Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Bayram vaazlarının, yazılarının, konuşmalarının
söylenmeden asla geçilmeyen konusudur; “küs
olanların” barışması!
Çünkü dargınlıklar, kırgınlıklar cemiyet hayatında
huzursuzluk meydana getiriyor. Ferdin ve
cemiyetin ruhunu zehirliyor, çürütüyor.
Bayramlar şenlik, sevinç ve coşku günleri olduğundan;
neşemizin tamamlanması için, o coşkun havanın yardımıyla kırgınlıkların
giderilmesi hedeflenir.
İnşallah, şu içinde bulunduğumuz bayram, “barıştırma” işlevini yerine
getirmiştir.
Daha iyisi…
Umarım, hayatınızda “küs” olduğunuz kimse yoktur.
* * *
“Kavgalı” olduğumuz başkalarıyla barışmak zor gelmiyor, bana!
Zor olan, kavgalıysak, kendimizle barışabilmek!
Üstelik çoğu zaman kendimizle kavgalı olduğumuzu fark
etmeyiz bile!
İçimizdeki zehrin kaynağını hep dışarıda ararız.
Birilerine öfkeleniriz, çatarız, beddua ederiz.
Tabii ki bu yolla ruhumuz huzura kavuşamaz.
Kızgınlık,
kin, kıskançlık, pişmanlık, beddua, bencillik… vb. gibi olumsuz duygular hayatımızda fazlaysa, biz kendimizle
kavgalıyız demektir.
Kendimizle
kavgalıysak başkalarıyla ve dünyayla barışık olmamıza imkân yok.
* * *
Hayatımızda sevgi,
sadakat, sükûnet, hoşgörü, inanç, dua, başkalarının iyiliğini dilemek, diğerinin
başarısına sevinmek gibi olumlu duygular ağır basıyorsa kendimizle
barışığız demektir.
O vakit, “başkalarıyla” da, dünyayla da barışıksınız
demektir.
Hayatın sıkıntılarıyla, aksilikleriyle karşı karşıya
gelseniz bile -ki onlardan kaçınmak mümkün değildir- paniğe kapılmaz, “bunalıma” girmezsiniz.
Gerçek başarıyı tanırsınız.
Duygularınız coşkulu ama hareket ve tavırlarınız
sakindir.
Hayatınızda huzur vardır.
Önceki Yazılar