Ufkun ne kadar dar olursa o kadar korkak olursun ve her
şeyden korkarsın, farklıdan, yeniden, başkadan hatta kitaptan, sorudan,
sorgudan ve değerlerine sahip çıkmakta da aciz kalırsın. Nice şeyler garip
şeyler gibi gelmeye, ucube gibi görünmeye başlar gözüne. Cehaletin karanlığına
saplanır kalırsın. Ufkun ne kadar geniş olursa o kadar cesur olursun. Farklıyı
tanımaya, yeniye aşina olmaya, başkayla yaşamaya karşı cesaret kazanırsın, bunun
içinde her türlü kitapla dost olursun, dostun olan insanlar olur, hayatın soru
olur, sorular yeni bir hayat doğurur ve acımasızca sorgularsın her şeyi ama her
şeyi ve koruman gereken değerleri korumakta inatçı olursun. Cehaletin karanlığı
güneş görmüş bulut gibi dağılır gider. Sorguladıkça büyürsün, özlersin,
kavuşmak için kavgaya gücün olur. Nice şeyler hayatında bir çeşni yaratır ve
lezzet alır, haz duyarsın o şeylerden. Düşleri olan, hayal kuran, farklıya
merak duyan, yeniyi tanımaya teşne olan ve başkayla tanış olmaktan haz duyan
mutlaka okur, sorar ve sorgular. Çünkü bu tür kimseler aynı yaşamaktan
sıkılırlar, sınırlar içerisinde kalmaktan boğulurlar, beyinleri ve kalpleri
onları sonsuzluğa iter sürekli. Bir şiir onları çok farklı dünyaların kucağına atar
ve beyinlerine milyonlarca hayal eker, ekilen hayaller soruları, sorular
sorguları, sorgularsa yeni yaşamları doğurur. Hayal kurarsın, ama bir bakmışsın
karanlığın içinde kalıvermişsin, oysa kurduğun hayale kavuşmak istiyorsun ve o
anda kafan aydınlanıveriyor ve niye beynimden bedenime ulaşması gereken
hayalime kavuşamıyorum dersin ve bir soru binlerce soruyu taşır bağrında.
Sorular sorgulamaya zorlar insanı. Hayat göründüğü gibi, daha doğrusu
gösterildiği gibi karmaşık değildir. Ama karmaşıkmış gibi gösterilerek, nice
karmaşık şeyler ortaya atılmaktadır. Ne kadar çoğalırsa ve karmaşıklaştırılırsa
bir şey, işte orada gizli ve vahşi bir sömürür vardır. Hakikat net ve
berraktır. Oysa çok şeye ihtiyacımız yoktur, ihtiyacımız olansa çok az şeydir. Kanunlar,
yasalar, antlaşmalar, sözleşmeler ufkunu daraltır insanın. Ki zaten daraltsın
diye vardırlar hakikatte. Ömrü kanun, yasa, antlaşma, sözleşme kıskacında
geçmiş birisi her türlü yeni fikre, her türlü üretime, hayal kurmaya, düş
beslemeye, farklı olana ürkekçe bakar, bu yüzden de bu tür insanlara karşı
mesafeli durur hatta bu tür insanları kendi küçük dünyasında yaşamaya mahkûm
eder. Bu türler diğer türleri sınırlar içerisine hapsederler. Düşünme, konuşma,
okuma, dokunma, bilme, anlama, yaşama özlem duyma, sevme, hayal kurma derler
dolaylı yoldan. Şiir, şarkı, aşk, sevgi, düş gücü, hayal ise ufkunu genişletir.
Kanunlar, yasalar, antlaşmalar, sözleşmeler niçin vardır? Sadece sömürücüler
için. Çünkü bu tür şeyler sadece yaşamak ve yaşamak için çıkarları korumak
adına vardırlar. Şiir, şarkı, aşk, sevgi, düş gücü, hayal ise sadece insanlar
için vardır, çünkü insanlar yaşatarak yaşamak yolunu seçerler. Çünkü onların
ulaşmak istedikleri ve korumak için kavga verdikleri çıkarları yoktur. Ufku dar
olanlar hayatı daraltırlar ve yaşamak sevincini yok ederler. Ufku geniş olanlar
ise hem yaşama özlem duyarlar hem de yaşatmak adına inatla ve inançla kavga
verirler. Ufkunuzu daraltmak için değil genişletmek için çabalayın.
EKSTRA:
‘’’’Gerçek’i arayıpta, bulduğu Gerçek’i insanlara açıklayan
herkes acı çekmeye mahkûmdur.’’’’
Halil
Cibran
‘’’’İyiliğin bilgisi zorunlu olarak onun uygulamasını da
birlikte getirir. Kötülük (ise) bir bilgisizliktir.’’’’
Nurettin
Topçu
‘’’’İnsan iyi’yi sadece iyi olduğun için benimsemediği ve
bütün benliğiyle kendini iyi’nin hizmetine vermediği müddetçe ahlaki olgunluğa
ulaşamaz.’’’’
Nurettin
Topçu
‘’’’Yarım ilim ve yarım ahlâk her felaketi getirebilir.’’’’
Nurettin
Topçu
‘’’’Dik kafaları değil, başı dik olanları seven Allah, O’na
seslenmişti: Ey bireysel yaşam örtüsüne bürünen! Ey benlik elbisesine bürünen!
Ey kendi benliğinin daracık olmak ve yaşamak surlarında mahsur kalan! Ayağa
kalk. Cahiliyenin huzurunda, zulmün güveninde uykuya dalan, kurdun çobanlığında
yoksulluk ve zillet otlanan halkı uyar!’’’’
Ali Şeriati
‘’’’İnsan; vicdan, adalet, merhamet, öfke, onur sahibi
olduğunda, gerçek insan olur.’’’’
Atasoy
Müftüoğlu
‘’’’İçtenlikten uzak, asla sürekliliği olmayan insan
ilişkileri: Hepsi yerin dibine batsın!’’’’
Franz Kafka
‘’’’Demokrasi, sayıların galibiyetidir. Hakikat, sayılarla
ölçülmez.’’’’
Atasoy
Müftüoğlu