İnsanız. Evet bildik!
Bildiğimiz doğru. Doğru mu? Doğru, biliyoruz yani. Şekil itibarıyla insana
benziyoruz kuşkusuz. Şeklimize bakınca biz insanız diyoruz yani zevahirde insan
olduğumuzu biliyoruz. Beynimiz onaylıyor bunu. Bize ulaşan doneler beynimizde
algılandığı an bilme tahakkuk ediyor. Bu her şey için geçerlidir; kimlik, din,
kitap, vatan vs. Ama anlamadık! Çünkü insan gibi yaşamıyoruz. Bilmeyle anlamayı
hep karıştırdık ve karıştırarakta gidiyoruz. Bilmek, direkt olarak beyinde gerçekleşen
mücerret bir edimdir. Anlamakta, beynin ve kalbin birlikte gerçekleştirdikleri
mücerret bir edimdir fakat müşahhas haliyle vücut bulur. Yani anlamak tahakkuk
ettiği an eylem vücut bulur. Beynin bildiğini kalp hissettiği anda anlamak
tahakkuk edecektir. Bizim beynimiz gerekli gereksiz çok şeyle dolu belki ama
kalbimiz maalesef kuru ve boş. İşte sıkıntı burada. Çok konuşup, fazla gürültü
çıkarıp, hiçbir şey yapmamamızın sebebi bu. Misal; "Kul Hakkı" nedir
biliyoruz ama kalbimizde, hakkını yediğimiz insanın ruh boyutunda ki
inleyişlerini, ızdırabını ve çaresizliğini hissetmediğimiz için anlayamıyoruz.
Anlamadığımız içinde başkalarının haklarını yemekte ve midemizi haramla
doldurmakta beis görmüyoruz. Kul Hakkını bilmek değil anlamak, bizi Kul Hakkı yemekten
alıkoyacaktır. Anlamak, bizi, başkalarına zulmetmekten, başkalarının haklarını
umarsızca yemekten, haram yemekten, biriktirip durmaktan, başkalarının
acılarıyla mutlu olmaktan, malayani ile iştigal etmekten ve daha nice şeytani
pislikten alıkoyacaktır. Biliyoruz ve bildiklerimiz beynimizi haybeye
yoruyorlar. Oysa bilinen anlanırsa eyleme dökülerek beyninde dinlenmesini ve
tazelenmesini sağlayacaktır ve bizi ruhen huzura kavuşturacaktır. Bilmek,
hiçbir zaman yüceltilmemiştir ama anlamak, hep yüceltilegelmiştir. Niye? Çünkü
anlamak, eylemin itici gücüdür de ondan. İnsan, anladığı zaman insan olurda
ondan. Münhasıran bilmek, cerbezeye ve nutuk çekmeye yarar. Anladığımız zaman,
bilmek; eylemin kendisi olur. Gerçek insan, anlamakla tezahür eder. Bilmek, çok
farklı bir boyutta da olsa hayvanlarda da vardır, belki insiyaki olarak
benliklerine dercedilmiştir. Ne yapacaklarını, öğrenmeden bilirler. Ama anlamak
hiçbir durumda yoktur. Çünkü anlamak, hissetmenin sonucudur ve hayvanlar
hissetmezler. İnsan niye vahşileşir ve hayvandan daha aşağı derekeye düşer?
Hissiyatını kaybettiği için. Hissiyatını kaybeden insan, insanlığını da
kaybeder. Bilen biri hayvanlaşabilir ama anlayan biri asla insanlık çizgisinin
altına düşmez. Anlamak; çözmektir, kavramaktır, tanımaktır, tanımlayabilmek ve
izah edebilmektir. Anlamak, hakikati keşfetmektir. Yani olguların ve olayların
derinliklerine inebilmektir. Bilmek ise, olgu hakkında münhasıran bilgi sahibi
olmaktır ve bu, fazla bir anlam ifade etmez. Zira herkes bilebilir ama herkes anlayamaz.
Eylem bile, bilmenin değil, anlamanın neticesidir. Zira insan anladığı zaman,
asla yerinde duramaz, rahatsız olur ve harekete geçer ya da hakikati
kabullenir. Zamanımız da müthiş bir anlama sorunu vardır. Ki, haddizatında hep
varolagelmiştir. Her şeyi yüzeysel değerlendiriyoruz, bildiğimiz kadarıyla
konuşuyoruz. Yani bilgimiz bile bilgi değil. Bildiğimiz bir şey de yok
gerçekte. Velakin anlamıyoruz ve anlamaya da çalışmıyoruz. Bu da sürekli olarak
sıkıntı yaratıyor. Zaten anlaşamamazlıkların büyük ve temel nedeni de
anlayamamadır. Anlayamayınca, sürekli suçlamalar sadır olmaktadır. Bu da
iletişimi zora sokmaktadır. Emin olalım ki, her yerde bir anlama sıkıntısı
vardır. Kusura kalmayalım, bu izahımız, olayı teşhis etmedir. Çözüm ise,
anlamak için gayret etmek, anlamaya çalışmak ve anladıktan sonra yargıya
varmaktır. Yargı; bilmenin değil, anlamanın neticesinde olur. Bizler okuyoruz
ve okuyoruz. Biliyoruz ve biliyoruz. Ama asla anlamıyoruz, anlamaya da
çalışmıyoruz. Kimse kusura bakmasın, gerçekten anlamıyoruz. Eğer anlasaydık,
anlayabilirdik. Anlayabilseydik, idrak edebilir ve eylemlerimize
yansıtabilirdik. Gözlerimizde yaş, kalbimizde hüzün olmayışı, anlamadığımızın
en kuvvetli hüccetidir, başka hüccete de lüzum yoktur. Anlamayan insan, basit
ve sığ şeylerde mutluluk arar, sadece zevahire takılır kalır. Kendi içine
yönelemez, olayları derinlemesine tetkik ve tahlil edemez. Neyin, nereye
varacağını kestiremez. Ne ile neyin ifade edilmek istendiğini fark edemez.
