Gerçek... Nedir gerçek?
Gerçek diye bir şey var mı? Gerçek... Gerçekten garip! Gerçekten garip ne demek
şimdi? Kullanmış olmak için mi kullanıyoruz bunu? Yoksa bir şeyin, ne ise
odurluğu mudur? Ama burada bir şeyin ne ise odurluğunun ortaya çıkması
gerekmektedir gibi bir durum oluşmuyor mu? Demek ki olması gereken gibi değil
ama olduğu bir durum da var ve olduğu durumdan farklı bir durumda görünüyor.
Yani olmadığı gibi yansıyor. Ve olduğu durum onun gerçeği, olduğu durumun
değişerek bize yansıması yalanı oluyor. Neyse geçelim! Yoksa artık alışkanlık
edindiğimiz, dilimize pelesenk ettiğimiz için gerçek mi diyoruz öyle dememiz
gereken şeylere? Bakıyoruz, görüyoruz, algılıyoruz, duyumsuyoruz ve ondan sonra
işte bu gerçek diyoruz. Böyle mi? Mesela; insan gerçek mi? O zaman niye gerçek
insan mı diye soruyoruz? Ha işte demek giz burada. Çözülüyor mu yoksa olay? Bir
şeyin olması gerektiği gibi olması durumuna gerçek diyoruz galiba. Gerçek
mevhumu, değişebilen, dönüşebilen, bozulabilen, farklı yansıtılabilen şeyler
yüzünden üretilmiş gibi. Hani; bu işin gerçeği öyle değil şöyle denir ya!
Mesela; bir bitki için, bir hayvan için, bunların gerçeği şudur diyen biri var
mı? Ama bu insanın gerçeği şudur diyen çok kişi var. Ya da şu olay gerçekte böyle
değil diyen. Demek ki, yalan olabilen şeyler için kullandığımız bir şey gerçek
dediğimiz şey. Öyleyse bir düşünmeyi, araştırmayı önkoşul kılıyor gerçek
dediğimiz şey. Çünkü ortaya çıkan bir şey. Öylece ortada duran bir şey değil.
Gizli bir şey yani. Bir şeyin ortaya çıkması için de bir şeylerin olması
gerekiyor. Düşünmek, sormak, sorgulamak, tetkik, tahkik, tahlil etmek
gerekiyor. Çünkü gerçek dediğimiz şey her ne ise ancak bu süreçleri takip
ettikten sonra tezahür ediyor. Yoksa ona ulaşmak zor oluyor. Ona ulaşmayınca da
yanlış biliyorsun, yalan yaşıyorsun. Bu da istediğin hayat olmuyor yahut
hayatın kendisi olmuyor. Bu da yaşamdan soğumayı ve kopuşu doğuruyor sanki.
Demek ki gerçek bir yerde bize bağlı. Yani gerçeğe ulaşmak! Olduğunu
varsaydığımız ama olduğu gibi varolmayan gerçeğe... Onu bize söyleyen ya da
söyleyecek kimse yok gibi bu düzlemde düşündüğümüz zaman. Çünkü gerçeğin
tehlikeli olduğu gibi bir durum ortaya çıkıyor bu durumda. Demek ki gerçek
bilinirse, hayat ancak o zaman gerçekten hayat oluyor. Eğer gerçek diye bir şey
varsa; bir insan olarak biz, onu iki kişiye söyleyebiliriz: kendimize ve
karşımızdakine. Kendimize söylerken yanımızda sadece kendimiz varızdır,
karşımızdakine söylerken de hem biz, hem o, hem de başkaları vardır. Kendimize
söylerken ki durumumuz kuvvetle muhtemel karakterimiz, karşımızdakine söylerken
ki durumumuz ise kuvvetle muhtemel dürüstlüğümüz ile ilgili ipuçları verir.
Eğer kendimizle başbaşa kaldığımız da işte gerçek budur diyebiliyorsak cesurca,
demek ki karakterimiz sağlamdır. Eğer karşımızda biri varsa ve onunla bir
olgu-olay hakkında konuşuyorsak ve olanı olduğu gibi ifade edebilecek kadar
cesursak ya da en azından olanı değiştirerek yansıtmaya yeltenecek kadar ucuz
değilsek dürüst bir insanızdır. Aslında zaten dürüstsek, karakterimiz
sağlamdır; karakterimiz sağlamsa da dürüstüzdür. Bu durumlarda garip ama
mevzumuz değil şimdilik.
Gerçek Korkunç!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
SÖZLER:
‘’’’Birgün sana konuşacağım
yavrum!
Şimdi konuşsana!
Şimdi konuşmam gerek
yavrum!’’’’
Bendeniz
""Samimiyet; tüm
eylemlerimizi onurlu ve güzel kılar.""
Halil Cibran
""Dupduru bakan ve
dürüst konuşan herkesi seviyorum.""
Nietzsche
‘’’’Ruhum çürüdü. Ruhlar
çürüyor. Ey insan neyin davasını güdüyorsun? Hissediyor musun? Düşünüyor musun?
Anlıyor musun? Ne kazanıyorsun? Kaybettiğin nedir? Ruhun, sızlayacak kadar diri
mi?’’’’
Bendeniz
""Kendiniz olun.
Dünya, özgün olana hayran olur.""
Ingrid Bergman
""Felsefe, insanın
kendini aptallaştırmasına izin vermemek için vardır.""
Max Horkheimer
""Her şeyi anlıyorum. Hiçbir şeyi anlatamıyorum. Ve bu
beni öldürecek.""
Dostoyevski
""Kafası açılan
her insanın bir beyni olması ne tuhaf rastlantı.""
Wittgenstein
""Zeki insanlarda,
genellikle kitlelerin inandığı her şeye inanmama eğilimi vardır.""
Charles Bukowski
""Uyuyunca
geçmiyor, uyanın konuşmamız gerek!""
Nietzsche
""İnsan bir yıl
boyunca yalnızlığa çekilirse gevezeliği unutur, konuşmayı öğrenir.""
Nietzsche
""Güneşin doğuşuna
hiç şahit olmayanlar, batışını "romantizm" sanırlar.""
Nietzsche
""Modern çağın
insanı! Gerçi çok şey kazandın ama her şeyi yitirme tehlikesi içindesin. Bütün
evreni ele geçirme sevinci içindesin ama kendi kendini yitirmek
üzeresin.""
Jean Paul Sartre
""Varolmanın
farkında olan insan için sakin olmak olanaksızdır, o zorunlu olarak mutsuz bir
varlıktır.""
Heidegger
""Sende biraz şiir
yoksa, hiçbir yerde şiir bulamazsın.""
Joseph Joubert
‘’’’Merhamet; saçlarını
ıslatan sessiz bir yağmurdu...’’’’
Sezai Karakoç
‘’’’Keşke insanlar güzelliğe
düşkün oldukları kadar, dürüstlüğe de düşkün olsalardı.’’’’
Konfüçyüs
‘’’’Bin doğru yapsan da bir
yanlışını konuşur tanıdığın insanlar.’’’’
Sadi Şirazi
‘’’’Büyük insanların iki
kalbi vardır; biri acı çeker, diğeri ümit eder.’’’’
Halil Cibran
‘’’’Konuşmaya değer
insanlarla konuşmazsan, insanları yitirirsin. Konuşmaya değmez insanlarla
konuşursan, kelimeleri yitirirsin. Sen öyle bir insan ol ki; ne insanları yitir
ne de kelimeleri.’’’’
Konfüçyüs