Suriye’nin Afrin bölgesinde terör örgütlerine karşı düzenlenen Zeytin Dalı Harekâtında 25. günü geride bıraktık. TSK’ dan yapılan açıklamaya göre etkisiz hale getirilen terörist sayısı binbeşyüze yakın, ele geçirilen hedef sayısı 51. Bugüne kadar 31 askeri personelimizi kayıp etmişiz, 149 yaralımız var.
Tarih, 2 Şubat 2018 Cuma ve 11 Şubat 2018 Pazar.
Anamur Otogar Camisi…
Anamur için bu iki tarihin ve mekânın anlamı çok büyük.
Çünkü 2 Şubat 2018 Cuma günü, şehidimiz Sözleşmeli Piyade Er Halil İbrahim Şık’ı, Anamur Otogar Camisinde kılınan cuma namazı sonrası eda edilen cenaze namazı, tekbir ve dualar ile sonsuzluğa uğurlamıştık.
11 Şubat 2018 Pazar günü, yine bir başka şehidimiz Piyade Astsubay Hasan Kuş’u Anamur Otogar Camisiden öğle namazı ve sonrasında kılınan cenaze namazı, tekbir ve dualarla uğurladık.
Şehidimiz Halil İbrahim Şık’ı Kalınören Mahallesi mezarlığında toprağın kara bağrına emanet etmiştik. Hasan Astsubayı Akine Köyünde vatanlaştırdık.
Türk Milletinin başı sağ olsun.
Şehitlerimizin ruhları şad, mekânları cennet olsun. Geride kalan anne, baba, eş ve çocuklarına Allah’tan sabır ve metanet diliyoruz.
Astsubay Hasan Kuş 30 yaşındaydı. Evliydi ve 3 yaşında bir kızı vardı. Suriye’nin Afrin bölgesinde PYD’li, PKK’lı, Işidli teröristlere ve onları destekleyen emperyalizme karşı düzenlenen Zeytin Dalı operasyonunda, sivil halkın arasına karışan hainlerin kurduğu kalleş pusuda 9 arkadaşı ile birlikte şehitlik mertebesine ulaşmış
Ülkemizde olup bitenleri internetten, cep telefonlarından ve televizyon ekranlarından takip ediyoruz. Şehitlerin cenaze törenleri için gelmiş kişi ve gruplarla konuşuyor, ne düşündüklerini öğrenmeye çalışıyoruz.
Uzatmayalım, teröre ve şehitlere son görevlerini yapmaya gelmiş halk ile şehidin arasına bariyerler konulmasına, slogan atılmasın, protesto sesleri yükselmesin diye bazı tedbirlerin alınmasına tepki büyük. Halk gerçekten çok bunalmış. Serseri mayın gibi patladı, patlayacak.
TSK bünyesinde görev yapan sözleşmeli er, uzman onbaşı ve çavuşların, hatta astsubayların çoğu yoksul aile çocuklarıdır. Eğitim seviyeleri ilk, orta ve lise düzeyinde belki iki yıllık ön lisans düzeyindedir.
Emniyet Genel Müdürlüğü çatısı altında görev yapan polislerin de durumu aynı. Şanslı olanlar üniversitelerde lisans seviyesinde bir bölüm bitirmişler, ama bir işe girememiş, atamaları yapılmamış gençlerdir.
Bu gençler, okulu bitirdikten veya terhis olup geldikten sonra bir süre uygun bir iş arıyor… Eş dost, yakın akraba, hatta politikacılardan yardım umuyor… Çoğu zaman umdukları dağlara karlar yağıyor. İş yok, aş yok, eş yok, sıkılıyor, bunalıyor, intihara kadar gidiyorlar. İşte bu aşamada karşılarına uzmanlık veya polis olabilme, bir baltaya sap olma şansı çıkıyor. Düşünüp taşınıp, sonunda karar veriyorlar. Sonunda ölüm, yaralanıp sakat kalma tehlikesi bile olsa razı oluyorlar. Elbette içlerinde bu işi severek yapanlar da var.
Ülke içinde veya dışında gerçekleştirilen terörle mücadelede hep bu çocuklar ölüyor. Hep bu çocukların eşi dul, çocukları öksüz, anne ve babaları evlatsız kalıyor. Ateş düştüğü yeri yakıyor.