İyi Ki Gençler Yok

İsmail Hakkı CENGİZ - 14.06.2008

            Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.

  

 

          
 

            Yaşadığımız hadiselere geniş ve derin bir görüş açısıyla bakınca, çok boyutlu, ilginç resimler görünüyor.

           

            Resmin ortasında, ülkeyi bölen gayet kalın bir kırmızı çizgi var. Çizginin bir tarafında türban yanlıları, diğer tarafında türban karşıtları…

            Bu çizgi ne kadar kalın olursa olsun SUNİ  bir çizgi ve bölünme suni bir bölünme... Bu yapaylık, şu andaki resme bakarak anlaşılamıyorsa, 30 sene geriye dönüp baktığınız veya 30 sene geriden bugüne baktığınız zaman vaziyet, NET ve temiz bir şekilde gözükür ve anlaşılır.

 

            Otuz yıl önceki Türkiye SAĞ ve SOL olarak ikiye bölünmüştü.

            Sağ’ın kendi içinde Ülkücüler, Akıncılar; Sol’un da kendi içinde Dev-Sol, Dev-Genç, Halkın Yolu gibi farklı guruplar varsa da ortadaki kalın kırmızı çizgi, milleti esasta Sağ ve Sol’a ayırmıştı.

            Her gurup kendisinin karşısında olanı “devlet düşmanı”, “millet düşmanı”, “halk düşmanı”, “satılmış” gibi etiketlerle yaftalıyor ve onları yok edilmesi şart olan hasımları sayıyordu.

            Netekim bazı günler; 20 den fazla öldürme, yüzlerce yaralanma hadisesi meydana geliyordu.

            Durum korkutucuydu.

            En korkuncu ve acısı ise; sahnede gençler vardı ve gençler kelimenin her manasıyla “ziyan” oluyorlardı. Sahneden kaçmak hemen hemen imkânsızdı.

 

            Aradan otuz yıl geçtikten sonra, o korkunç bölünmenin SUNİ olduğu net bir biçimde ortaya çıktı.

            Çünkü o günlerde birbirine diş bileyen guruplar buharlaştı, kişiler kanka oldu.

 

            Bugünkü bölünme ise o günlerdekinden çok daha suni.

            Bugünkü manzarada çok ilginç bir “görünmeyen” var.

            Sahnede gençler yok.

            Bu son derece sevindirici…

            Gençler olmadığı gibi, sahnede halk da yok.

            Yalnız, sahnede olmayan halkta gerginlik var. Çünkü sahnedekiler halkı tahrik ediyor.

 

            Sahnede kimler var?

            Ankara sahnesinde siyasiler ve bürokratlar; İstanbul sahnesinde medya mensupları ve patronlar.

 

            Halkı yönetime karıştırmayan sahnede ve zirvedekiler, bu oynadıkları türban oyununda da halkı alet ve tahrik etmeye kalkmasınlar.

            Önlerine konan kürsülerde atıp tutarak, halk avcılığı yaparak ve ikide bir yüzde 47’den, yüzde 53’ten söz ederek vatandaşı germesinler.

 

            Siyasiler bunları yapsa bile halk gaza gelmemeli. Çünkü bir faydası olmaz. Kendinizi üzer, kendinizi gerer, belki birbirinizi kırarsınız.

            Bu meseleyi sahnedekiler aralarında çözecekler.

            Zaten, sorarım size, halkın gerçek gündemi, asıl derdi türban mı, yoksa eğitim, sağlık, trafik, işsizlik, güvenlik, pahalılık gibi meseleler mi?

            Bunlara ne zaman sıra gelecek?

            *                      *                      *

 

        Azerbaycan Diyarından

 

        Hem Baba, Hem Oğul Olsun

 

        Herkes bu ülkeye getirmek değil,

            Herkes arzusunu almak istiyor…

            Fermanı yerine getirmek değil,

            Ülkeye fermanlar vermek istiyor.

            “Benden akıllısı bulunmaz” diyor.

 

            Kürsü harisleri ne yaman, çoktur,

            Nerde bu vatanı düşünen yürek?

            Milletin adından konuşan çoktur,

            Milletin derdine alışan gerek.

 

            Bizim hakkımızı boğur siyaset,

            Hakk’ı ispat eden şahidimiz yok.

            Sıfıra dönüptür bu başsız millet,

            Sıfırlar önünde vahidimiz yok.

 

            Millet Karabağ’da kırılan zaman,

            Oğul düğününde çalıp oynayan

            Adamdan millete baş olabilmez.

            Bu halkın kendinden ağır yükünü

            Çeken arabaya koşulabilmez.

 

            Halkın yanmasıyla alevlenmeyen,

            Cephede can veren şehit askeri

            Kendine doğmaca evlat sanmayan

            Nasıl olabilir halkın önderi?

 

            Bir oğul gösterin şimdi siz bana

            Millete hem baba, hem oğul olsun.

            Çok gördük halkını kul edenleri,

            Öylesi gelsin ki halka kul olsun.

 

            Varsa öylesini gösterin bana

            Dolaşım başına, dönüm gözüne.

 

                                   Bahtiyar Vahabzade

------------------------------------------------

            Vahidimiz: Birimiz (sayıyla 1)

 

 

            Önceki yazıları görmek için aşağıdaki kutuya tıklayın

Tarih: 14.06.2008 Okunma: 715

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?