BİZİM HİKAYEMİZ...

Özgür DENİZ - 16.03.2018

Hazin bir hikâyenin sahibidir insan! İnsan doğuyor; devasa bir yeryüzünde, muayyen bir ülkenin toprağında, küçücük bir ailenin içinde, kısa bir hayata. Detaylı da düşünebilirsiniz! Bilmiyor ama bilmesi, alışması lazım ve bilecek, alışacak zamanla. Büyüyor mütemadiyen ve büyürken kalbi ve kafası şekilleniyor tedricen. Hayatta ne lazım? Kafaya bilgi, kalbe ahlak lazım. Hayatta en çok kullandığımız kelime nedir? Cahil ve ahlaksız! Küçük ve ince dokunuşlar gerek her iki merkeze de. Reel hayatta neler lazım oluyor? Bilgi ve ahlak. Bu olguları nasıl tanımlarsınız bilmem ama alışıldık ifadeyle böyle tarif ediliyor ya da okunuyor; bilgi ve ahlak. Şimdi bu olguların mahiyetlerine değinmeyeceğim. Önce aileden alıyor alacaklarını. Bir şekilde ailesini, çevresini tanıyor. Çünkü bilmez ve tanımazsa, bilmesi ve tanıması için gerekli donanıma malik olmazsa yaşaması zor olacak. Büyüyor ve ilkokula gidiyor. Hayatın ilk okulu; aile dışında ilk bilgilerin, ilk terbiyenin, ilk disiplinin alındığı ve hayatın ağır ağır ilk defa öğrenildiği yer. Yıldan yıla büyürken sınıfta atlıyor aynı zamanda. Her sınıf atlayışında bilgisi önkoşul oluyor. Çünkü bildiği kadar ilerleyecek. İlerlediği kadar isteklerine mülaki olması kolaylaşacak. İlerlemesi, sınıf atlaması, bilgisiyle mütenasip yani. Yeterli bilgiyi alamadığı ve kalbine kâfi derecede dokunulmadığı zaman muhakkak sıkıntı yaşayacak, tökezleyecek. Yaşamak için ekmek lazım. Ekmek için para lazım. Para için çalışmak lazım. Çalışmak için meslek lazım. Meslek içinde illaki bilgi lazım ama aynı zamanda ahlakta lazım. Reel hayatın olmazsa olmaz gereksinimleridir bunlar. Tabi önce bilgi lazım. Ahlak, mesleğini icra ederken lazım olacak daha çok, bir de toplum ilişkilerinde bahusus. Ama kifayet edecek bilgi ve ahlak lazım. Bilakis fazla yığılma, özün kaybına sebep olur ve oluyor da. Öz kaybolunca da hiçbir önemi kalmaz. Ki, bugün dünyamızda yaşanan sıkıntıların en büyük amillerinden birisi budur. Zira kalbe gereksiz yükleme yapılmaktadır, keza kafaya da gereksiz yükleme yapılmaktadır. Ki, bu taammüden yapılmaktadır! Zira Emperyalizmin çarkları bu şekilde dönmektedir. Detaylı da düşünebilirsiniz! Böyle olunca da insan kaybolmaktadır. Ne yapacağını şaşırmaktadır. Şimdi büyüyecek ortaokul, lise derken üniversiteye gidecek. Bakınız ne kadar da basit haddizatında her şey. Çoğalan her şey bozuluyor ve bozuyor. Çünkü çoğalma oldukça öz görünmez oluyor ve ölüp gidiyor. Şimdi üniversiteye nasıl gidecek insan? İlla ki bir yoldan geçecek değil mi? Okullar, okullar, okullar… Bu okullarda nasıl okuyacak, öğrenecek ki gayelerine vasıl olabilsin? Bu okullarda onun üzerinde nasıl bir etki bırakılsın ki, ileriki zamanlarda hakikatle hayatlanmış hakiki bir hayat ve hayatın hakikatini ortaya koyabilsin? İnsan; memur olur, esnaf olur, çiftçi olur, işçi olur vs. yaşamak demek illa ki bir meslek sahibi olmak demek değildir. Yaşamak çok basittir özünde. Kâfi derece de bilgi, kâfi derecede ahlak. Mesleğini iyi yapabilmesi için bilgi lazım. Mesleğini doğru yapabilmesi için ahlak lazım. İnsanın, bu hayatta güzel ahlaktan ve doğru bilgiden başka hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Yaşamınızı