AÇIK MEKTUP...2...

Özgür DENİZ - 26.06.2018

Sayın Cumhurbaşkanım! Bu dünyada artık ideal diye bir şeyin kalmadığı malumdur. İnsanlık reel olanın mahkûmudur. Reel politik diye bir tabirin dillerde pelesenk olduğunu sizler daha iyi bilirsiniz. Ve politikacılarında çok sevdikleri ve bitevi terennüm ettikleri bir tabirdir bu. Çünkü onların işlerini kolaylaştırmakta, onları anlaşılır kılmakta, onların her yaptıklarını doğru olarak kabul ettirmektedir. Maateessüf hakikat budur. Realizm dediğimiz şey, ne hazindir ki, vicdanı da ıskat etmiş bulunan bir şeydir. Reel politiğin merhameti, acıması yoktur, zira mutlak mantık kaideleri muktezasınca hareket eder. Çünkü dünyevi kazanımları hedefler ve bu tür kazanımların önüne engel çıkarılması çok tehlikeli bir şeydir, reel politik algıya göre. Reel politik ahlakı ötelemeye mahkûmdur. Çünkü ahlak dünya bağlamında ve dünyevi algıya göre kazandıran bir şey değildir, bilakis kaybettiricidir. Reel politik menfaati baz alır. Vicdandan uzak nice uygulamaların arkasında da bu telakki yatar. Tüm bunları, hayatın içerisinde hissederek yaşamadan ve doğal gözlem yaparak hayatı izlemeden algılamak ve anlamak muhal ender muhaldir. Binaenaleyh, gerçeklerden ve gerçekleri ifade edenlerden hazzedilmemektedir bu dünyada. Bu durum senlik, benlik kavgasının da fitilini ateşleyen şeydir. İnsanlar düşüncelere bakmamakta, söylenen düşünce benden mi, benden değil mi diye bakmakta ve benden değil diye görüyorsa, o düşünceyi dikkate almamakta ve beyan edeni itmekte tereddüt etmemektedir hatta tecziye etmeye bile varmaktadır işin boyutu. Velakin böyle bir şey insanlığın da gerilemesine sebep olmaktadır. Zira insanlığa terakki kaydettiren en önemli amillerden biri, belki de başta geleni düşünmektir. Hatta düşünce boyutunda gerileyen insanlık, bir düşüncenin kendinden olup olmadığını bile idrak edemeyecek derekeye düşmüştür. Zira nice düşünceler, karşıdakinin düşünceleriyle aynı olsa bile, bunun anlaşılmaması neticesinde maalesef ilginç ve komik tepkiler verilebilmektedir. Bu da insanlığın hangi boyutta olduğunun açık resmidir ve çok acıdır. Zira hakikatin tezahür etmesinin en önemli kaynağı, fikirlerin özgürce ifadesi ve nezaket çerçevesinde müsademesinden geçer. Ama bendeniz böyle bir şeyi yapamıyorum yani reel olana kayıtsız şartsız teslim olmayı benliğime kabul ettiremiyorum. Yapamamamın bir anlamı var mıdır? Kuşkusuz yoktur. Çünkü kahir ekseriyetin birbiriyle aynı paralelde olduğu bir dünyada, zıt yönde ilerlemek absürt ve anlamsız kaçmaktadır. Bu yönde inat edenlerinde acayip tabirlerle tavsif edildikleri aşikârdır. Böyle bir dünyada yine de idealler beslemek adına direniyorum. Fakat böyle bir dünyada ideallerin hiçbir getirisi yoktur, bilakis kaybettirmektedir. Bu yüzden bir ideal taşımak ve o ideal uğrunda yaşamak hiçbir anlam ifade etmemektedir. Buna rağmen ideallerime sımsıkı tutunmaya çalışıyorum. İnsanlığın boşluğa, yokluğa, saçmalığı ve anlamsızlığa sürüklenmesinin arka planında ideal aşkından mahrum olmanın etkisi büyüktür. Realizm, tüm insanlığı esir almıştır. Nice sorunların, sıkıntıların temelinde bu algı yatmaktadır. Politikacıların, aydınların, din adamalarının ve hatta servetlilerin bile dünyanın gidişatına ayak uydurmaları ve insanlığa ahlaki boyutta ve değerler boyutunda hiçbir artı değer katamamalarının arka planında da bu yatmaktadır. İnsanlığın yozlaşmasının, akıl kaybı yaşamasının ve bilincinin kararmasının etkenlerinden biridir bu durum, belki de en önemli etkenlerinden biridir. Bu durumda insanlığın sürüleşmesini, mankurtlaşmasını intaç etmektedir. Trajikomik bir haldir. İnsanına bir ideal aşılayamayan toplumların payidarlığı tehdit ve tehlike altındadır. Çünkü o toplum zaman içerisinde eriyip, tükenmekten kurtulamayacaktır. Zira o toplumun bekasını düşünen tek bir insanı kalmayacaktır. Mühim olan her ne pahasına olursa olsun insanları kazanmak değildir, insanlara bir ideal aşkı zerkedebilmektir. Korkuyu yenemeyen insanların bir ideale bağlanmaları ve kendilerini adamaları kabil değildir ve reel politiğin en büyük zararlarından, ideal politiğin en büyük handikaplarından biri de budur. Çünkü bir ideale bağlan insan muhakkak vicdanının sesine kulak verecek, attığı her adımı vicdanının sesinin eşliğinde atacak ve hayata derin anlamlar katacaktır ve insanlığı yaşatmak adına yaşayacaktır.  

