Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Son haftalarda Batılı bazı medya organlarında, 2025 yılında ABD ve AB'nin çökeceği, Türkiye'nin ise, dünyanın parlayan yıldızı olacağı yazılıp çiziliyor.
Bizim yaşta olanlar, her 7-8 senede bir, “önümüzdeki 10 yıl içinde Türkiye çağ atlayacaki 'süper güç' olacak” masallarını dinleyerek, en az 40 yıl geçirdiği için bu palavralara kanmıyor.
İlginç olan; bu masalları ilk defa duyan gençliğin de, kehanetlere kanmaması!
Ankara
Genç İşadamları Derneğinin (AGİAD)
yaptırdığı, 18-30 yaş grubu arasındaki 1752 kişinin katıldığı
araştırmanın sonuçlarına göre, gençlerin yüzde
84'ü Türkiyenin önümüzdeki dönemde ABye giremeyeceğini
söylerken, yüzde
86'sı Türkiyenin gelişmişlik ve refah düzeyinin artmayacağını
düşündüğünü söyledi.
Yine, yüzde
86'sı Türkiyenin gelir dengesine kavuşamayacağını
belirten gençlerin yüzde
83'ü de Türkiyede eğitim sorunuyla ilgili sıkıntılar bitmez
cevabını verdi. Yüzde
84'ü Türkiyedeki eğitim kalitesinin artmayacağını düşünen
gençlerin, yüzde
89'u da işsizlik sorununun çözülemeyeceğini düşündüklerini
söyledi.
Güneydoğuda yaşanan sıkıntılar bitmez diyenlerin oranı yüzde 75 iken, “Türk siyaseti daha kaliteli bir seviyeye gelecek mi?” sorusuna gençlerin yüzde 82'si Hayır cevabı veriyor. Gençlerin yüzde 90'ı Türkiyenin ileri teknolojiler üreten bir ülke olmayacağını ve gerikalmışlığı yaşamaya devam edeceği cevabını verdi.
Bu sonuçları kamuoyuna yansıtan haber ajansı, gençlerin “umutsuz” olduğu yorumunu yapmış.
Yukarıdaki sorulara, 30 yaş üzerindekilerden de cevap arasanız aşağı yukarı benzer cevaplar, benzer oranlarda çıkardı. Dolayısıyla, bize göre, bu sonuçlar, gençlerin gayet gerçekçi bir bakış açısına sahip olduklarını gösteriyor.
* * *
“İş garantisinden dolayı devlet memurluğu çok büyük güvence midir?” sorusuna gençlerin yüzde 73'ü evet cevabı verirken, yüzde 95'i güçlü ve tanınmış bir şirkette çalışmanın çok önemli bir şey olduğunu düşündüklerini ifade etmiş.
Bu cevaplardan gençlerin hem “çok büyük iş güvencesine sahip olmak”, hem de “çok önemli bir şey olmak” arzusunu dile getirdiklerini görüyoruz. Bu sonuç da bizde, gençlerin büyük bir çoğunluğunun fırsatçı bir yapıda olduğu izlenimini uyandırdı.
* * *
Yapılan araştırmaya göre; “rüşvet alan da veren de cehennemdedir!” diye ikaz eden bir dinin gençlerinin yüzde 41'i rüşveti savunuyormuş.
Vergi kaçırmayı savunanların oranı ise; yüzde 58'miş. Dinimizde “vergi kaçırma” konusunda açık ve yaygın bir hüküm olmaması mı, oranın yükselmesini etkilemiş, acaba?
Bu sonuçlar ise gençlerin “biraz” ahlâksız olduğunu gösteriyor. “Biraz” diyorum, çünkü ahlâksızlığı savunanların ortalaması, yüzde 50'nin altında kalıyor.
* * *
Bu sonuçlara göre; geleceğimizin güvencesi gençlerimizin gerçekçi olduğuna sevinelim mi?
Fırsatçı oldukları için övünelim mi?
Yoksa “biraz” ahlâksız olduklarına dövünelim mi?
Veya sadece gençler gelecekten ve ülkeden “umutsuz” deyip geçelim mi?
Yerimiz kalmadığı için, müsaade ederseniz bu hayatî soruların cevaplarını yarın vermeye çalışalım.
* * *
Üstatlardan
İlimde mucize yoktur. Mucize birikimlerin bir dereceden sonra mahiyet farkı göstermesidir.
Cemil Meriç
Önceki Yazılar