kontrol edebilirsiniz ve detaylı da düşünebilirsiniz! Çünkü yaşamak; kompleks bir şey değildir, olabildiğince basittir. Doktorsanız, doktorluğu iyi bilmeniz iktiza eder, bir de hastalarınıza insanca yaklaşmanız, muayenelerinizi hakkaniyetli bir şekilde yapmanız iktiza eder. Esnafsanız; alışverişin, trampanın, müşteri ilişkilerinin nasıl olacağını bilmeniz gerek ve satışlarınızı namuslu yapmanız gerek. Tabi bunun içinde bilgi ve ahlak gerek. Başka hiçbir şeye gerek yoktur. Bir insan olarak hayatın içine dalınca neye ihtiyaç duyuyorsunuz? Bir kere yolları, sokakları, nereye nasıl gideceğinizi vs. bilmeniz iktiza ediyor ve yaşamın içinde nasıl hareket edeceğinizi belirlemeniz gerekiyor. Öyle ya başka ne lazım insana? Ama biz lazım olmayanları ve asla olmayacakları da öğreniyoruz ve öğretiyoruz. Böylece aptallaşmış bir insan profili ortaya çıkıyor. Kolayca uyutulan ve yutulan bir insan profili! Korkan ve susan bir insan profili! Filhakika buradan yola çıkarak bir eğitimin nasıl olması gerektiğine dair varsayımlar üretebiliriz. Eğitim üzerine kifayet edecek derecede naçizane düşünce serdediyoruz. Çünkü eğitim filhakika her şeydir, hayatın temelidir, insan olmaklığın önkoşuludur. Eğitim şart diye klişeleşmiş ama doğru olan bir sözümüz meşhurdur malum. Çocuklar neye ihtiyaç duyarlar? Bir kere onların kazanmaları gerek değil mi? Ya da hayata sağlıklı ve sağlam hazırlanmaları gerek değil mi? Kazanmak için önlerine gelen soruları çözmeleri gerek değil mi? O soruları çözebilmeleri için önceden öğrenmiş ve biliyor olmaları gerek değil mi? Öyleyse bırakalım, çocuklar, kendilerine lazım olanları biriktirsinler ve öğretmenlerde onlara münhasıran lazım olanları aktarsınlar. Öğretmenleri münhasıran eğitime bırakalım ki; eğitilmiş nesiller görebilelim. Öğretmenlerimizin değerini düşürmeyelim ki, değerli nesiller yetiştirebilsinler. Onları yetiştiripte, hayatın zor koşullarında mesleklerinden mahrum kalmalarına sebep olmayalım. Onları ücretli çalışmak gibi adaletsiz bir yaşama mahkûm etmeyelim. Öğretmenlerin yüklerini gereksiz yere çoğaltmak demek, onların eforlarını heba etmek demektir, onların eforlarını heba etmek demek, öğrencilerin hayatlarına darbe demektir. Bırakalım, çocuklarımız Matematiği öğrensinler, Türkçeyi öğrensinler, Feni öğrensinler, Dini öğrensinler, Tarihi öğrensinler, Sanatı öğrensinler. Ama iyi öğrensinler. Öğretmenlerimiz malayani ile iştigal etmesinler. Çocuklarımızın kafalarına ihtiyaç duydukları ve duyacakları bilgiyi, kalplerine de güzel ahlakı koysunlar. Münhasıran karşılarına gelip oturan, diz çöken, bilgiye ve ahlaka susuz olan çocuklara, onların ihtiyacı olan şeyleri versinler. Detaylı da düşünebilirsiniz! İşte o zaman ümitvar olunuz! Filhakika derin bir mevzu ve daha söylenecek çok şey var ama ne zaman var, ne yer var, ne de yormak gerek. ‘’Yanmışsan, bırak evladın yanmasın’’ diyen Akif’i anlayalım. Göz göre göre çocuklara kıymayalım, kıyılan çocuklarla yarınları karanlığa boğmayalım. Susan çocuklar değil konuşan çocuklar yetiştirelim. Hazır cevapları olan değil cevaplarını sorarak, sorgulayarak bulan çocuklarımız olsun.

Tarih: 16.03.2018 Okunma: 758

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?