EĞİTİM...7...

Özgür DENİZ - 10.06.2018

Düş kuranların atları yorulmaz! Eğitim, bir bireye toplumsal sorumluluk bilinci zerketmelidir. Özgürce düşünme yetisini kesbedebilmesinin yolunu açmalıdır. Bireye konuşma ve eleştirme fırsatı sunan, ibda etme istidadı kazandıran bir eğitim sistemidir ki; herkes için terakki dünyası olan bu dünyayı, bizim için tedenni dünyası olmaktan çıkarabilir ancak. Zira kaliteli nesillerdir ki, bir toplumun kalitesini ifa ederler. Eğitimdir ki, birey, bir olayı gözlemlediğinde bin olayı gözlemlemiş olsun. Bir boyutta bin boyutu fark edebilsin. Bunu yapabilsin ki, her olguyu, her olayı tertil, tedebbür, taakkul ile okuyabilsin, orijinal çıkarımlar yapabilsin. Bunu yapabilsin ki, düşlerine nasıl ulaşabileceğinin yollarını keşfedebilsin. Yani her an üretsin. Kendini üretsin çendan. Bizlerde yarınlar için, aydınlık ve özgür bir hayat, ekmel bir dünya tasavvur ve tahayyül edebilelim, geleceğe tebessümle bakabilelim. Öyleyse, nesillerimizi, eyyamcı yapan, hedonizmin tutsağı kılan, kültür emperyalizmine maruz bırakan, her şeyi sineye çekip uyuşuklaşmasına yol açan ve buradan da zavallı bir topluluk meydana gelmesine neden olan fasit daireden bir an önce kurtulmalı ve mütemadiyen güzelleşme yolunda ilerleyen insanlığa güzel günleri getirecek hür bireyler yetiştirmek için; felsefesi olan hakikatli bir eğitim mekanizmasını her ne pahasına olursa olsun gerçekleştirmek mecburiyetindeyiz.

 

Eğitim, inhiraf etmiş bir ruhu istikamete sokmaktır ve o ruhu, evrene rayihalar sunan bir kaynağa dönüştürmektir. Zira ruh temizse gövde de temiz, ruh kirli ise gövde de kirli olacaktır ve o gövdenin azalarından, gövdenin bulunduğu duruma göre, ya kir akacaktır ya da temizlik, ya iyilik akacaktır ya da kötülük. Eğitim, eğilen dalları düzeltmek, kırılan dalların yeniden daha gür sürgünler vermesini sağlamaktır. Eğitim; ciddiyettir, samimiyettir, dürüstlüktür, düzeyliliktir. Sorunları insan evladı gibi teşhis edip, tedavisini insan evladı gibi gerçekleştirmektir. Malayani ile iştigal edip iri laflar etmek laubaliliktir ve hiçbir şey yapmadan her şeyi yaptığını sanmaktır. Eğitim, gevezelik değildir. Eğitim, her zamanda ve zeminde asla ve kata inkâr edilemeyecek olan bir gerçeği öğretmektir yani düşünmeyi, sormayı ve sorgulamayı öğretmektir. Düşünmeyenler, sormayanlar, sorgulamayanlar, ne karanlığı tanıyabilirler ne de aydınlığın ne olduğunu bilebilirler ve ne de cehaleti, esareti, mezelleti ve meskeneti nihayete erdirebilirler. Eğitilmiş insan, aklını bihakkın kullanabilen ve hakikati görebilen insandır. Aklını kullanabilme kabiliyeti olmayanların eğitilmiş oldukları gerçeği büyük bir yalandır. Binaenaleyh, eğitilmemiş insanlar, önlerine gelen şahısların ya da düşüncelerin peyki olmaktan kurtulamazlar, iradelerini kullanamazlar, kaderlerine tesir edemezler. Dünya sahnesinde hür beyinler, özgür vicdanlar, yüce şahsiyetler olarak varolabilmeleri de muhal ender muhaldir böylelerinin. Eğitim, bireyi özgürleştiriyorsa eğitimdir. Eğitim, bireye karakterli bir duruş ve özgür bir bakış açısı kazandırabilmektir. Eğitim, bireye sevgiyi, güzelliği, barışı, kardeşliği, paylaşmayı öğretiyorsa eğitimdir. Eğitim, bireyin, helal yemenin ne kadar yüce bir şey olduğunu içselleştirebildiği kadar eğitimdir. Haram yiyen insan suretli bir varlık, ne kadar eğitilmiş olduğu iddia edilen bir varlık olursa olsun, o yontulmamış bir bedevidir. Eğitim, laf üretmeyi değil, eylem yapmayı öğretiyorsa eğitimdir. Zira bilinmelidir ki, bireye itibar kazandıracak olan, bireye insan olarak varolma yolunu açacak olan ve bireye dünyayı değiştirecek gücü bahşedecek olan şey; eylemdir. Ve eğitimin asıl gayesi; bireye eylem yapabilme iradesini zerkedebilmektir.  Zira eylemsiz söylem, tarih boyunca bir hiçti, bademada bir hiç olmaya mahkûm olmaktan kurtulamayacaktır.

