Selâm; bir tebessümdür. Herhangi bir yerde karşılaşan ve göz göze gelen iki “insan”ın birbirine tebessümü...
Selâm, bir insanın diğerine sevgiyle bakışı... selâm veren, diğerine
diyor ki; “kendime saygı duyuyorum. Bu duygum sana da saygı duymamı
öğretiyor bana ve sana, senin şahsında bütün insanlara saygı duyuyorum. Seni
selâmlıyorum, çünkü sana değer veriyorum.”
Selâm veren kişi şunu da söylüyor: “Ben sana dost’um, arkadaş’ım, benden
sana zarar gelmez. Senin iyiliğini istiyorum. Sana bir yardımım dokunacaksa
eğer, yardıma hazırım.
Senin için elimden gelen fedakarlığı ve feragati yapmaya hazırım.”
Size bu
güzel anlam ve dileklerle selâm veren “insan”ın selâmı alınmaz mı?
İslam’da “selâm müessesesi”nin çok özel bir yeri vardır. Bilindiği gibi,
selâm vermek sünnet, verilen selâmı daha güzeli ile almak farzdır.
Selâm vermeniz tavsiye edilmiştir. Ama verilen selâmı almanız emredilmiştir. “Allah’ın selâmı üzerinize olsun” diyen bir din kardeşinize, daha güzeli ile mukabele etmek sizi mutlu etmez mi? Dünyayı daha yaşanılabilir bir dünya olarak göstermez mi gözlerimize? Sıkıntılarınızı azaltmaz mı?
Selâm huzurdur. Selâmlaşan iki insanın
ruhları arasında bir duygu akışı olur. selâmlayan huzur duyar, selâmı alan
güven.
Selâm; en yakınımızdakilerden, mesafece en uzaktakilerle,
görüşmelerimizde başlangıç ve bitiriş kelâmımızdır. Selâmünaleyküm, merhaba,
günaydın, iyi günler, hayırlı akşamlar, uğurlar olsun...vb.
Görüştüğümüz birisiyle; bizim yıllardır görüşemediğimiz, ama onun görüşeceği
bir dostumuza, yakınımıza selâm göndeririz. Bunu asla ihmal etmeyiz. Üçüncü
kişiye selâm göndermekle görevli kıldığımız kişi içinse, bu hayatî bir
yükümlülüktür. Selâmı, ilgili kişiye, görür görmez iletmezse bir yükün üzerinde
kalacağına inanırız. Ve bu selâm, yıllarla biriken zamanın ve kilometrelerce
uzayan mesafenin koparamadığı bir gönül bağı değil midir sevdiklerimizle?
Selâm; geçmişlere, hatta geleceklere bile gönderilemez mi? Böyle bir selâm bağıyla geçmiş ve gelecekle irtibat kurunca, insan, ruhunun ölümsüzlüğünü hissetmez mi? Ebediyete intikal eden yakınlarımızı bu duyguyla anarken onların üzerimizdeki acısı hafiflemez mi?
Ne yapmalı?
Selâmlaşın, daha sık selâmlaşın, her fırsatta, tanıdık, tanımadık
herkesle selâmlaşın... içiniz huzur dolsun. Hayatın güzel olduğunu
hissedeceksiniz.
Bahtiyar olacaksınız.
Saygılarımla gönülden selâmlar size.
Coşkuyla selâmlıyorum dünü, bugünü, yarını, yakınları ve uzakları ve bütün
alemi.
Üstatlardan
Huzurlarına vardım, bir topluluk gördüm. Onlarda ne doğruluktan nişan, ne orada neşeden eser vardı. Selâm verdim. Rüşvet değildir diye almadılar.
Fuzulî
x x x
TAVSİYE
https://www.youtube.com/watch?v=Yk6RbQz29nMAtsız Hoca'nın şiiri