Şeyler farklı olduğu için küçücükte olsa bir anlamı vardır
her şeyin. Geçelim! Yeryüzündeki tüm ağaçlar aynı meyveyi verseler nasıl
olurdu, elbette mümkün değil ama olsa nasıl olurdu? Yeryüzündeki tüm insanlar
aynı tonda düşünseler, aynı tonda duygulansalar, aynı şekilde hareket etseler,
aynı ağızla konuşsalar nasıl olurdu? Bir bahçede ki çiçeklerin hepsi aynı olsa
nasıl olurdu? Diller aynı şeyi söyleseler, teller aynı şeyi çalsalar nasıl
olurdu? Zaten yeknesak bir hayatın tutsakları olduğumuz dünyada şeyler de
yeknesaklığa malik olsalardı nasıl olurdu? Çekilir miydi sizce böyle bir hayat?
Ya da hayvanların hepsi aynı olsaydı nasıl olurdu? Denge ve düzenden
bahsetmiştik. İşte şeylerin farklılığı da mevcut denge ve düzene tabi değil
miydi ve böyle olmaması denge ve düzeni bozmaz mıydı? Kuşkusuz bozardı ve
şeylerin aynı olması yolunda direttikçe de her şey şirazesinden çıkıyor ve
denge, düzen zir-ü zeber oluyordu ama böyle olmasından rahatsızlık duymuyordu
böyle olmasını isteyenler. Fakat biz insanlar birbirimizden farklı olduğumuz
gibi, yaşadığımız hayatlarda birbirinden farklıdır ve bizim ödevimiz; bu farklılığın
aynılığa dönüşmesi önünde sarsılmaz bir barikat olmaktır ve hayattan haz almak,
yaşamak sevincini duyumsamak uğruna farklılığın korunmasını temin etmektir. Her
zaman bal yenmez diye klişe bir söz vardır ve doğrudur da. Keza her zaman aynı
tınıyı duyumsamak istemez kulaklar ve aynı rengi görmek istemez gözler. Hakeza
motomot kendisi gibi olandan hazzetmez hiçbir insan. Çünkü insan denilen varlık
farklılığı arzular ve teşnedir buna. Öyleyse farklılıklar zenginliktir ve
hiçbir zenginliğe böylesi ulvi bir zenginlik feda edilemez. Hiçbir hayat farklı
olduğu için yok edilemez, hiçbir dil farklı söylediği için susturulamaz. Farklılıkların
aynılığa döndüğü bir dünyada tüm yaşamlar dardır, zevksizdir, anlamsızdır,
böylesi bir dünyanın cehennemden farkı yoktur. Çünkü genişlikte, zevkte,
anlamda farklılıklarda saklıdır. Öyleyse farklılıkları budayacağımıza, dal
budak salması uğrunda savaşım vermeliyiz. Çünkü her şarkının bir tadı vardır,
her tınıda bir haz saklıdır, her insan kendi öz varlığıyla özeldir, her telin
vuruşu farklı duygulandırır, her dilin konuşması farklı dünyalara alır götürür
sizi. Farklılıkların olduğu ve her farklı olanın yaşam alanı bulduğu dünya
tabir caizse cennetimsi bir dünyadır. Şeylerin aynılığa mahkûm olduğu bir dünya
da yaşamayı kim ister? Öyleyse diller ve teller özgür olmalıdır ki, özgürlüğün
de bir tadı, yaşanan dünyanın bir adı olsun. Bilakis yok olmak yaşamaktan evla
değil midir? Hayat bir şarkıdır ve o şarkıyı terennüm eden de insandır ama her
insan da kendi diliyle söyler hayatın şarkısını. Diller ve teller; hayatın
tadı, kokusu, rengi, zenginliği, neşesi, hazzı ve anlamıdır. İnsanları ve
şarkıları susturmamalıyız!
AYNILIK-FARKLILIK...
Özgür DENİZ - 05.05.2020
Tarih: 05.05.2020
Okunma: 383
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.