 

İnsanlığından inhiraf etmiş insana, insan olduğunu hatırlatıp, yeniden insanlığa dönmesinin yolunu açmak ve bu yolda ona rehberlik etmektir eğitim. Bugün, insan, karakterinden, kişiliğinden, şerefinden, izzetinden, asaletinden budaya budaya kendisini hiçleştirmiştir. İnsan, kötülüklerini budayacağına, varlık sahnesinde sayesinde temayüz ettiği iyilikleri budamıştır. İyiliklerini kendi elleriyle budayan insan, zavallı ve sefil bir derekeye irca etmiştir kendisini. Kendine ilmin kapısını da kapayan insan, kirli, çirkin ve korkunç bir yaratığa dönüşmüştür. Hem cehaletin, hem de ahlaksızlığın bataklığında günden güne dibi doğru gitmektedir. Artık insana benzeyen ama insan olmayan ucube bir varlık dolaşmaktadır yerin karanlığında. Ağzından insana ait sesler çıkmakta ama hayvandan daha korkunç hareketler yapmaktadır. Eğitimin asli ödevlerinden biri de; anlayan insan yaratmaktır. Zira her güzel şey, anlamayan insanın elinde kirlenmekte, çirkinleşmekte ve yok olup gitmektedir. İnsan belki bilmektedir ama kesinlikle anlayamamaktadır. Bu durum da, kendisini, her türlü muzır şeylerin ve kötülük yayan, ifsat eden muarızların kucağına düşürmektedir. İnsan, tiksindirici bir cehaletin ağındadır. O kadar cahildir ki, insanlık düşmanları insanlığın bağrına zehirlini akıtırken, insan kardeşleriyle cedelleşmektedir kendisi. Büyük rüyalara adanacağına, menfaatlerin mengenesinde sıkışıp kalmış durumdadır. Kulların ve maddenin kulluğunu yapan bir kukladır. Bu da tamamen eğitimsiz kalışının neticesidir. Eğitimsiz derken, okumuyor, yazmıyor, büyük tedrisattan geçmemiş anlamında değildir. Okuyan, yazan, büyük fakülteler bitirmiş bir cahildir insan. İdraki meflûç, şuuru ölü, bilinci kapalı, iradesi sıfırlanmış, aklı başka kafalarda ve ceplerde esir bir varlıktır maalesef. Binaenaleyh, küresel emperyalizm karşısında aciz kalmaktadır, oltasına çok kolay takılmaktadır. Zira kendi içini temizleyemeyenin dışarıyı temizleyebilmesi muhaldir. Kendi içinde ki kötülükleri yok edemeyenin, tüm insanlığa sirayet eden kötülükleri yok edebilmesi hayaldir. Kendi gövdesini kuşatmış ve tutsak kılmış kompradora diz çöktüremeden, evrene hükmeden zalim kompradorlara diz çöktürmesi nalı kabil olabilir ki? İnsan okumuyor, okusa da anlayamıyor. Hiçbir şey bilmiyor ama bildiğini sanıyor, bildiğini sandıkça da öğrenmeye gereksinim duymuyor. Gerçeği ifşa edene de ahmakça düşman oluyor. Çünkü ruhu çürümüş, beyni ölmüş artık. Küle dönüp yeniden doğmasından başka çaresi kalmamıştır insanın. Her şeye yüzünü dönen, kulaklarını açan insan, hakikate bir türlü yüzünü dönüp, kulaklarını açamıyor. Her cepheden, olguları ve olayları okumaya yeltenen insan bir türlü hakikat cephesinden olguları ve olayları okumaya cesaret edemiyor ya da bunu yapabilecek zekâya malik değil. Ki, bulunduğu cephelerden bile okuyabiliyor değil ya, neyse.  

