GERÇEK ÜZERİNE...

Özgür DENİZ - 30.07.2017

Gerçek... Nedir gerçek? Gerçek diye bir şey var mı? Gerçek... Gerçekten garip! Gerçekten garip ne demek şimdi? Kullanmış olmak için mi kullanıyoruz bunu? Yoksa bir şeyin, ne ise odurluğu mudur? Ama burada bir şeyin ne ise odurluğunun ortaya çıkması gerekmektedir gibi bir durum oluşmuyor mu? Demek ki olması gereken gibi değil ama olduğu bir durum da var ve olduğu durumdan farklı bir durumda görünüyor. Yani olmadığı gibi yansıyor. Ve olduğu durum onun gerçeği, olduğu durumun değişerek bize yansıması yalanı oluyor. Neyse geçelim! Yoksa artık alışkanlık edindiğimiz, dilimize pelesenk ettiğimiz için gerçek mi diyoruz öyle dememiz gereken şeylere? Bakıyoruz, görüyoruz, algılıyoruz, duyumsuyoruz ve ondan sonra işte bu gerçek diyoruz. Böyle mi? Mesela; insan gerçek mi? O zaman niye gerçek insan mı diye soruyoruz? Ha işte demek giz burada. Çözülüyor mu yoksa olay? Bir şeyin olması gerektiği gibi olması durumuna gerçek diyoruz galiba. Gerçek mevhumu, değişebilen, dönüşebilen, bozulabilen, farklı yansıtılabilen şeyler yüzünden üretilmiş gibi. Hani; bu işin gerçeği öyle değil şöyle denir ya! Mesela; bir bitki için, bir hayvan için, bunların gerçeği şudur diyen biri var mı? Ama bu insanın gerçeği şudur diyen çok kişi var. Ya da şu olay gerçekte böyle değil diyen. Demek ki, yalan olabilen şeyler için kullandığımız bir şey gerçek dediğimiz şey. Öyleyse bir düşünmeyi, araştırmayı önkoşul kılıyor gerçek dediğimiz şey. Çünkü ortaya çıkan bir şey. Öylece ortada duran bir şey değil. Gizli bir şey yani. Bir şeyin ortaya çıkması için de bir şeylerin olması gerekiyor. Düşünmek, sormak, sorgulamak, tetkik, tahkik, tahlil etmek gerekiyor. Çünkü gerçek dediğimiz şey her ne ise ancak bu süreçleri takip ettikten sonra tezahür ediyor. Yoksa ona ulaşmak zor oluyor. Ona ulaşmayınca da yanlış biliyorsun, yalan yaşıyorsun. Bu da istediğin hayat olmuyor yahut hayatın kendisi olmuyor. Bu da yaşamdan soğumayı ve kopuşu doğuruyor sanki. Demek ki gerçek bir yerde bize bağlı. Yani gerçeğe ulaşmak! Olduğunu varsaydığımız ama olduğu gibi varolmayan gerçeğe... Onu bize söyleyen ya da söyleyecek kimse yok gibi bu düzlemde düşündüğümüz zaman. Çünkü gerçeğin tehlikeli olduğu gibi bir durum ortaya çıkıyor bu durumda. Demek ki gerçek bilinirse, hayat ancak o zaman gerçekten hayat oluyor. Eğer gerçek diye bir şey varsa; bir insan olarak biz, onu iki kişiye söyleyebiliriz: kendimize ve karşımızdakine. Kendimize söylerken yanımızda sadece kendimiz varızdır, karşımızdakine söylerken de hem biz, hem o, hem de başkaları vardır. Kendimize söylerken ki durumumuz kuvvetle muhtemel karakterimiz, karşımızdakine söylerken ki durumumuz ise kuvvetle muhtemel dürüstlüğümüz ile ilgili ipuçları verir. Eğer kendimizle başbaşa kaldığımız da işte gerçek budur diyebiliyorsak cesurca, demek ki karakterimiz sağlamdır. Eğer karşımızda biri varsa ve onunla bir olgu-olay hakkında konuşuyorsak ve olanı olduğu gibi ifade edebilecek kadar cesursak ya da en azından olanı değiştirerek yansıtmaya yeltenecek kadar ucuz değilsek dürüst bir insanızdır. Aslında zaten dürüstsek, karakterimiz sağlamdır; karakterimiz sağlamsa da dürüstüzdür. Bu durumlarda garip ama mevzumuz değil şimdilik.

