Ramazanın ortalarındayız.
Ramazan oruçtur, namazdır, duadır. Yardımlaşmadır. Zekat ve fitrelerin dağıtılmasıdır. Günahlardan arınma, kötülüklerden kaçmadır. Açlığa, susuzluğa dayanma gücüdür. Ramazan adalettir. İyiliktir. Anayı, babayı, yakınları koruyup, kollamaktır. Ramazan her türlü kötülüklerden, aşırılıklardan sakınmak, geri durmaktır. Ramazan nasihattir, hatırlatmadır. Sevgide, saygıda, güzelliklerde yarışmadır.
Teravih namazı kılmaz için geçen yıllarda olduğu, gibi bu sene de değişik camilere gidiyoruz. Gördüğümüz kadarı ile bu sene teravih namazına katılım biraz daha fazlalaşmış. Geçen yıl camilerde ve mescitlerde bir iki saf ile teravih namazı kılınırken bu sene kalabalıklaşmış üç, dört safa kadar yükselmiş. Hocalar yirmi rekat kılınan teravih namazında genellikle iki rekatta bir selam veriyor, dört rekatta bir selam verenler de var.
Devam edelim.
Önümüzde 24 Haziranda yapılacak çok önemli bir seçim var. Bu seçim sonrasında ülkemiz yeni bir yönetim sistemine geçiyor. Aslında bu sistem, 2007’de cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin kabul edildiği halk oylamasına kadar gidiyor. Yasal olmamasına rağmen ülkemizde, 2014’deki cumhurbaşkanlığı seçimi ile fiilen başkanlık sistemi uygulanıyor.
Önümüzdeki seçimlerde cumhurbaşkanı olabilmek için altı aday yarışıyor. Kim seçilir, kimler seçilemez bilemeyiz. Ama kim gelirse gelsin ülkemiz için ilginç bir deneyim olacak.
Elbette 24 Haziran seçimlerinde, sadece Cumhurbaşkanı değil, TBMM üyeleri de seçilecek. Partiler hem Cumhurbaşkanlığı seçiminde, hem de milletvekili seçimine önem veriyor. En güçlü adayları ile halkın karşısına çıkıyorlar. Amaçları cumhurbaşkanı ile –başkan- meclis çoğunluğunun aynı blok tarafından olmasıdır.
Cumhur İttifakını meydana getiren Ak Parti, MHP ve onlara destek veren diğer partiler; yeni sistemi –başkanlık- savunurken, Millet İttifakını oluşturan partiler, CHP, SP, İYİ Parti, DP ve HDP, VP yeniden parlamenter sisteme dönüşü vaat ediyor.
Bu arada devlet yönetiminde, bürokraside, geçen yıl kabul edilen anayasa değişikliklerine göre çeşitli hazırlıklar yapılıyor. Artık başbakanlık yok, bakanlar meclis dışından atanacak. Meclisten atanacaklar da milletvekilliğini kayıp edecek. Bazı bakanlıklar kaldırılıyor, bazıları birleştiriliyor veya isimleri değiştiriliyor.
Geçelim.
Sohbet ortamlarında, politika ve siyaset bilimi üzerine fıkralar anlatılır. Bunlardan birini daha önceki yazılarımızda aktarmıştık. Ama bir kere daha anlatalım.
“Anadolu’da çok zaman önce bir dergâhta, eğitim alan genç bir derviş varmış. Dervişin en büyük dileği, eğitimini bitirip Yunus gibi gezerek İslam’ın halka doğru anlatılmasını sağlamakmış. Hocası eğitimin bitimine yakın yanına gelen öğrencisine, “oğlum senden çok memnunum artık sana öğreteceğim bir şey kalmadı. Ama yola düşmeden önce ilmi siyaset de öğrenmeni istiyorum” demiş. Derviş bir an önce yola çıkma isteği ile ne yapar, ne eder hocasını ikna ederek yola düşer.
Genç derviş, ilk Cuma namazını yolu üzerindeki bir köy camiinde kılmak ister. Abdestini alıp imamın arkasında saf tutmuş. Namaz kılınmış, kılınırken bir duayı imamın yanlış okuduğunu duymuş ve selam verilir verilmez ayağa kalkarak, “Hocam duayı okurken bir yanlışlık oldu… Namazı tekrar edelim.”demiş. İmam bu çıkış karşısında şaşırmış ve kızmış.
Cemaate dönerek, “Ey Cemaat-i Müslim, ben yıllardır size namaz kıldırıyorum. Hiç yanlış kıldırdığım oldu mu? Bu tanımadığımız birisi yanlış kıldırdın diyor. Bu adam bizi bölmek parçalamak, birbirimize düşürmek istiyor… Şeytanlık yapıyor. Haydi, şunun haddini bildirelim” demiş ve genç dervişi bir güzel dövmüşler.
Olayın ardından genç derviş, ağzı yüzü kan içinde ve gururu kırık halde dergâha geri dönmüş. Tekrar hocasının karşısına çıkmış. Hoca öğrencisinin yüzüne bakmış, “hadi temizlen gel, sonra da ilmi siyaset öğrenmeye başlayacaksın” demiş.
Genç derviş siyaset ilmini, çok da güzel şekilde öğrenmiş. Eğitimini tamamladıktan sonra, namaz kılmak için aynı köye gitmiş. Yine bir Cuma vakti olduğu için abdestini alıp aynı imamın arkasında saf tutmuş. Namaz kılınmış, selam verilir verilmez genç derviş, ayağa kalkarak hemen imamın yanına gelmiş… İki büklüm halde ellerine sarılıp öpmüş ve cemaate dönerek; “Ey cemaat, bu mübarek hocamız öyle güzel, öyle huşu içinde bir namaz kıldırdı ki, hocamız cennetliktir. Hocamızın sakalından bir kıl alıp saklayan cennetlik olur. Ben bir kıl alıyorum.”demiş. İmam bu övgü karşısında hoşnut olmuş ama sakalı yolununca biraz canı yanmış. Fakat ardından gelen cemaatin, üzerine çullanıp, tek tek sakalını yolmaya başlayınca yüzü kan revan içinde kalmış.
Genç derviş, cami kapısından dönüp sakalı yolunmuş yüzü kanlar içinde kalan imamın haline gülmüş ve yoluna devam edip gitmiş.”
Siyaset ilmini bilirsen, iş kolay. Eski bir siyasetçi “siyasetin altın kuralı, ziyafet, ziyaret, nezaket” der. Dün olduğu gibi asıl mesele siyaseti bilmekten geçiyor.
Haydi bakalım iyi siyasetler.