Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Bugün ABD'de bir insanın ortalama yiyecek masrafı, pek çok Afrika ülkesindeki bir insanın ortalama mutfak masrafının yaklaşık 400 katıdır.
Bu cümleden çıkarılabilecek en genel yargı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Dünyanın ekonomik açıdan gelişmemiş ülkeleri Afrika
kıtasında yer almaktadır.
B) ABD'de gıda endüstrisi, pek çok Afrika ülkesiyle
kıyaslanamayacak derecede gelişmiştir.
C) Dünyada kişi başına düşen ortalama gelirin en yüksek
olduğu ülkelerden biri ABD'dir.
D) ABD'de gıda tüketiminde görülen aşırılık Afrika
ülkelerinde görülmemektedir.
E) ABD ile Afrika ülkeleri arasında gelir düzeyi
bakımından büyük bir uçurum bulunmaktadır
Soru, aynen yukarıdaki şekliyle, 2016 İlkbahar ALES (Akademik Personel Yerleştirme ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı)’nda, Sözel-II’de, 12’nci soru olarak sorulmuş.
Bu sual çok düşündürücü değil mi?
Bir ALES sınavında sorulması ziyade dikkat çekici, konuya dikkat çekmek için değil mi?
Dünyada bundan daha önemli hangi konu olabilir acaba?
Afrika’daki ve dünyanın her yerindeki bu açlık, acaba her gün kaç insanı, kaç anne ve çocuğu öldürüyor?
Bu gerçek karşısında bize düşen, bizim yapmamız gereken bişeyler olabilir mi?
Ne? Neler yapabiliriz?
Meselâ, israfı sorgulayabilir miyiz? Dünyadaki israf 2,4 trilyon dolar olduğuna göre; dünya nüfusunun %1’ini teşkil eden Türkiye’deki israf 24 milyar dolar mı? Rakamı abartılı bulanların, Türkiye’deki sadece ekmek israfının günlük 6 milyon (altı milyon) olduğu gerçeğinden haberleri var mıdır?
ABD’nin, hatta Türkiye’nin yaptığı israfla, acaba kaç milyon insan doyurulabilir, ölümden kurtarılabilir?
Hz. Muhammed, 1.400 sene evvel, “sofradan doymadan kalkınız” derken bugünleri görmüş olabilir mi? Hz. Peygamber’in bu ikazının her an, her öğün içimizi, yüreğimizi titretmesi gerekmez mi?
Bu şartlarda, Hz. Peygamber’in bu ikazına hiç kulak asılmıyorsa, biz hangi Müslümanlıktan bahsediyoruz?
Kafama üşüşen soruların ucu-bucağı yok!
Biraz da siz ekler misiniz?
x x x
BİLGİ-ZEKÂ-SORU
Zekâ, sadece sorularımızın cevaplarını öğrenme becerisi midir, yoksa hangi soruları soracağımızı bilme yetisi midir? Toplum olarak bence, zekâyı cevapları öğrenebilme kapasitesi olarak değerlendiriyoruz. Bunun en büyük göstergesi de bilginin not getirdiği okullardır. Günümüzde okullarımız, soru sormaktan ziyade cevapları öğrenmeyi gerektiren bir sisteme dönüşmüş durumda. Ancak yeni teknolojilerle bilgiye artık her yerde ulaşılabilir ve bizi ilgilendiren her türlü sorunun cevabı rahatlıkla bulunabilir. Bu doğrultuda bilgi artık kafaların içinde saklanan ve aktarılan bir meta değildir. Bu nedenle de cevapların değeri düştükçe soruların değerinin artması beklenir. Çünkü her türlü sorunun cevabının kolaylıkla bulunabildiği bir dünyada, tüm soruların cevaplarını bilmekten daha ötesi gerekir.
2016-ALES-İlkbahar/SÖZ-2, 26-28’nci soruların üst metni
x x x
GÜNÜN ÇİZGİSİ, obezite.com'dan... Evrim!