 

Son tahlilde; kurumuş gönül toprağını sevgi ışığıyla mümbit hale döndürmek ve canlandırmak, karanlıkta kalmış beynin göklerini hakikat güneşiyle aydınlatmaktır eğitim. Asıl olanı fark ettirmek, hissetmeyi, anlamayı kavramayı kolaylaştırmaktır. Ruh boş, gövde görkemli ise varolmak hiçbir anlam ifade etmez, etmeyecektir de. İnsanı mahkûm olduğu müzmahil durumundan kurtarmaktır eğitim. Olguların hakikatini öğretmek ve hakikatine göre olaylaşmasının nasıl mümkün olabileceğinin yolunu göstermektir. Okulları, hakikati ve özgürlüğü küçücük beyinlere nakşeden ve oradan da evrene yayan mabetlere dönüştürmektir. İnsanlık bugün beton yığınlarının altında kalmış durumdadır, insanlığı diriltip beton yığınlarını toza döndürmenin yolunu göstermektir eğitim. Okullar, kuru ve kurutan, çürüten boş bilgilerin aktarıldığı birer beton yığını olmaktan kurtarılmadan eğitim namına yapılmış hiçbir şey olmayacaktır.  Sevginin ışığı küçücük gönülleri sarıp sarmalamıyorsa, düşüncenin gücü küçücük gövdelere enerji akışı sağlamıyorsa ve o gövdelerde kuvvete dönüşmüyorsa, eğitimin gerçek amacı nedir sorgulanmalıdır. Bilgi üretmeyi, keşfetmeyi değil, hazır bilgileri ve keşifleri aktaran bir eğitim sistemi, insanlığa bir şey vermekten çok uzaktır. Muayyen bir kıvamda hazırlanmış ve insanlığın aklını ve ruhunu çalmak için kurgulanmış bilgileri aktarmaktan ziyade, fikirleri anlamayı, gerçeklere ulaşmayı sağlayıcı olmalıdır eğitim dediğimiz şey. Çocuğun özgürlüğünü ve özgünlüğünü buduyorsa orada eğitim değil, istendik yönde şekillendirme ve köleliğe giden yolu açma vardır. Eğitim, soran, sorgulayan, analitik düşünebilen eleştirel beyinler yaratmaktır.  Papağanımsı, sloganik, propagandist nesiller üretmek, insanlığın geleceğine vurulmuş en büyük darbedir. Eğer ki, eğitim bilinç inşa edemiyorsa, inşa ediyor olduğunu sandığımız her şey koca bir palavradır. Bugün, insanlık, küresel emperyalizmin kıskacında, uygarlık ve ilerleme denilerek dehşetli bir tedenniye doğru sürüklenmektedir. Eğitilmiş nesiller, küresel emperyalizmin nasıl sömürebildiğini ve insanlığı açmazlara sürükleyebildiğini fark ve idrak edebilen, tezgâhlarını ve kumpaslarını darmadağın eden ve kıskacından kurtulmayı başarabilen nesiller olmalıdırlar. Emperyalizmle kavga etmeyi bilmeyen, emperyalizmin şeytani planlarını ihdas edemeyen nesillerden bir şey olacağını sanmak ahmaklıktır. Nesiller bugün görüntülerin tutsağı olmuş durumdadırlar. Görüntülere göre hayatlarını şekillendirme gayretindedirler. Görüntülerle adeta büyülenmekte ve o görüntülerde yer almak için benliklerini feda etmektedirler. Bunun içinde biteviye tüketime başvurmakta, bu tüketim çılgınlığında israfta had safhaya ulaşmaktadırlar, kaynakların değerini bilmemekte, çarçur etmekte tereddüt etmemektedirler. Ahmakça şeylerle iştigal etmeyi, gününü nasıl tükettiğini bilmeden tüketmeyi ve akşama ermeyi ve dertsiz, tasasız yatağına yatabilmeyi marifet addeden bir nesil ve toplum iflah olamaz.