Anladığımız zaman, insan olacağız ve insanca yaşayabileceğiz!
SÖZLER:
‘’’’Siz, eğer gerçekten
Müslüman iseniz, Müslüman olan bir coğrafyada, tek bir Müslümanın kılına zarar
gelmeyecektir. Hakkın hatırı alidir, hiçbir hatıra feda edilemez dediyseniz ve
buna tüm kalbinizle inandıysanız, hatırınız kırılmayacaktır ve varlığınız
yetecektir, varlıklarına kastedilen kardeşlerinizin üzerinden kanlı ellerin
çekilmesine. Ama siz, bırakınız dışarıdaki kardeşlerinizi, içeride ki
kardeşlerinizle hırs yüzünden kavgaya tutuşacak kadar basitleşmişseniz, kardeşlerinizin
kanları içilerek daha basitleştirileceksiniz, zavallılaştırılacaksınız. Anlıyor
musunuz? Anladınız mı? Aslında susmak istiyorum ama yüreğim el vermiyor. Çünkü
vicdanım ince ince sızlıyor.’’’’
Bendeniz
''''Evet bir hançer ağacı
gibi büyüyor içimde Acı!
Dağlardan bir dağ gibi
kabaran yüreğimde...''''
Erdem Beyazıt
""Ne gerçek dost
ne de hakikî düşman olmadığını anladığımız ve kendi sorunlarımız için
"düşmanın felâket planlarını" değil kendimizi suçlu gördüğümüz zaman,
daha az hayal kırıklığı, sorunların azaldığı ve olgunlaşmamızın başladığı bir
dönem yaşarız.""
Aliya İzzetbegoviç
‘’’’Bir fikrin yok, çünkü senin yerine düşünen
birileri var. Bir amacın yok, zaten birileri senin yolunu çiziyor. Hayatta bir
duruşun hiç olmadı, çünkü sana nerede durman gerektiğini söylediler. Soru
sormayı ve merak etmeyi bilmiyorsun, çünkü sana süper marketlerden paketlenmiş
cevaplar sunuyorlar. Sen bir şeylere sahip değilsin, birilerinin bir şeyisin.
Harıl harıl konuşsan bile, birilerin dilisin.’’’’
Yuja Dab
‘’’’Sakın görünüşe aldanma, görünüşte herkes
insandır.’’’’
Louis Aragon
""Hep kalıplara
uymayı reddettim.
Geldiğim nokta şu:
Diğerlerinden daha mutsuz,
Bir o kadar umutsuz ama
kafam hepsinden daha güzel.""
Charles Bukowski
‘’’’Emperyalizmi ruhlarınızdan sökün atın, o
sizin topraklarınızı zaten terk edecektir.’’’’
Hasan el-Benna
‘’’’Gerçeği bilipte susanlar, gerçeği
bilmeyipte söyleyenler kadar tehlikelidirler.’’’’
Platon
"Bilgeliğin arttığı
yerde keder de artar.
Ve bilgisini artıran derdini
de artırır.."
Andrei Rublev , Andrei Tarkovsky`nin (1966) filminden
‘’’’Gücüne eşit hayaller
için dua etme, hayallerine eşit güç için dua et.’’’’
Michael Nolan
"’’Hayır, yapılması
gereken, nasıl özgür yaşanmışsa, öylece özgür olmaktır! Özgür ve sıradan
giysiler içinde, hiç bir işaret takmaksızın ve bu dünyanın sunacağı tüm
onurlandırmalardan uzak, bütün yalnızlar gibi özgür ve bütün özgürler gibi
yalnız ölmek."’’
Stefan Zweig
‘’’’Okumayan, yazmayan, düşünmeyen toplumlar
içten içe çürürler. Türkiye böyle bir sürece sokulmuştur. İş bitirmeye, köşe
dönmeye koşullandırılmış bir toplum, eninde sonunda bu hovardalığın faturasını
öder. Gidiş, o gidiştir.’’’’
Uğur Mumcu
CUMHURİYETİN AYDINLIĞI VE AYDINLIK BİLİNCİ
İLE…