Şimdi eğitimi sorgulayacağız
ve naçizane sorular soracağız eğitime matuf. Tamam, eğitimi çok iyi bilen biri
iddiasında değilim ve böyle bir iddia ile de konuşmuyorum ama eğitim üzerine en
az 150 kitap okumuş biri olarak konuşuyorum. Büyük üstad Nurettin Topçu’nun
‘’Türkiye’nin Maarif Davası’’ isimli kitabını 5 defa okumuş birisi olarak
konuşuyorum. Hem de harf harf hatmetmiş birisi olarak konuşuyorum. Elbette
okumuş olmam kitabın her harfini kayıtsız şartsız ittihaz ettiğim ve eğitim
alanında bir anda uzman olduğum anlamına gelmez ama okumuş birisiyim. Ki böyle
bir şeye Üstadımın bizatihi kendisi de karşıdır zaten. Hani öğretmenlere
seminer dönemlerinde okumaları bir nevi emredilen kitaptan bahsediyorum. Eğitim
camiasıyla sıkı merbutiyetimden dolayı biliyorum tüm bunları. Hülasa; kendimde
eğitime matuf naçizane söz söyleme hakkını buluyorum. Peki, nolacak bu kitabı
okuyunca? Ne yazıyor o kitapta? Sahiden biliyor muyuz? Sahiden okuduğumuz için
mi okunmasını istiyoruz? Anladığımızı düşünüyor muyuz o kitabı? O kitapta
yazanları yapmayınca, okumak ne fayda edecek? Soruyor muyuz tüm bunları
kendimize? Hayır, tüm bu sorulara mantıklı, tutarlı, samimi ve ciddi cevaplar
almak zorundayım. Bilakis samimiyetsizliğin dibini görüyorum. Şöyle diyelim;
Kur’an okuyor muyuz? Okuyoruz değil mi? Peki yapma dediklerini yapmıyor muyuz?
Kur’an’ı zerre umursamadan yapıyoruz? Vallahi zerre umursamadan yapıyoruz.
Kimse bana tafra yapmaya yeltenmesin. Uzayda yaşamıyorum. O zaman niye okuyoruz
Kur’an’ı? Laf olsun diye mi? Samimiyet lazım bize samimiyet, ciddiyet lazım
bize. Laf olsun diye iş olmaz. Velakin maateessüf her işimizi laf olsun diye
yapıyoruz. Bu da bizi yerin dibine gömüyor. Geçelim!
Eğitim nedir? Bu soruyu, tüm
kalbimle, samimi ve ciddi olarak soruyorum. Hakikaten nedir eğitim? Öğrenciler
eğitilmiyor diyoruz. Peki, eğitimi biliyor muyuz da söylüyoruz bunu yoksa
eğitimle ilgili hiçbir bilgiye malik olmadığımız halde mi söylüyoruz yani boş
mu konuşuyoruz? Şahsen boş konuşulduğuna inanıyorum. Eğitim, öğretmenin üzerine
lüzumsuz yük yüklemek midir? Sahi öğretmenin aldığı ücreti hak etmediğini mi
düşünüyoruz? Bu yüzden mi öğretmenlerin üzerine anlamsız, saçma sapan yükler
yüklüyoruz? Yani öğretmen boş durmasın, anlamsız da olsa bir şeylerle iştigal
etsin mi istiyoruz? Eğitim evrak demek midir? Öğretmen evraksız kalırsa eğitim
yapamaz mı? Öğretmen başını evraktan kaldıramadığı zaman eğitim mi yapmış olur?
Sahi öğretmenin asli vazifesi nedir? Öğretmenin düşünmesini, okumasını istiyor
muyuz? Kafası aptalca işlerden yorulan öğretmen huzurlu olabilir mi? Malayani
ile iştigal eden ve anlamsızlıklarla boğuşurken yorulan öğretmen eğitime dair
verimli çalışmaların peşinde koşabilir mi? Okuyabilir ve düşünebilir mi?
Huzursuz öğretmen eğitim yapabilir mi? Birileri oturduğu yerden eğitimle ilgili
hiçbir işe yaramayacak şeyler ürettiğinde, oturduğu yere bağlı olarak, yapılan
şeyin doğru ve mantıklı olduğuna mı inanmak zorundayız? Eğitimin öznesi olan
öğretmen, eğitimin dışında tutularak eğitimde başarılı olunabilir mi?
Öğretmenler baremli bir sınıfın üyeleri midirler? Öğretmenin özgün kişiliği yok
mudur, olmamalı mıdır? Sahi kimdir öğretmen? Sahi kimdir öğrenci? Eğitimi
içinden çıkılamaz hale getirmek ve sonra da girdaplarda dönüp durmak eğitim
midir? Vs. vs. vs. Eğitim çok basittir hem de sonsuz basittir beyler ama bunu
kafalarımızın alması ve anlaması iktiza eder. Tıpkı Kur’an gibi çok basittir
eğitim, yeter ki anlayalım ve uygulayalım. Eğitim kompleks bir olgu değildir
beyler!
Bu meyanda, eğitim
dünyasından dostlarım sayesinde haberdar oldum ve tafsilatlı olarakta malumat
sahibi oldum. Çok kısa ve öz şekilde değinip geçecem inşaAllah. E-Müfredat diye
bir program çıktığını işittim. Bu program Türkiye Cumhuriyeti Devletini uzaya
mı çıkaracak? Matematik bilmeyen bir çocuğa ışık hızıyla Matematik mi öğretecek?
Öğretmeni Süpermen mi yapacak? İdareciler birer bilim insanı mı olacaklar ve
büyük keşifler mi yapacaklar? Vallahi billahi tallahi hiçbiri olmayacak,
bilakis daha da beter kılacak. Yemin ediyorum, tüm benliğimle yemin ediyorum,
eğitime zerre miskal katkı sunmayacak. Aksi düşünülüyorsa, Allah rızası için
birisi çıksın desin ki, eğitime şu katkıyı sunacak? O zaman ağzımıza zincir
vurur susarız. Kendimizi de yeryüzünün yegâne cahili ilan ederiz. Allah rızası
için elimizi vicdanımıza, kafamızı da iki elimizin arasına koyup düşünelim,
nolur, lütfen. Her yaptığımız işi, elimizi vicdanımıza, kafamızı iki elimizin
arasına koyarak ve faydasını, zararını tüm detaylarıyla düşünerek yapalım
nolur, Allah ve İnsanlık aşkına. Samimiyetle ve ciddiyetle yapalım her
yaptığımızı, laf olsun diye yapmayalım. Ve eğitimi tüm fazlalıklardan,
lüzumsuzluklardan arındıralım. Bilakis hep yerimizde sayarız. Handiyse yarım
asırdır aynı yoldayız, neredeyiz, nereye vardık, nereye gidiyoruz, nereye
varacağız?