 

En son tahlilde; sevgi, muhabbet, merhamet, fedakârlık, aşk, yüreğimizin dip derinliklerinde kök salmadan; merak etmek, düşünmek, sormak, sorgulamak aklımızın en önemli aktiviteleri haline gelmeden, vicdanımızın anayasası insanlık umdeleri temelinde şekillenmeden eğitilmiş olduğumuza dair hiçbir gösterge mevcut olmayacaktır. Yapılan şeye de eğitim demek olanaksız olacaktır. Hayaller, düşler, rüyalar kuramıyorsak, bize yaşamak için bir sebep teşkil eden ve yüreğimize yaşamak sevinci nakşeden ütopyamız yoksa, kaderimizin tayininde kendi aklımızı ve irademizi kullanmaktan acizsek, korkuların kuyusunda karanlığa mahkumsak, kalbimiz özgürce sevemiyorsa, biz kendimizi nasıl eğitilmiş insanlar olarak tanımlayabiliriz ki ve hangi eğitim mekanizması bizi insan etmek için var sayılabilir ki? Ummana kavuşmak uğruna yatağına yetmeyen bir sevda olmamışsa özgürlük aşkımız, bir insan olarak varlık sahnesinde yer almamızı sağlamıyorsa eğitim dediğimiz şey, onu eğitim olarak kabul etmemiz muhal ender muhaldir. Eğitim, bilinç aşılamaktır ve o bilinç sayesinde, başımıza bir şey geliyorsa, başımıza gelen şeyin ruhumuzda ki insicamsızlıktan ve bu insicamsızlığın gövdemize de sirayet etmesinden neşet ettiğini fark edebilmemizi sağlamaktır, suçu dışarıya atmak sorumlu olduğumuzu yok etmez ve bizi kurtarmaz. Zaten insanın olgunlaşması da, haddizatında, olgulara ve olaylara bakış açısında gizlidir birazda. Eğitim, insanı olgunlaştıran bir araçtır. Bugünkü uygarlık, ne kadarda, geçirdiği evrelerden sonra zirve yapmışsa da, son nefeslerini vermekte, can çekişmektedir. Artık mevcut uygarlığın argümanlarıyla ve o argümanların mevcut uygarlığın çıkarları uğrunda kullanılmasıyla varılabilecek hiçbir yer yoktur. Zira mevcut uygarlık, her olguyu, kendi çıkarlarını korumak ve kendi varlığının idamesini sağlayabilmek yolunda olaylaştırmaktadır. Eğitimi de, kendi çıkarlarına hizmet edecek, kendi hadimi olacak ve kendi ürettiği tefessüh etmiş kültürü yayacak insanı yaratmak için kullanmaktadır. Bu durumda, insanlığın kaybetmesini, küresel emperyalizmin kazanmasını intaç etmektedir. Emperyalizm ne kadar terakki kaydetmişse, insanlık o kadar tedenniye duçar olmuştur.

