Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Ayşe Kulin, müthiş bir yazar… Şahane yazıyor… Eserlerini soluksuz okuyorsunuz. Günümüzün büyük yazarlarından… Onunla aynı dönemde yaşadığımız için kendimi talihli sayıyorum. Günceli “süratle” yakalıyor ve yazıyor. Ayşe Kulin aynı zamanda katıksız ve şuurlu bir vatansever.
Sanırım, “Kördüğüm”*, en yeni eseri! Günümüz Türkiye’sini, Suriye’deki kirli menfaat savaşını ve daha fazlasını anlamak için bu kitap okunmalı! Bununla beraber, kitabın “kaymağını” aldım, sizlere sunuyorum… Kulin, aşağıdaki satırları Doktor Esra’nın ağzından söylüyor. Büyük harfle yazılan ara başlıklar ile sonda bulunan, parantez içindeki açıklama bana ait. Diğerleri büyük yazar Ayşe Kulin’e… Buyurun:
SİZ SAVAŞI NE ZANNEDİYORSUNUZ?
Ben ki bazıları gibi ayılıp bayılmadan, öğürmeden kadavra üzerinde kaç kere çalışmış bir doktor adayıydım… Tarık’ın kendine gelmesini beklerken koridorlarda ve koğuşlarda rastladığım savaş yaralılarının görüntülerine, onlardan yükselen iniltilere, hele de kokulara ve geçmek bilmeyen saatlere, günlere, gecelere, ilk günler babam yanımda olmasa asla göğüs geremezdim. Bir şehir hastanesinde safra kesesi, apandisit veya kalça kemiği protezi ameliyatı geçiren hastalarla haşır neşir olmak başka şeymiş, paramparça insanlarla uğraşmak, bambaşka!
… Sürekli delik deşik yaralılar geliyordu sınırdan. Çoğu Türkçe bilmiyordu. Hastane personeli elinden geleni yapsa da yetişemiyordu. Doktorlarla konuşup ben de girdim devreye, Mazıdağı’ndaki hastanenin acilinde çalışmaya başladım. Birkaç gün sonra, o ilk gördüğümde beni bayılma noktasına getiren yaraları, kokuları kanıksadım, öğürmez, tiksinmez oldum. Benim alışık olduğum büyük şehir hastaneleri meğer lüks oteller, hastaları da tövbeler olsun, savaş gazilerinin yanında kremalı pastalarmış! (S. 114-115)
BENİM ÜLKEM
Kozmosun bir başka köşesinde, masumiyetin hüküm sürdüğü, henüz kirletilmemiş bir gezegende miydi acaba istikbal?
Yoksa hâlâ benim vatanımda mıydı, benim için?
Madem anneannemin Hitler’in zulmünden kaçan ailesi merhameti ve umudu benim ülkemde bulmuştu, ben niye gidiyordum ki?
Gitsem de dönecektim. Nerede olursam olayım, mazlumlara, mağdurlara hep elimi uzatacaktım ve bacaya tünemeden, asla terk etmeyecektim gemiyi. (Burada doktor, fareler gibi, batan gemiyi ilk terk edenlerden olmayacağını söylüyor)
Geminin yönü benim için belliydi. Kalın çizgilerle çizilmişti. (S. 292-293)
------------------------------------------
(*): Kördüğüm, Ayşe Kulin, Everest Yayınları, Kasım 2017