Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, “ABD ile Menbiç ve Fırat’ın doğusu konusunda mutabık kaldık” dedi.
Mutabık kalmak ne demek?
Bizim “olmazsa olmaz” taleplerimizin kabul edilmesi demek!
Türkiye’nin “olmazsa olmaz”ı ne?
Yüzlerce defa tekrar edildi: 900 kilometrelik Suriye sınırımızın terörden temizlenmesi!
Dışişleri Bakanı’nın açıklamasında bundan bahsedilmiyor. Yalnız şu var: “Amerikalılarla, Münbiç ve Fırat'ın doğusundaki kentlerin istikrara kavuşturulması yönünde mutabık kaldık.”
Bu konudaki mutabakat da çok yerinde… Bizim menfaatimize.
Çavuşoğlu’nun açıklaması, “ABD'nin terör örgütlerine destek vermekten vazgeçeceğini ümit ediyoruz. Bunlar ülkenin yüzde 25'ini kontrol altında tutuyor fakat şehirlerde yaşayan halkın çoğunluğu Arap'tır. Örneğin Rakka. Bu kenti kim kontrol ediyor? YPG. YPG'nin sürdüğü 350 bin civarında Suriyeli Kürt, Türkiye'de yaşıyor.” diye devam ediyor.
Tabii “ümit etmek” mutabakatın en zayıf tarafı… Bununla beraber, sınır bölgemiz istikrara kavuşacaksa, mutlaka terörden temizlenmesi gerekir. İyimser bir bakış açısıyla, “ABD’nin YPG’yi desteklemekten vazgeçeceği” yorumu yapılabilir.
Dolayısıyla, Menbiç’ten de Fırat’ın doğusundan da terör örgütlerinin çıkarılacağı, buralara bölgenin asıl sahiplerinin yerleştirileceği değerlendirilebilir.
Elbette bunun burada yazılan kadar çabuk ve kolay olmayacağını biliyoruz.
Fakat bazı enteller, yukarıdaki bilgiler ışığında, “ABD, Menbiç’te belki Türk-Amerikan ortak kontrolünü kabul edebilir ama Fırat’ın doğusundan asla vazgeçmez, oradan YPG’yi de asla çıkarmaz” diyorlar. Ki ortada bu bilgiler yokken de aynı şeyi söylüyorlardı.
Bu sözleriyle bu arkadaşlar kime hizmet ediyorlar? ABD’ye ve İsrail’e!
Çünkü TV’lerden bunu bangır bangır ilân etmek, ABD’ye güç katarken, Türkiye kamuoyunu da bu sonuca hazırlama işlevi görüyor.
Oysa ABD’nin asla çıkmayacağı ve YPG’den vazgeçmeyeceği yüzde yüz doğru değil… Evet, bu konuda çok direnecek ama “Türkiye mi terör örgütleri mi?” tercihi önüne kaçınılmaz bir biçimde geldiğinde, tereddütsüz Türkiye’yi tercih edecektir.
TV’lerde bu konuyu tartışan arkadaşlar, vatana hizmet etmek istiyorlarsa, yapmaları gereken, “Türkiye, hangi araç ve gereçleriyle, hangi stratejilerle ABD’yi Türk taleplerini kabul edecek noktaya getirebilir?” sorusuna cevapların aranmasıdır.
Meselâ, Türkiye’nin eşsiz jeopolitik konumunun daima hatırlatılması,
Meselâ, İncirlik ve Kürecik gibi ABD üslerinin işlevi ve geleceğinin masaya yatırılması,
Meselâ, Türkiye’nin NATO ve Batı için vazgeçilemez önemi gibi…
Bunlar hiç hatırlatılmadan, ABD’nin Türk tezlerini kabul etmeyeceğini söylemek teslimiyetçiliktir!
x x x
GÜNÜN FOTOĞRAFI