 

Bugüne değin yanlış eğitim mekanizmasının bozuk çarklarında öğütülen insan, kendisi olması gerekirken, kendisinden uzaklaşmış ve her türlü gelişmelerden duyduğu hazla ve hızla, doğayı kirleten ve insanlığı kötürümleştiren pespaye bir sistem tesis etmiş ve bu, değirmen misali insan öğüten sistem sonucunda tefessüh etmiş bir toplumun tezahür etmesine yol vermiştir. Yanlış eğitimlerle, inhitata ve inkıraza mahkûm olan uygarlığın ürettikleri, sahte görüntülerle insanlığın dimağına zerkedilmeye çalışılmaktadır. İnsanlık; lüks delisi, hedonist, serkeş nesillerin elinde günden güne çürümekte, tükenmekte ve yok olmaktadır. Hiçbir kimse vazifesini namusluca, şereflice ifa etmemektedir. Herkes kirli, basit, küçük ve ucuz menfaatlerinin kıskacında rezilce yaşamakta, bencilliğin buzlu sularında adeta ota, oduna dönüşmektedir. Toplum, eğitilmiş olarak tavsif ettiğimiz nesillerin ellerinde kan kaybetmektedir mütemadiyen. Gözlerimiz, hırslarımızla, menfaatlerimizle, ihtiraslarımızla kapatıldığı içinde gerçeği görmekten çok uzağız. Artık nesilleri dejenere ve aline olmaktan ve atomizasyondan kurtarmalı, herkesin birbiriyle entegre olmasının yolunu açmalı, nesilleri gönüllü köleler olmaktan kurtarmalı, özgün ve özgür kişilikler olmalarının önünü açmalıyız. Eğitim ve öğretimde, olayların künhüne inerek tanzim ve tebdile gitmeliyiz. Sığ ve edilgen çözümler yerine reel, aktif ve etken düşünceler ve alternatifler üretmeliyiz. Bilakis ne peyk olmaktan kurtulur otonomimize kavuşuruz ne de inhitata uğrayıp türap olmaktan kurtuluruz. Aklı ve ruhu terbiye eden bir eğitim, büyük insanlık demektir! Büyük insanlık ise, özgürce seven, özgürce düşünen, özgürce soran, özgürce sorgulayan, özgürce eleştiren, varlık sahnesinde özgür iradesiyle varolan, bitevi üreten, yüreğinde kutsal ve büyük dertleri olan, teri, yaşı, kanı, emeği kutsal bilen, sömürünün basit bir nesnesi olmaktan kendini korumuş ve kurtulmuş olan, başka nefisleri kendi nefsine müreccah kılabilecek kadar büyük bir yüreğe malik olan, vicdanının anayasasına tabi olan, merhametten behredar olan, uzak ütopyaları ve temiz düşleri olan insanlık demektir.

Tarih: 10.06.2018 Okunma: 863

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Özgür Deniz

21.05.2017 - 10:52

‘’’’Soruyorum Devletim! Yaşamak ve adalet, niye seni hesapsız sevenlerin, senin için dua edenlerin, ömrünü sana feda etmişlerin yurduna uğramaz? Belki haddim değil ama seni sorguladığım için beni hoşgör ve anla, özür dilerim. Ama biliyorsun değil mi, sen, seni hesapsız sevenlerin, senin için dua edenlerin, varlığını varlığına feda edenlerin sayesinde varsın ve ayaktasın ve payidar olursun? Ve böyle bir kişinin bile senin elinle acı çekmesi çok acıdır değil mi? Beni anlıyorsun değil mi? Biliyorsun değil mi, gariplerin, kasası ve arkası güçlü olmayanların, yurduna adalet ve yaşamak uğramayanların dualarıyla ayaktasın? Biliyorum, biliyorsun değil mi bunu? Evet, evet, sen bilirsin ki, sen, gariplerin, kasası ve arkası güçlü olmayanların, yurduna adalet ve yaşamak uğramayanların dualarıyla ayaktasın. Bilmelisin de zaten. Çünkü bunu unutmak iyi değildir. Arkanda ve yanında dua edenlerin bulunması iyidir. Tekrar soruyorum; biliyorsun değil mi, gariplerin, kasası ve arkası güçlü olmayanların, yurduna adalet ve yaşamak uğramayanların dualarıyla ayakta durduğunu? Bilmelisin de zaten, bilmek iyidir çünkü!’’’’

