Ey insançocukları! Bakınız ve lütfen
insan gibi, olguyu ve olayı tetkik, tahkik ve analiz ediniz. Bir kez, okuma ve
fikir işinde samimi ve ciddi olmamız, fikrin namusuna sadık kalmamız, anlama,
kavrama, hissetme ve uygulama konusunda da dürüst olmamız şarttır ve böylesi
bir şey insanca yaşamak için mübrem bir manevi eylemdir. Zira anlamakta ve
uygulamakta samimiyetsiz, ciddiyetsiziz hatta riyakârız. Tiksindirici tavırlar
içindeyiz, yüzüne tükürülesi bir haldeyiz. Kendimiz böyle olduğumuz içinde
böyle olanlara ses etmemekte ve böylesi tipleri normal görüp tolere
edebilmekteyiz ama kaybeden kendimiziz. Maalesef yaşamımızın her boyutunda,
toplumsal her alanda bu şekildeyiz, zaten bu yüzden de hiçbir şeyde, hiçbir alanda
başarılı olamıyoruz ya. Sonra da her şeye kaderdir deyip geçeriz, boyun eğeriz!
Bilgiçlik taslamak, edebiyat ve felsefe yapmak için mi okuyoruz, öğreniyoruz? Bildiğin
şeyi anlamak gayreti içinde olmayacaksan, anladığın şeyi de eylemek derdine
düşmeyeceksen tükürürüm senin okumana ve bilmene. Maalesef her cephede ki
tipler için marazi bir durumdur bu. Öğreniyoruz, biliyoruz ama bilgiçlik
taslamak, nutuk irad etmek, edebiyat yapmak, filozofik biriymiş gibi takılmak
için. Peki, uygulama ne olacak behey sahtekâr, şerefsiz? Binlerce söz öğren,
binlerce ayet ezberle, binlerce hadis bil, binlerce kitap oku, muktezasını ifa
etmedikten sonra, ne anlam ifade edecek tüm bunları okuman, öğrenmen, bilmen,
ezberlemen? Analitik ve senkronik düşünmeyeceksen, şüphe etmeyeceksen, sorup
sorgulamayacaksan, eleştirmeyeceksen, sigaya çekmeyeceksen, gerçeğin peşinde
olmayacaksan ve nihayetinde insanca eylemler ortaya koymayacaksan o zaman niye
okuyorsun, niye biliyorsun sefil? Kimin ihtiyacı var senin bilgiçliğine? Ya da
bildiklerini gel anlat birader diyen mi var? Bildiklerini hareketlerinde
görmüyorsam şayet, yerin dibine batsın senin bildiklerin. Keza bir de şöyle bir
durum vardır ki büyük öneme haizdir; eğer ki masivaya dair bir olguyu bilmek,
bir olayı anlamak derdiyle yanıyorsanız, tüm boyutlarını, iltisaklarını, ince
yönlerini ve iltisaklı olunan ara bağlantılarını derinlemesine idrak etmemiz ve
tetkik etmemiz icap eder, olguyu ve olayı gerçekten anlamak ve uygulamaya
geçirmek için. Çelişik durumların özelliklerini tümüyle ve her sürecini
özelliğine göre tetkik etmezsek duruma nüfuz edemez ve çelişkiyi tüm
teferruatlarıyla kavrama gereğini önemsemeyiz, böyle olunca da işin özünü
anlayamayız. İşin özünü anlayamayınca da münhasıran lafla peynir gemisi
yürütmeye yelteniriz, tatbikata geçeceğimize. Münhasıran şöyle bir göz atmakla
iktifa etmeye yelteniriz ve kabataslak müşahede etmekle iktifa eder ve bu halde
durumu çözümlemeye kalkışırsak baştan savma bir iş yapmış oluruz ve hiçbir
neticeye varamayız. Zaten böyle olduğu içindir ki, uygulamakta başarısız
kalmaktayız ve her türlü belaya davetiye çıkarmaktayız. Tek yanlılık ve
üstünkörü bakış bizi mahvetmektedir ve kaderimizin ağlarını istenmedik yönde
örmektedir ama sonra da kaderdir deyip boyun eğmekteyiz yani sefilleri oynamaya
yeltenmekteyiz. Velakin ne acayiptir ki, her daim şikâyetçiyiz! Geçelim!
ÇÜRÜYÜŞ...62...
Özgür DENİZ - 28.06.2020
Tarih: 28.06.2020
Okunma: 369
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.