HAYAT HAKKI...

Özgür DENİZ - 25.07.2019

Öğretmenin kim olduğunu, ne yaptığını, niçin yaptığını, nasıl yaptığını izaha gerek yok. Zira yorucu ve bıktırıcı oldu artık, Allah’a yemin olsun ki izah, izhar ve ikaz etmekten gına geldi, zaten eğitimin felsefesi olsa ve gerçekten ideal bir eğitim arzulansa her şey çok başka şekilde olurdu. Zira yapılması gereken şeyler yine Allah’a yemin olsun ki o kadar sarih bir şekilde ortada ki, sadece görmek, hissetmek, anlamak ve kuşkusuz uygulamak icap ediyor. Bu kadar ya sadece bu kadar yemin ederim (((Haddizatında her şey de böyledir becerilebilse tabi ama niyetimiz bozuk, dürüst ve samimi değiliz. İstense bu ülke cennete çevrilmez mi, vallahi, billahi, tallahi eğer ki yürekten isteyelim ve gerçekten istediğimizi gerçek kılma yönünde irademizi ortaya koyalım bu ülkeyi cennet gibi yaparız, hem de öyle bir yaparız ki, bu ülkede acı çeken, gülmeyi beceremeyen, mutsuz olan tek bir insan kalmaz ama bizler her işimizde yaptığımız işin mahiyetine ve hedefine bigâne kalmış münhasıran basit birer teknisyeniz))). Geçelim! Öğretmenlerin toplumsal saygınlıkları muhakkak sağlanmalıdır yani iade-i itibar yapılmalıdır ve sahip çıkılmalıdır öğretmenlere (((Burada bizatihi öğretmenlerin kendilerinin saygınlıklarını kazanmak yolunda kendilerinin sağlayacakları desteğin derecesini izaha gerek yoktur))). Maalesef bazı uygulamalar öğretmenin adeta ezilmesini, tahkir ve tezyif edilmesini intaç etmektedir (((Ki nesnel olalım, burada öğretmenlerin katkısını (!) da inkâr edemeyiz, oysa öğretmenin kutsiyetini ahhh bir idrak etsek neler olmazdı ki, neler yapılmazdı ki))). Yaşadığımız dünyada öğretmenin hiçbir değeri yoktur. Gerçekler acıdır ve tatlı laflar karın doyurmamaktadır, zaten inandırıcı da değildir. Mutlak olarak ekonomik eksenli dönen dünyada (((İnkâra hiç lüzum yoktur, realite budur ve bizde mutlak olarak realiteye göre konuşuyoruz))) öğretmenlerin maddi bağlamda yaşam standartları behemehâl yükseltilmelidir. Herkese türlü türlü bahanelerle maddi olanaklar sonuna kadar sunulurken, iş öğretmene gelince; öğretmenlik vicdan mesleğidir, öğretmen parayı düşünerek işini yapmamalıdır. O zaman kimse parayı düşünerek iş yapmasın, hatta daha fazlasını almak için çıldırmasın, alamadığı zaman da gayr-ı meşru yollarla almak yolunu bulmaya çalışmasın, hatta paranın asla söz konusu bile edilmeyeceği yani para için yapılmayacak işleri yapanlar haram derecesine varan ücretleri almasınlar. Yani birazcık vicdan ve dürüstlük lütfen diyoruz. Samimiyetsizliğe ve sahtekârlığa tevessül etmemek icap eder. Ne yani, para işi öğretmen söz konusu olunca mı hemen vicdana evriliyor? Öğretmen taş kökü mü yiyecek? Öğretmen insan değil mi? Yemez mi, içemez mi, giymez mi, gezmez mi, eğlenmez mi? Bunlardan muaf kılınmış bir yaratık mı öğretmen? Hem insan onuruna layık bir yaşamı hak eder (((Ki fazlasıyla hak eden yegâne insanlardır))) hem de hak ettiği ücreti ister, vicdansızlık neresinde bunun? Bunun neresi yanlıştır, vicdana mugayirdir ya da hakkını isteyince vicdansız mı olmaktadır öğretmen? Nedir bunu taratan terazi? Biraz akıl, vicdan, insaf