İyi ile kötü vardır bu
dünyada bebeğim! Zalim ile mazlum, ezen ile ezilen, muvahhid ile müşrik,
namuslu ile namussuz, insan ile hayvan vardır. Ve bu tarafların arasında
bitmeyen bir savaş vardır. Bu savaş ilanihaye sürecektir. İlla ki mağdurlar,
kaybedenler, kazananlar, kazandığı halde kaybedenler, kaybettiği halde
kazananlar olur bu savaşta. Hiç kimseyi dışarıda bırakmayan bir savaştır bu,
bir şekilde gelir ve her insan tekini bulur, içine alır, darmadağın eder. Gidenler
olur, gidenlerin yerini gelenler doldurur, böylece sonsuza kadar, son savaşçı
insan kalıncaya değin sürer gider bu savaş. İnsanlığın doğuşuyla başlamış ve
yok oluşuyla bitecek bir savaştır bu. İnsanlığın savaşıdır, adaletin savaşıdır,
asaletin savaşıdır bu. Bu savaşta kimlik yoktur bebeğim! Münhasıran iyi ve kötü,
zalim ve mazlum, ezen ve ezilen, muvahhid ve müşrik, namuslu ve namussuz
vardır. Kimliğin ya iyidir ya da kötü, ya ezendir ya da ezilen, ya mazlumdur ya
da zalim, ya namusludur ya da namussuz, ya muvahhiddir ya da müşrik. İyiden,
ezilenden, mazlumdan, namusludan, muvahhitten taraf vardır; kötüden, ezenden,
zalimden, namussuzdan, müşrikten taraf vardır, taraf olmayan vardır. Sen
neredesin? Niçin oradasın, kim için oradasın, nasıl oradasın? Mesele budur! Tarafını
iyi seçmelisin. Niçin savaştığını bilmelisin. Haklı mısın, değil misin sormalı
ve sorgulamalısın. Niçin yaşıyorsun ve nasıl öleceksin nefis murakabesi
yapmalısın her an. Nerede, niçin, kim için ve nasıl durduğunu bilmelisin. Niçin
bu dünyadasın? Ya haysiyetli bir duruşun ve savaşın olacak ve
ölümsüzleşeceksin, sonsuzlukta da kazanacaksın ya haysiyetsizce yaşayacak,
gününü gün edecek ve lanetli bir varlık gibi tükenip gideceksin. Unutmak ki,
geriye kalacak olan asla kimliğin olmayacaktır, duruşun ve tavrın olacaktır.
Zira hayat sen yokken de bir şekilde devam edecektir ve sen bıraktıklarınla
muhakkak anılacaksındır! Öyleyse ona göre yaşa, dik dur ve asla eğilme!
Hissiyatını, hassasiyetini, haysiyetini, mesuliyetini kaybetme ve yitirme.
EKSTRA:
‘’’’Ey kardeşim! İnsan
kardeşim! Cankardeşim! Aklın kalbine insin, kalbin aklına yükselsin, sen yüksel
göklere. Al göklerin tüm ışığını ve dağıt yeryüzüne, aydınlat insanlığı. Oku
kardeşim, ilim öğren, bilim öğren, yen cehaletin karanlığını. Aydınlansın ülken,
aydınlansın toprağın, aydınlansın insanların. Uyan ve uyandır! Bilincin
aydınlansın, aydınlansın bilinçler. El çek boş eğlencelerden. Çalış ve üret!
Paylaş ve çoğal! Umudun çoğalsın. Cihan inlesin, gök çöksün, yer sarsılsın
heybetinle. Varoluş, yokoluş kavgasıdır insanın verdiği bu cihanda. Nasıl
anılacağını düşün! Bu vatandan yediğin ekmeği, içtiğin suyu helal ettir
kendine. Ne kavgalar gördü bu meydanlar, ne yiğitlere yatak oldu bu topraklar,
ne yiğitlere hoş geldin dedi melekler. Aklını kullan! Sor ve sorgula! İnancını
koru! Umudunu kaybetme! Cesaretini kuşan! Korkularını yen! Ve yılmadan,
yıkılmadan mücadeleni sürdür! Kırılsın zincirler, prangalar, parçalansın
bukağılar. Yer gök tanık olsun yiğitliğine. Hikâyelerin olsun. Hatırlar
biriktir. Okunsun ve hatırlansın yarınlarda. Savur tozunu göğe, üzerinde ki ölü
toprağının. Diril kardeşim, diren kardeşim! Yüreğin gülsün, yüzün gülsün,
gözlerin gülsün, gülmeyi unutmuşlar gülsün kardeşim ve sımsıkı sar kardeşim,
kardeşini. Bu kavga insanın kavgası, umudun, hürriyetin, adaletin, aydınlığın
kavgası. Ya savaşını kazanacaksın ya da kavganla türküleşeceksin ve
ölümsüzleşeceksin!’’’’
Bendeniz
‘’’’Önemli ve değerli olan;
benim sokağım pislik içinde deyip durmak değildir. Önemli ve değerli olan; işte
ne bileyim, ben şöyle, ben böyle bir sokağı hak ediyorum deyip durmak değildir.
Önemli ve değerli olan; sokağını temizlemek ve sana layık olan sokağa kavuşmak
için ne yaptığındır. Sokağını temizlemek ve sana layık olana kavuşmak için
hiçbir şey yapmıyorsan, aslında sen pislik içinde yaşamaya layıksındır ve hak
ettiğin hiçbir şeyde yoktur. Sokağın pisliğinden bahsedip durarak sokağını
temizleyemezsin, şöyle sokağı, böyle sokağı hak ettiğini söyleyip durarakta hak
ettiğine kavuşamazsın. Gevezelik ederek şikâyet edip duracağına, sokağını
temizlemek ve hak ettiğine kavuşmak için bir adım atsan zaten sorun kalmayacak.
Bu şuna benzer; şimdi bir insan düşünün, işi gücü yok ama iş güç aramak gibi
bir derdi de yok, fakat bitevi kendisinin çok iyi bir yaşamı hak ettiğini söyleyip
duruyor. Herhalde o yaşama yatarak ve yattığı yerden mal mal konuşarak
kavuşacağını düşünüyor! Burada şu sorun ortaya çıkıyor, sen kişiliksizliği
kişilik, karaktersizliği karakter, pisliği temizlik olarak benimsemiş,
içselleştirmiş birisin aslında ama bundan utandığın için sürekli bu durumunu
örtmeye çalışıyorsun, mütemadiyen gevezelik yaparak, şikâyet ederek. Hayat; laf
kalabalığı etmek değil, eylem ortaya koymaktır.’’’’
Bendeniz
“”Suçluyu yargılamadan önce, onu suça itenin
yüreğine bakmak gerekir.””
Halil Cibran