonra
saygıdeğer bir üstat olan Profesör Doktor İlhami Güler üstaddan da okuyunca ve
daha teferruatlı okuyunca düşüncemi saygıyla karşıladım ve daha bir ikna oldum.
Velakin bendeniz burada indi mülahazalarımı serdedeceğim.
İnsanın insan ile ilişkisi ise amel boyutludur. Dünya
denilen maddi bir zeminde yaşıyoruz. Doğru mu? İnsan olarak kaotik bir mahiyeti
haiziz. Doğru mu? Muhtelif duygu ve düşüncelerle örülmüşüz ya da sonradan
edindiğimiz şeyler var. Doğru mu? Hırs, arzu, zevk, konfor vb. duygu ve
düşüncelerle bezenmişiz, olumlu ya da olumsuz. Doğru mu? Bu durum insanın
seciyesi muktezasıncadır. Maddi ve manevi kanatlıyız. Yeryüzüne bağımlıyız ama
gökyüzüne uzanabiliyoruz. Ekiyor, biçiyor, yiyor, içiyoruz ama ruhumuzdan ve
sonsuzluktan ilham alarak büyük eserler ihdas ediyoruz. Doğru mu? Nefsimiz var
eyvallah ama nefsimizi murakabe edecek bir aklımız, kalbimiz ve irademiz de var
ve bunu muhakkak olarak duyumsuyoruz. Doğru mu? Yani ne meleğiz, ne de şeytan,
insanız. Ortadayız. Doğru mu? Mutlak günahkarda, mutlak günahsızda değiliz,
olamayız da. Doğru mu? Ama bu durum, bizim hayvanca yaşamamızı makul gösterecek
bir bahane olarak öne sürülemez. Ki insanlığımız da tam da burada tezahür
edecektir, etmelidir. İşte herkesi insandan saymıyorum dediğim nokta da tam da
burasıdır. Doğru mu? Haksız ve yanlış olduğumu düşünmüyorum.
Dostlarım! Karşımızdaki insanın imana ermesi, iman sahibi
isek bizi memnun edebilir, bir kardeşimiz olduğu için. Doğru mu? Ama onun
imanı, onun günahlarını örtmez. İman sahibiyim diye, ahlaksızlık yaptığı halde,
herkes beni sevmek ve imansız olanlara tercih etmek zorunda gibi bir düşünceye
sahip olamaz ve kendini burada haklı çıkaramaz o kişi. Çünkü kişiler arasında
ki ilişki amel boyutludur. Doğru mu? Bendeniz, bir kişi eğer ahlaksız ise, eğer
zalim ise, eğer müfteri ise, eğer hain ise, o kişinin imanı var diye, onu bu
özelliklere sahip olan birine tercih etmem, edersem o kişinin haysiyetini çiğnerim.
Doğru mu? Madem iman sahibi olduğun iddiasındasın o zaman amelini de imanınla
mütenasip hale sokacaksın, ikisi arasında bir insicam bulunacak. Yoksa haddini
bileceksin. İman sahibi olabilirsin, eyvallah, iman sahibi isem bir kardeşim
oldu derim ama gerisi Allah ile senin arandadır ve şayet yukarıdaki
ahlaksızlıklara sahip isen, dağlar, denizler kadar iman sahibi olsan da zerre
umurumda olmaz, beni ırgalamaz ve sen, bendenizin yanında ahlaksız, güvenilmez,
haysiyetsiz biri olarak bilinirsin. Keza, iman sahibi olmasa bile mezkur
özellikleri haiz birine asla tercih edilemezsin.
Şimdi, bu topraklarda, ideolojik temelde genelleme
yaparsak, hazzetmem böylesi bir genel tanımlamadan haddizatında ama olay açıkça
anlaşılsın diye bunu yapmaya mecburum. İslamcı, Milliyetçi, Solcu fraksiyonlar
var değil mi? Doğru mu? Aynı topraklarda, aynı yerin üstünde, aynı göğün
altında, kardeşçe yaşayıp gidiyoruz genel bir bakış açısıyla bakarsak. Şimdi
ilişkilerimiz ve iletişimlerimiz amel-eylem-pratik boyutundadır değil mi? Doğru
mu? İmanı yüreklerimize bırakalım bir dakika. Şahsen bendeniz bu
franksiyonların müntesiplerinin hiçbirinin imanına-düşüncesine-teorisine bakmam
direkt olarak. Kesinlikle toplu yaşam alanında ki tavır ve davranışlarına
bakarım. Kimse de bu konuda bir şey diyemez, dese de haklı çıkamaz. Doğru mu?