 

Sayın Cumhurbaşkanım! Bendeniz nezaket temelinde ve uygun üslup çerçevesinde eleştiriye açık olduğum için, aynı kriterlere göre eleştirmeyi de tensip ve tasvip eden bir insanım. Zira eleştirinin olmadığı yer ölüler diyarıdır ve orada putçuluğun izleri görülür. Binaenaleyh, eleştiriden ari tek bir insan yoktur. Çünkü mükemmel ve mutlak iyi insan yoktur. Münhasıran Peygamberler eleştirilemezler, Onlarında eleştirilebilecek tek bir yönleri yoktur da ondan yoksa Onlar putlaştırıldığı için değildir bu. Zaten eleştirinin olmadığı bir yerde gerçek hükümsüzdür. Zira gerçek diye bir şey olduğu içindir ki, eleştiri vardır ve anlamlıdır. Çünkü eleştiri, gerçek baz alınarak yapılır. Ki, bendeniz için eleştirinin olmadığı bir yer cehennemdir. Zaten dünyayla, insanlarla ve insanlar üzerinde etkisi bulunan yapılarla bir türlü uyum sağlayamamamın ve anlaşamamamın nedeni de budur. Binaenaleyh, eleştiri kötü bir şey değildir, bilakis iyileştiricidir, yapıcıdır, yol göstericidir ve yaratıcıdır. Ki, ancak olgun insanların anlayışla karşılayabilecekleri hatta mutlu olacakları bir şeydir. Tabi, eleştiride, akıl ve vicdan temelinde, samimiyet çerçevesinde olmalıdır. Kırıp dökmek, vurup parçalamak için eleştiri yapılmaz. Yoksa ne yapana ne de yöneldiği yere hiçbir katkı sağlamaz ve hayata matuf bir getirisi de olmaz. Böyle bir şey de, yaşamı arzulayan insan için olmayacak iştir. Bu da hamakatlık örneğidir. Bir nevi fikir teatisidir eleştiri. Devlet bile eleştiriden muaf değildir ve olamaz. Zaten samimi olmayan insanlarda eleştiri yapamazlar, zira reel politiğe münafidir böyle bir şey, çünkü menfaatlere darbe vurur. Bu sebeple asıl korkulması gerekenler, sürekli sitayişe boğanlardır, hiçbir eleştiride bulunmayanlardır. Çünkü onlar devamlı olarak yeni menfaatler bulanlar ve menfaatlerine ulaşmak adına sitayişe boğanlardır. Bu yüzden eleştirinin olmadığı yerde terakki muhaldir, tedenni mukadderattır. Bendenizin düşün ve yazın platformunda ki gayretlerimde bu minvalde anlaşılmalıdır. Bir katkı sunmak çabasındayım münhasıran. Bendeniz olanla iktifa eden değil, olması gerekenleri oldurma yönünde mücadele veren bir insanım. Sayın Cumhurbaşkanım! Şöyle düşünün, okuyan insanın rahat olması ve her şeyi olduğu gibi tolere etmesi kabil midir? Durduğu yerde durmasının ve donup kalmasının imkânı var mıdır? Okuyan insanın düşleri, büyük rüyaları, idealleri olur. Okuyan insan yapmamayı yapamayan insandır. Yapmadığı zaman yangınlar içinde yanan insandır. Okuyan insan rahatsız olur, rahatsız olunca muhakkak rahatsız eder. Burada olumsuzluk var gibidir ama yoktur. Daha iyiyi istemek vardır burada. Daha güzele mülaki olmak çabası vardır. Eleştirinin olmadığı yerde bitmeyen yanlışlar vardır. Eleştirinin olduğu yerlerde ise yanlışlardan kısa sürede dönüş ve büyük bedellerden kurtuluş vardır. Bu da insanlık adına büyük bir kazanımdır. Ki, eleştirilerin en çok tevcih edildiği yerlerde, sizlerin bulunduğunuz yerlerdir. Çünkü hayatı dizayn ve tanzim eden, insanlığın mukadderatına etkide bulunan konumlarda bulunmaktasınız. Binaenaleyh, eleştiriden muaf olmanız kabil-i mümkün değildir. Haddizatında aksi durum tehlikelidir. Hz. Ömer gibi yüksek karakterli ve adalet abidesi olan büyük devlet adamları bile gaflete düşmekten imtina etmişler ve bitevi kendilerinin uyarılmalarını istemişlerdir. Yanılmıyorsam böyledir. Çünkü devlet adamlarının etrafları kendilerini saklayan kişiliklerle doludur ve onları sürekli yanlışa kanalize etme gayretinde olurlar. Eğer mütemadiyen sitayişe boğanlara kulak verilseydi ve gerçeğe göre konuşanlar sarf-ı nazar edilselerdi, yeryüzünde tek bir devlet var olamazdı ve insanlık cehennemi bir hayattan kurtulup huzur yüzü göremezdi. Öyleyse eleştiriyi büyük bir olgunlukla karşılamak ve ondan istifade etmek iktiza etmektedir, daha iyiye mülaki olmak adına.   

Tarih: 26.06.2018 Okunma: 762

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?