Bir toplumun okuma-yazma, eğitim, bilgi, kültür seviyesi, ulaşım ve haberleşme imkânları, gelişmişliğin ve uygar olmanın bir ölçüsü ve göstergesidir. Başka bir açıdan bakarsak, bir ülkede ne kadar çok kitap, gazete ve dergi yayınlanıyor ve okunuyorsa, o kadar gelişmiştir. Bir ülkede kitap, dergi ve gazete okuma oranı ne kadar düşük ise o ülke ve toplum o kadar geri kalmış kabul edilir. Belki radyo dinleme, televizyon izleme, cep telefonu kullanma süresi gibi kriterler de ülkelerin ve toplumların gelişmişliğinin ölçüsü sayılabilir. Ancak gelişmiş ülkelerde televizyon izleme süresi çok düşüktür.
Ulaşım ve haberleşme konusunda dünyada çok hızlı bir değişim ve dönüşüm yaşanıyor. İnternet ve sosyal medya kullanımı akıl almaz boyutlara ulaşmış, mobil iletişim ve haberleşme aracı cep telefonu kullanma yaşı neredeyse 7-8 yaşlarına inmiştir. Büyük veya küçük herkesin bir veya birkaç cep telefonu bulunmakta ve telefonların modeli sürekli yenilenmektedir.
Yeni ulaşım ve haberleşme anlayışında, artık ülkelerin ve sınırların önemi kalmamıştır. Özgürlük, modernlik, uygarlık maskesi altında insanların beyinleri sigara, içki, kumar ve uyuşturucu bağımlılığı gibi esir alınmıştır. Bu durum ülkelerin topsuz tüfeksiz, silahsız işgal edilmesinden başka bir şey değildir.
Bilgisayar, internet ve uydu haberleşme sistemlerini elinde bulunduran gelişmiş ülke ve küresel sermaye, insanları istedikleri gibi yönlendirmekte ve kullanabilmektedir. Devlet kurumlarının, özel şirketlerin bütün bilgi ve sırlarını elektronik ortama yani internete aktarması, mobil iletişim ve haberleşme araçlarının kontrolünün başka ülkelerin eline geçmesi, milli güvenlik açısından çok tehlikeli bir durumdur.
Bütün bu olumsuz gelişmelere rağmen, okumak, öğrenmek, bilgi ve kültür sahibi olmak insani ve zorunlu bir ihtiyaçtır. İlk insandan günümüze kadar insanlar, bu tür ihtiyaçlarını karşılamak üzere değişik yöntem ve teknikleri kullanmışlardır. Bu yöntem kimi zaman bir ses, bir hareket, bir resim, bir yazı, kimi zaman ateş, dumandır. Zamana ve mekâna göre değişebilen ulaşım ve haberleşme araçlarıdır.
İlk çağlardan itibaren karada insan ve hayvan gücü, denizlerde yelkenli ve kürekli gemiler ulaşım, haberleşme ve ticaretin ana unsuru olmuş. Devletler arasında ulaşım, haberleşme araç ve gereçlerine, yollarına, ticarete hâkim olabilme savaşları yaşanmıştır. Ulaşım, haberleşme ve ticaretin geliştiği ülke, bölge ve kentler, medeniyetin, uygarlığın buluştuğu merkezlerdir. Bu özelliklerini kaybeden ülke, bölge ve kentler yok olup gitmişlerdir. Çin’den başlayıp İstanbul’da biten İpek yolu, Hindistan’dan başlayıp İskenderiye’den denizyolu ile Venedik, Cenova gibi şehirlere ulaşan Baharat yolu, Efes’ten Antalya’ya ulaşan kral yolu ve Roma İmparatorluğunun kentlerini birbirine bağlayan yollar ve güzergahında yer alan kentler çok gelişmişti.
Bilim adamları 18-19 yüzyılı teknoloji çağı olarak nitelendirirler. Bu dönemde her alanda olduğu gibi ulaşım ve haberleşme alanında da çok hızlı bir değişim ve dönüşüm yaşanmış ve bu gelişmelere ayak uyduramayan devletler ve imparatorluklar parçalanmış, dağılmış yok olmuşlardır.
Motorlu kara, hava ve deniz ulaşım araçlarının gelişmesi, buharın gücünden yararlanılmaya başlanması, lokomotifin icadı, elektriğin, telefon ve telsizin bulunması gibi gelişmeler, insan hayatında bir dönüm noktası sayılır. Karada insan ve hayvan gücüne dayanan ulaşımın yerini motorlu araçlar ve trenler almış, havada uçaklar yük ve yolcu taşımacılığında kullanılmaya başlamış, denizcilik gelişmiştir. Telsiz, telefon, radyo ve televizyon haberleşmenin en önemli araçları haline gelmiştir. Artık haberleşme süresi saniyelerle ifade edilmektedir.
İnsanlar sosyal ve toplumsal bir ihtiyaç olmaktan öte, bilgi ve haber alma ihtiyacını artık internet ve sosyal medya aracılığı ile karşılamaktadır. Ancak internet ve sosyal medya kitabın yerini doldurmaktan uzaktır. Çoğu zaman telefon, sosyal medya ve internet kullanımı insanları bunalıma sürüklemektedir. Refah seviyesi yüksek toplumlarda teknolojik gelimlere ve imkânlara rağmen kitap okuma alışkanlığı üst düzeylerdedir.
Kitap sadık bir dost ve arkadaştır. Kitabın dostluğunun, arkadaşlığının, samimiyetinin yerini hiçbir şey dolduramaz. Ama kitabın da iyisi, kötüsü vardır. İnsan dostunu, arkadaşını nasıl seçebiliyor, iyi ve kötüyü ayırt edebiliyorsa, kitabın da iyisini kötüsü bilmeli ona göre hareket etmeli. Okumalı ve okutmalıdır.