Hastanede ortalık toz duman…
Anamur, Mersin il merkezine 220 km uzaklıkta, 65000 nüfusa sahip, ulaşımı zor, ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan gelişmiş bir ilçedir. Coğrafi, stratejik konumu nedeniyle il olması gereken merkezlerden biridir. Dün olduğu gibi bugün için de Anamur’un il olması gündemdeki yerini korumaktadır.
Anamur halkına ve çevre ilçelere hizmet vermesi düşünülen 150 yataklı devlet hastanesi, Sağlık Bakanlığı tarafından 2011 yılı yatırım programına alınmış, gerekli plan ve projeler hazırlanarak yapımına başlanmıştır. 2014 yılında başlanan Anamur Devlet Hastanesinin bazı bölümleri tamamlanarak, kullanıma açılmıştır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bağlı Toki (Toplu Konut İdaresi Başkanlığı) kontrol ve denetiminde yürütülen çalışmaların 29 Ekim 2018 tarihine kadar tamamlanması beklenmektedir.
Anamur - Sağlık Mahallesi, Dr. Abdullah Çelik Caddesi üzerine bulunan Anamur Devlet Hastanesi ve yeni hastane binası inşaatı yolumun üzerindedir. Hastanenin önünden gelip geçerken, yapılan çalışmaları yakından takip ediyor ve çoğu zaman hayretler içinde kalıyorum. Eski hastane hizmet vermeye devam ederken, öbür taraftan yeni hastanenin inşaat çalışmaları devam ediyor. Aynı arazi içinde oldukları için başka bir çare de yoktur.
Yeni hastane inşaatı nedeniyle aylarca iş makineleri çalışmış, hafriyat kamyonları çıkan malzemeyi taşımış, çevrede oturanlar, gürültüden, tozdan duman kapılarını pencerelerini açamaz hale gelmişlerdi. Dertlerine derman arayan hastalar, yakınları ve çevrede oturanlar için inşaat gürültüsünün, tozunun, toprağının ne kadar doğru olduğuna siz karar verin.
Anamur idari olarak 17 mahalleden meydana gelir. Bu mahallelerden biri de Sağlık Mahallesidir. Sağlık Mahallesi Anamur’un en kalabalık ve gelişmiş mahallelerinden biridir. Anamur Devlet Hastanesi de bu mahallede bulunur. Sağlık Mahallesinde D-400 Mersin-Antalya yolundan kuzeye doğru giden Dr. Abdullah Çelik Caddesi vardır. Bu caddeye ismini veren Abdullah Çelik uzun yıllar Anamur halkına hizmet vermiş sevilen ve sayılan bir doktordu. 70’li yıllarda dağ, tepe dolaşarak Anamur’a bir hastane yapılabilmesi için yardım toplamış ve günümüze kadar hizmet veren hastane binasının yapımını sağlamıştı. Allah gani gani rahmet eylesin.
1970’li yıllarda halkın yardım ve destekleriyle yapımı tamamlanarak ve hizmet vermeye devam eden, eski Devlet Hastanesi yıkılıyor. Birkaç gün öncesine kadar faaliyet gösteren bölümler, yeni binaya taşınarak, 3 katlı eski hastane binasının yıkımına başlanmıştır. Eski hastane binasının yıkımı nedeniyle ilçe sağlık müdürlüğü yetkilileri ve iktidar partisi yönetimi, açıklamalar yapmış, gelişmelerden duydukları memnuniyeti dile getirmişlerdir.
Anamur’a 2014 yılında yapımına başlanan 150 yataklı yeni hastaneden önce, 90’lı yıllarda aynı yere bir hastane binası yapılmış, zamanla yetersiz kalmıştı. Aynı araziye üçüncü kez bir hastane yapılması düşüncesi doğru değildir. 1970’li yıllarda yapılan 21 yataklı eski hastane binası ve daha sonra yapılan 49 yataklı yeni hastane hizmet vermeye devam ederken, 150 yataklı yeni hastane daha geniş ve uygun bir yere yapılabilirdi.
150 yıllık bir zaman içinde önce sağlık ocağı olarak, sonra hastane olarak Anamur halkına bunca zamandır hizmet veren kuruluşların, yıkılması ve yok edilmesindeki mantığı anlamak mümkün değildir.
Bu açıdan ilginç örneklerden biri de Anamur-Ören mahallesinde bulunan 150-200 yıllık, bey konağıdır. Ne yazık ki, ülkemizin her tarafında olduğu gibi tarihi geçmişimizi yansıtan eserleri koruyamıyoruz. Kalelerimiz, hanlarımız, saraylarımız, köprülerimiz, yollarımız, konaklarımız, evlerimiz ilgisizlikten, bakımsızlıktan yıkılıp, yok olup gidiyor veya küçük hesaplara, rantlara kurban ediliyor.
Evet, bir kere daha Anamur’a yeni bir hastane yapmak için bin bir emek ve çabayla, hayır ve hasenat için yapılan Anamur Devlet Hastanesini yıkıyorlar. Gerçekten bunca emeğin ve çabanın ifadesi olan eserlerin, yıkılıp, yok edilmesindeki mantığı anlamak zordur.
Unutmayalım ki, gelişmişlik, yakıp, yıkıp, yeniden yapmak değildir. Yarın çocuklarımıza anlatabileceğimiz acı tatlı anılarımız ve hikâyelerimiz olmalı. Bizleri geleceğe götürecek ilginç bir hikâyemiz, anımız yoksa başkalarının anlattığı hikâyelere katlanmak zorunda kalırız