 

Gerçek Korkunç!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!


SÖZLER:

 

‘’’’Birgün sana konuşacağım yavrum!

Şimdi konuşsana!

Şimdi konuşmam gerek yavrum!’’’’

 

Bendeniz

 

""Samimiyet; tüm eylemlerimizi onurlu ve güzel kılar.""

 

Halil Cibran

 

""Dupduru bakan ve dürüst konuşan herkesi seviyorum.""

 

Nietzsche

 

‘’’’Ruhum çürüdü. Ruhlar çürüyor. Ey insan neyin davasını güdüyorsun? Hissediyor musun? Düşünüyor musun? Anlıyor musun? Ne kazanıyorsun? Kaybettiğin nedir? Ruhun, sızlayacak kadar diri mi?’’’’

 

Bendeniz

 

""Kendiniz olun. Dünya, özgün olana hayran olur.""

 

Ingrid Bergman

 

""Felsefe, insanın kendini aptallaştırmasına izin vermemek için vardır.""

 

Max Horkheimer

 

""Her şeyi anlıyorum. Hiçbir şeyi anlatamıyorum. Ve bu beni öldürecek.""

 

Dostoyevski

 

""Kafası açılan her insanın bir beyni olması ne tuhaf rastlantı.""

 

Wittgenstein

 

""Zeki insanlarda, genellikle kitlelerin inandığı her şeye inanmama eğilimi vardır.""

 

Charles Bukowski

 

""Uyuyunca geçmiyor, uyanın konuşmamız gerek!""

 

Nietzsche

 

""İnsan bir yıl boyunca yalnızlığa çekilirse gevezeliği unutur, konuşmayı öğrenir.""

 

Nietzsche

 

""Güneşin doğuşuna hiç şahit olmayanlar, batışını "romantizm" sanırlar.""

 

Nietzsche

 

""Modern çağın insanı! Gerçi çok şey kazandın ama her şeyi yitirme tehlikesi içindesin. Bütün evreni ele geçirme sevinci içindesin ama kendi kendini yitirmek üzeresin.""

 

Jean Paul Sartre

 

""Varolmanın farkında olan insan için sakin olmak olanaksızdır, o zorunlu olarak mutsuz bir varlıktır.""

 

Heidegger

 

""Sende biraz şiir yoksa, hiçbir yerde şiir bulamazsın.""

 

Joseph Joubert

 

‘’’’Merhamet; saçlarını ıslatan sessiz bir yağmurdu...’’’’

 

Sezai Karakoç

 

‘’’’Keşke insanlar güzelliğe düşkün oldukları kadar, dürüstlüğe de düşkün olsalardı.’’’’

 

Konfüçyüs

 

‘’’’Bin doğru yapsan da bir yanlışını konuşur tanıdığın insanlar.’’’’

 

Sadi Şirazi

 

‘’’’Büyük insanların iki kalbi vardır; biri acı çeker, diğeri ümit eder.’’’’

 

Halil Cibran

 

‘’’’Konuşmaya değer insanlarla konuşmazsan, insanları yitirirsin. Konuşmaya değmez insanlarla konuşursan, kelimeleri yitirirsin. Sen öyle bir insan ol ki; ne insanları yitir ne de kelimeleri.’’’’

 

Konfüçyüs

Tarih: 30.07.2017 Okunma: 896

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?