Eğer Solcu birisi iletişimlerinde ve ilişkilerinde güven veren biri ise,
ahlakilik temelinde hareket ediyorsa; ilişkilerinde ve iletişimlerinde güven
vermeyen ve ahlakilik temelinde hareket etmeyen bir İslamcı'ya ya da
Milliyetçi'ye müreccahtır bendeniz için. Keza İslamcı birisi aynı güzel
özellikleri haiz ise, aynı güzel özellikleri haiz olmayan Solcu'ya ve
Milliyetçi'ye müreccahtır. Hakeza Milliyetçi birisi aynı güzel özelliklileri
haiz ise, aynı güzel özellikleri haiz olmayan İslamcı'ya ve Solcu'ya
müreccahtır. Bendeniz olaya bu bağlamda bakıyorum. Benim toplum yaşamında
önceliğim ameldir-eylemdir-pratiktir. Bana iftira atan bir kişiyi imanı var
diye, iftira atmayı alçaklık telakki eden ve iman sahibi olmayan birine tercih
edecek kadar aptal ve ahmak değilim. Tercih edecek varsa buyursun! Madem iman
sahibisin, alçakça ve aşağılıkça amelinle-eyleminle-pratiğinle o imanını
lekeleme o zaman ve insan ol. İmanının hesabını Allah'a vereceksin, ben seninle
amel boyutunda ilişki ve iletişim kurarım. Olay budur! Gerisi masaldır, laf-ı
güzaftır, ona da benim karnım toktur.
""O kadar cahilsiniz ki; dininiz var diye
ahlaka ihtiyacınız kalmadığını sanıyorsunuz.""
Nicola
Tesla
SÖZLER:
""Gün değil, hafta değil, ay değil
Beş sene, on sene sonra gelsen de
Bu canım durdukça tende
İyi bil
Beklediğim sensin...""
Abdurrahim
Karakoç
""Cehaletleri yüzünden zincire vurulmuş
olanların, neyin esaret olduğuna dair bir fikirleri yoktur.""
İsmet
ÖZEL
""Bütün bir ömür dövülen kalp, en büyük ve
cesur önderdir.""
Nurettin
Topçu
""Hayatta üç şeyi iyi düşün; kırmadan önce bir
kalbi, çarpmadan önce bir kapıyı, konuşmanı bitirmeden önce son
sözünü.""
Konfüçyüs
""İnsanın bu dünyada yalnızlık ve bayağılıktan
birini seçmekten başka şansı yoktur.""
Arthur
Schopenhauer
""Cehalet korkuya, korku nefrete, nefret
şiddete götürür. Denklem budur.""
İbn
Rüşd
""Size asla intikam peşinden koşun demiyorum
ama yapılanları asla unutmayın.""
Aliya
İzzetbegoviç
""Haberleri günlük basından takip ediyorsunuz.
Oysa bu basın, gerçeği arayanlar için yeryüzünde bakılacak en son
yerdir.""
Emma
Goldman
""Sen hakikati ararken, kalbin neyi
özlemekteydi? Efendini!""
Max
Stirner
‘’’’Okuyan insanı sevmezler. Okuyan insan dışlanır bu
ülkede. Okuyan insan aykırıdır, hani marjinaldir üstelik, aşırı dozda delidir.
Bu yüzden sevilmez, oturup iki çift lafta edilmez. Sıradan muhabbetlere de
gelemez zaten bu tipler. Biliyorum sıkılırlar. Buna rağmen çılgınca
benzetilmeye çalışırlar bir şeylere. Yontulmaya. Baktılar olmuyor ya sıkarak
öldürürler bir köşe başında, ya da itilirler dışına her şeyin.’’’’
Mustafa
Büyüksoy
‘’’’Yalnızca insanlar ölür, diğerleri telef olur.’’’’
Heidegger
‘’’’Ve gece yarısından sonra başlar, tehlikeli
hakikatlerin baş döndürücü sarhoşluğu.’’’’
Emil
Ciaron
"’’Hata işlemek ve bunu düzeltmek için çaba
harcamaktan kaçınmak, asıl yanlış davranış budur. Yanlış bir iş yapmışsan, onu
düzeltmekten hiçbir zaman utanmamalısın."’’
Elias
Canetti
"’’Hayat nedir? Acılar vadisi. Dünya nedir? Hissiz
insan kalabalığı."’’
Gogol
‘’“Gerçek şu ki, tarifsiz yalnızlıklar içinde yaşayıp
gidiyoruz, özellikle de en derin ve en önemli konularda.”’’
Rilke