Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Adaylıktan muradım, tabii ki “Cumhurbaşkanlığı”…2019’da seçilecek olan cumhurbaşkanının işlevini pek çok siyasetçi, TV’ci, yorumcu halen anlayamamış! Onun hâlâ, önceki işlevinde, yani “temsilî” olacağını zannediyorlar.
En aklı başında gazetecilerden biri olan Enver Aysever, “Bence CHP’nin adayı şu akademisyen, şu ekonomist, hatta eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer olabilir” diyor. (Tele1, 19 Şubat 2018)
Eğer cumhurbaşkanlığı, eskisi gibi “temsilî” bir makam olsaydı, bu isimlere benim de bir itirazım olmayabilirdi. Lâkin vaziyet öyle değil! 2019’da seçilecek cumhurbaşkanı; hem bugünkü başbakanlık hem de cumhurbaşkanlığı yetkilerini üstlenecek. Kabineyi kuracak, hem devletin başı hem de icranın başı olacak. Arkasında güçlü bir siyasî partisi ve hiçbir siyasî tecrübesi olmayan bir isim bu iş ve işlevi nasıl yerine getirecek?
CHP adayı olarak, medyada adı geçen İlhan Kesici de bu makama uygun olamaz.
Neden?
Düşünün!
Kesici aday oldu ve kazandı… Hükümeti kuracak! Hükümette Kılıçdaroğlu olacak mı? Olursa, “parti genel başkanı, bir üyesinin astı konumuna” düşecek! Hükümete girmezse, parti içinde büsbütün güçten düşecek ve ona hiç ihtiyaç kalmayacak! Her halükârda saçma bir durum!
Hal böyle olunca, cumhurbaşkanlığına parti başkanının aday olmasından başka bir seçenek kalmıyor!
O vakit de başka bir tehlike ortaya çıkıyor:
Bugün, TBMM’de 4 siyasî partinin grubu var. Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri aynı gün yapıldığından ve sadece bunlardan birine aday olabileceklerinden, bu 4 parti genel başkanının da “cumhurbaşkanı adayı” olduklarını varsayalım!
Sonuç ne olacak?
Doğal olarak, sadece biri kazanacak!
Üçü!
Kaybedecek!
Aynı gün milletvekili seçimleri de yapıldığından ve kaybeden üç aday milletvekili listelerinde olmadığından, “üç kaybeden”, sadece cumhurbaşkanlığı seçimini değil, milletvekilliklerini de kaybetmiş olacaklar. Meclis’te grubu olan ama kendisi milletvekili olmayan bir siyasetçinin parti başkanlığını uzun süre götürebilmesi mümkün mü?
İşte, bu tehlikeyi erkenden gören Devlet Bahçeli, ön aldı ve daha seçimlerden iki sene evvel “aday olmayacağını” ilân etti.
Çok mantıklı!
Hiç olmazsa, parti başkanlığını ve milletvekilliğini “sağlama” almak istiyor!
x x x
GÜNÜN SÖZÜ, İsmail GASPIRALI’dan...