Bendeniz

Özgür Deniz

21.05.2017 - 12:55

""Güçlülerin servetleri vardır, gariplerin duaları. Servetle bir yere kadar varolursun ama duayla sonsuza kadar. Servet yok olursa yine varolursun ama dua kesilirse yerle yeksan olursun. Bu her şey için geçerlidir.""

Bendeniz

Özgür Deniz

22.05.2017 - 20:30

""Güçlülerin servetleri vardır, gariplerin duaları. Servetle bir yere kadar varolursun ama duayla sonsuza kadar. Servet yok olursa yine varolursun ama dua kesilirse yerle yeksan olursun. Bu her şey için geçerlidir.""

Bendeniz

İsmail Hakkı Cengiz

27.05.2017 - 08:58

Adalet, yargı, "bağımsız" ve "tarafsız" olacak... Yeni Anayasa değişiklik metnine böyle girdi. Belki artık siz de ben de adil davranılacağını umabiliriz. Selâmlar...

Özgür Deniz

27.05.2017 - 10:56

Allah ADALET der.
Peygamber ADALET der.
Böylece ADALET hep gökyüzünde unutturulup,
Yeryüzünde ADALET öldürülür.

Akli kalbi ruhi derin sonsuz selam dua muhabbet ile saygıdeğer Paşam.

Özgür Deniz

21.05.2017 - 10:52

‘’’’Soruyorum Devletim! Yaşamak ve adalet, niye seni hesapsız sevenlerin, senin için dua edenlerin, ömrünü sana feda etmişlerin yurduna uğramaz? Belki haddim değil ama seni sorguladığım için beni hoşgör ve anla, özür dilerim. Ama biliyorsun değil mi, sen, seni hesapsız sevenlerin, senin için dua edenlerin, varlığını varlığına feda edenlerin sayesinde varsın ve ayaktasın ve payidar olursun? Ve böyle bir kişinin bile senin elinle acı çekmesi çok acıdır değil mi? Beni anlıyorsun değil mi? Biliyorsun değil mi, gariplerin, kasası ve arkası güçlü olmayanların, yurduna adalet ve yaşamak uğramayanların dualarıyla ayaktasın? Biliyorum, biliyorsun değil mi bunu? Evet, evet, sen bilirsin ki, sen, gariplerin, kasası ve arkası güçlü olmayanların, yurduna adalet ve yaşamak uğramayanların dualarıyla ayaktasın. Bilmelisin de zaten. Çünkü bunu unutmak iyi değildir. Arkanda ve yanında dua edenlerin bulunması iyidir. Tekrar soruyorum; biliyorsun değil mi, gariplerin, kasası ve arkası güçlü olmayanların, yurduna adalet ve yaşamak uğramayanların dualarıyla ayakta durduğunu? Bilmelisin de zaten, bilmek iyidir çünkü!’’’’

Bendeniz

Özgür Deniz

21.05.2017 - 12:55

""Güçlülerin servetleri vardır, gariplerin duaları. Servetle bir yere kadar varolursun ama duayla sonsuza kadar. Servet yok olursa yine varolursun ama dua kesilirse yerle yeksan olursun. Bu her şey için geçerlidir.""

Bendeniz

Özgür Deniz

22.05.2017 - 20:30

""Güçlülerin servetleri vardır, gariplerin duaları. Servetle bir yere kadar varolursun ama duayla sonsuza kadar. Servet yok olursa yine varolursun ama dua kesilirse yerle yeksan olursun. Bu her şey için geçerlidir.""

Bendeniz

İsmail Hakkı Cengiz

27.05.2017 - 08:58

Adalet, yargı, "bağımsız" ve "tarafsız" olacak... Yeni Anayasa değişiklik metnine böyle girdi. Belki artık siz de ben de adil davranılacağını umabiliriz. Selâmlar...

Özgür Deniz

27.05.2017 - 10:56

Allah ADALET der.
Peygamber ADALET der.
Böylece ADALET hep gökyüzünde unutturulup,
Yeryüzünde ADALET öldürülür.

Akli kalbi ruhi derin sonsuz selam dua muhabbet ile saygıdeğer Paşam.