yahu! Öğretmen melek midir ki, gövdesi yok mudur onun, gövdesinde bir midesi bulunmamakta mıdır? Ona hakkı olan hayat sunulsun, o zaten hayatının hakkını fazlasıyla verecektir inanın buna, ki zaten vermektedir de, o zaten vicdan ilkelerine göre vazifesini ifa etmektedir. İtham ve inkâr etmek kolaydır, birazcıkta ikrar etmeyi denesek olmaz mı? İkrar edersek yapmamız gerekenleri mi hatırlarız, yapmadıklarımızdan mı utanırız? Niye 3600 rakamıyla telaffuz edilen ek göstergeyi çok görürüz öğretmene? Niye emekliliğinde 500.000 TL gibi bir rakamdan mahrum ederiz onu? 50 yıl çalışsın, ter, yaş, kan döksün, emek versin, bir nesil üretsin ama eline sadaka gibi 120.000 TL tutuştur gitsin, böyle bir hayatta neye sahip olabilir öğretmen bu parayla? Yoksa kaliteli ve güzel bir hayatı yakıştıramıyor muyuz öğretmen? Daha fazlasını bile hak etmiyor mu ve bunu verdiğiniz zaman hakkı olan daha fazlasından feragat etmiyor mu? Yazık günah değil mi? Elimizi vicdanımıza koyalım lütfen, madem vicdan diyoruz, birazcık vicdan diyelim ve öğretmenin aldığı maaşı düşünelim, öğretmen o maaşa mı layık Allah aşkına? Verilen maaş belli ama o maaşa oranla alınan vergiyi düşünelim bir de, öyle bir vergi yükünün altında bırakılabilir mi öğretmen? Zam veriliyor, ki verilen zam belli, ama alınan tüm zam vergiye gidiyor, nerede kaldı zam? Keza bunun vekili var, ücretlisi var, sözleşmelisi var, öğretmenlik vicdan işidir diyecez ama vicdana mugayir işler yapacaz ona matuf olarak, böyle yapmak mı vicdanidir yani? Bugün, dünyanın acımasızca işleyen ekonomik çarklarında öğretmen en az 10.000 (ON BİN) TL maaşı hak etmektedir? Bu maaş verilemez mi öğretmene? Şerefim ve namusum üzerine yemin ederim mi istendikten sonra verilmemesi mümkün değildir. Çok kolay şekilde verilebilir. Yolsuzluklara, haksızlıklara, haksız ve haram servetlere dur denilsin, israf önlensin, lüks ve şatafat yok edilsin daha fazlası bile verilebilir. Niye yapmıyoruz bunu? Ama iş lafa gelince, öğretmenlik vicdan işidir? Sanki biz cüzdan işidir diyoruz. Ama cüzdan işlerini çok iyi biliyoruz! Eğer emrolunduğumuz gibi dosdoğru olacaksak ve eğer ki Allah’a gerçekten imanımız varsa, yol bellidir, yordam bellidir, yapılacak bellidir, yapılabilecek bellidir. Kıvırtmaya hiç gerek yoktur. Çünkü her önüne konulanı yiyecek insan yoktur. Öyle her şeye inanacak kadar cahil değiliz elhamdülillahirabbülalemin. Bayramlarda hatta hadi bırakalım bayramları, kendi özel günlerinde BİR MAAŞ İKRAMİYE verilemez mi yani, kabil değil mi bu, bu kadar mı zayıfız ülke olarak? Daha çok şey var izhar edilecek ama yer yok, zaman dar, gövde yorgun. Söylenen ve söylenecek olan hiçbir şeye inanmıyorum. Vallahi, billahi, tallahi isteyelim haydi haydi başarırız, yaparız tüm bunları. Yeter ki samimi ve dürüst olalım ve yapma iradesini ortaya koyalım. Gerisi angaryadır! Şu günler de öğretmenlerin maaşlarına zam konuşulmaktadır. Hadi bu naçizane vicdan böyle buyurdu, madem vicdan diyoruz, vicdanlar ne buyuracak görelim. Hayat gemisi lafla yürümüyor, keşke yürüseydi!

Tarih: 25.07.2019 Okunma: 818

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?